Said Nursi'nin 'sabrın isyanı' metodu laikçi siyaseti şaşkına çevirdi

Said Nursi'nin 'sabrın isyanı' metodu laikçi siyaseti şaşkına çevirdi

Prof. Dr. Ergün Yıldırım, önemli ve inkar edilemeyen bir gerçeği yorumluyor

RİSALEHABER

Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Said Nursi'nin “sabrın isyanı” içerisinde olduğunu, Cumhuriyet İdeolojisine katılmayarak, yepyeni bir yol inşa ederek bunu yaptığını belirterek, "Bütün baskılara rağmen hayatı boyunca sarık ve cübbesiyle yaşamaya direnir. Risale-i Nur hareketi bu sabır isyanından (ya da isyan sabrı) doğar" dedi.

Nakşiliğin itibarını sürdürmesinin temelinde iki olgu

Yeni Şafak'taki yazısında sosyal tarihçi Kemal Karpat'ın Nakşiliğin itibarını sürdürmesinin temelini iki olguyla açıkladığını hatırlatan Yıldırım, "Hem sömürgeleşmeyi eleştirmesi hem de modernleşmeye açık olması. Bu tespitini fazla açıklamaya gitmeden yapar. Ama önemli bir tespit! Cumhuriyet ideolojisinin tekke ve tarikatları kapatmasına tepki veren ve hâlâ da en büyük yaygınlığa sahip olan Nakşibendiliğin bu toplumdaki anlamına da ışık tutar" dedi.

“Sabırla uyumculuk” yerine, “sabırla hoşnutsuzluk”

Osmanlı modernleşmesinin baştan başa Nakşi Müceddidiye boyutuna sahip olduğunu ifade eden Yıldırım, "Özbekler Tekkesi ve Gümüşhanevi Tekkesi, Nakşi Müceddidiyeliğin Müslüman kalarak modernleşme tezini işleyen merkezlerdir. Müslümanların İslam’da kalarak modernleşmelerinden yanadır. Cumhuriyet ideolojisinin modernleşmesi ise self-sömürge boyutlarını içinde taşır. Bundan dolayı da Nakşi Müceddidiye ekolü buna karşı hoşnutsuzluk içerisindedir. Somut bir şiddet tutumuna da yönelmez, ama bahsettiğimiz Rufai ve diğer şeyhler gibi uyumcu da davranmaz. “Sabırla uyumculuk” yerine, “sabırla hoşnutsuzluk” içerisindedir. Bu nedenle Nakşi Müceddidiye’nin büyük şeyhi ve Osmanlı’nın son Meşayih-i Meclis Başkanı Esad Erbilli Efendi düzmece nedenlerle asılır. Nakşiliğin başka büyük şeyhlerinden Şeyh Said ise sabır yerine doğrudan isyana yönelir. Medreselerinin kaldırıldığını ve şeriatlarının iptal edildiğini söyler" şeklinde yazdı. 

Said-i Nursi ise “sabrın isyanı” içerisindedir

Said Nursi'nin tavrına dikkat çeken Yıldırım, laikçi siyasetin neden şaşkına uğradığını anlattı:

Başka bir Nakşi sosyolojisi (Şerif Mardin’e göre Nakşilik baskındır) içerisinden gelen Said-i Nursi ise “sabrın isyanı” içerisindedir. Sabrın üçüncü yolu. Cumhuriyet İdeolojisine katılmayarak ve yepyeni bir yol inşa ederek bunu yapar. Nitekim Nursi ne radyo dinler, ne de gazete okur. Ama evine çekilerek ve sarığını başından atarak şapka da takmaz. Bütün baskılara rağmen hayatı boyunca sarık ve cübbesiyle yaşamaya direnir. Risale-i Nur hareketi bu sabır isyanından (ya da isyan sabrı) doğar. Resmi ideoloji, tarikatçı suçlamasıyla Nurculuğu mahkûm etmeye çalışır. Nursi ise “zaman tarikat zamanı değil” teziyle buna cevap verir. Müslüman cemaat olmanın yeni formu karşısında laikçi siyaset şaşkınlığa döner.

Kara’nın sorusunu biz de soralım: Tarikatlar kapandı mı? Hayır. Çünkü devlet toplumu kapatamaz! Toplum, çeşitli renklerle ve dinamiklerle akar. Tarikat ve cemaatler de bunlardan biri. Tarikatların tekke ve zaviye mekânları kapanır, ama toplumsal ilişkilerde, müziklerde, isimlerde, efsanelerde ve anlatılarda devam eder.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum