Said Nursi’nin kayıp cenazesinin son şahidi o değildi

Said Nursi’nin kayıp cenazesinin son şahidi o değildi

Murat Bardakçı "son şahit o" dedi ama işin aslı öyle değil

İbrahim Mert'in haberi:

RİSALEHABER-Tarihçi Murat Bardakçı'nın bugünkü gündeminde yine Said Nursi'nin kayıp mezarı var. "Said-i Nursî’nin cenazesi muammasının son şahidi de gitti" başlıklı yazısında Hürriyet’in geçmişte uzun seneler yazıişleri müdürlüğünü yapan ve geçen hafta vefat eden Erol Türegün’ün Said Nursî’nin kayıp cenazesinin son şahidi olduğunu ileri sürdü. Ancak son şahidin Türegün olmadığını Nur talebeleri çok iyi biliyor.

Bardakçı, Türegün dışında emekli Korgeneral Faruk Güventürk'ün Said Nursi'nin cenazesi hakkındaki saçma iddiasını da köşesine taşıdı. Ancak Güventürk'ün sözlerine yazıda adı geçen hiç kimse itibar etmedi.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin cenazesi Urfa'dan alındıktan sonra Isparta'ya defnediliyor. Tevafuken mezarı bulan Nur talebeleri bir kaç kere yerini değiştiriyor. Şu anda ise bir kaç kişi dışında kimse nerede olduğunu bilmiyor. 

Bardakçı: Türegün, mezar yeri muammasını bilen son şahitlerden idi

Erol Türegün’ün gazeteciliğinin haricinde kendisi için gayet önemli bir başka özelliğin bulunduğunu hatırlatan Bardakçı, "Askerlerin 1960’ın yaz aylarında Said-i Nursi’nin Urfa’daki kabrini açarak çıkarttıkları cenazesini bilinmeyen bir yere götürmelerinin, yani elli küsur seneden buyana gündemde olan ama çözülemeyen “mezar yeri” muammasının başlangıcını bilen son şahitlerden idi" dedi.

Bardakçı, şöyle devam etti:

"Said-i Nursi, mâlûm, 23 Mart 1960’da Urfa’da vefat etmiş, oraya defnedilmiş, kabri anlatıldığına göre ziyaretgâh hâline gelmiş, askerler aynı senenin yaz aylarında bir gece mezarı açarak cenazeyi almış, uçağa koyup meçhul bir yere götürmüşlerdi ve sonrası da meçhuldü!

Erol Türegün, işte bu hadisenin hayattaki son şahidi idi…

O senelerde yedeksubaylığını yapıyordu, Ankara Piyade Yedeksubay Okulu’nu bitirmiş, 27 Mayıs darbesinden sonra Afyon 57. Hava Er Eğitim Taburu’na tayin edilmiş ve cenaze muammasına o sırada şahit olmuştu.

Afyon ile Isparta arasında karayoluna yakın bir yere defnettiler

Rahmetli Erol Ağabey’in 2000’lerin başında bana ve bu konuda kendisi ile mülâkat yapan bir televizyon kanalına anlattıkları meâlen şöyle idi:

“…Aradan uzun zaman geçti ama 1960’ın Temmuz sonu olması lâzım. Bir gece Afyon’daki birlikte alarm verdiler. Şehrin dışına, havaalanı tarafına gidip tertibat aldık. Havaalanı o sırada askerî işlerde kullanılıyordu. Biz orada iken geceyarısına doğru Afyon Valisi ile beraber Uşak ve Isparta valileri de geldiler. Biraz sonra alana bir askerî uçak indi, yanına bir ambülâns yanaştı ve uçaktan aldıkları büyücek birşeyi ambülânsa koydular. Epey geride durduğumuz ve etraf da karanlık olduğu için ne koyduklarını göremedik. Valiler o sırada karargâhta toplantı halinde idiler. Bizden iki astsubay göndermemizi istediler ve giden astsubaylar ambulansla beraber havaalanından ayrıldılar.

O gece olanların üzerinde pek durmadık, sonra da unuttuk. Ama birkaç ay geçtikten sonra ambülansla giden arkadaşlardan biri bana uçaktan bir cenaze aldıklarını ve götürüp Afyon ile İsparta arasında karayoluna yakın bir yere defnettiklerini söyledi…”.

Erol Ağabey, Afyon’a uçak ile getirilen cenazenin Said-i Nursî’ye ait olduğunu hiçbir zaman kesin olarak söylemez, sadece “kuvvetli şekilde tahmin ettiğini” anlatır, “Uçakta hakikaten Said-i Nursî’nin cenazesi mi vardı, bilmiyorum. Sadece, o gece yaşadığım hadiseyi anlatıyorum” derdi. Ama, Urfa’daki kabrin açılması ve çıkartılan cenazenin uçağa konması hadisesi aynı günlerde yaşanmıştı ve uçağın Afyon’a indiği biliniyordu…"

Korgeneral Faruk Güventürk'ün iddiasına kimse inanmadı

Bardakçı, bu bilgilerden sonra bir sahafta karşılaştığı emekli Korgeneral Faruk Güventürk'ün iddiasına yer veriyor. 

"Şimdi, Said-i Nursî’nin cenazesi meselesi ile ilgili olarak bizzat şahit olduğum ve bundan birkaç sene önce de kısaca sözünü ettiğim bir konuşmayı nakledeyim:

"...İsmini 1958’de, Demokrat Parti iktidarına karşı ortaya çıkartılan “9 Subay Olayı” ile duyuran, 27 Mayıs Darbesi’nden sonra adından sık sık bahsettiren, bazı kitaplar da kaleme alan ve Said-i Nursî’nin cenazesini Urfa’dan meçhul bir yere naklettiği söylenen meşhur general...

Ekrem Bey, Faruk Güventürk’e bir gün “Paşa” dedi, “Said-i Nursî’nin mezarını Urfa’da senin açtığın söylenir” dedi. “Hep merak ederim, cenazeyi ne yaptın, nereye defnettin?”

Güventürk Paşa’nın cevabı, aradan belki de kırk küsur sene geçmiş olmasına rağmen, sesinin tonu ile hâlâ hatırımdadır:

“Tayyareden attım!” dedi. “Urfa’dan alıp tayyareye koyduk ama nereye götüreceğim? Defnedeceğim yer Kâbe gibi olurdu, onun için tayyare havada iken kapakları açtırıp attım!”.

Ben böyle birşeye pek ihtimal vermem

Sonra, Paşa ile Ekrem Karadeniz arasında bir tartışma başladı. Ekrem Bey “Yahu günahtır, Müslüman adama böyle iş edilir mi?” diyor, Paşa “Ne yani, türbesini Kâbe haline mi getirtecektim?...” diye yaptığı işin ne kadar yerinde olduğunu müdafaa ediyordu…

Güventürk Paşa o gün doğruyu mu söylemişti, veya cenazeyi hakikaten Afyon’a götürdüğü halde Ekrem Bey ile sohbet ettiği sırada meselenin aslının bilinmesini istemediği için başka türlü mü konuşmuştu, yahut yerine getiremediği tasavvurunu veya temennisini mi dile getirmişti, bilmiyorum…

Paşa’nın sözlerini seneler sonra rahmetli Erol Türegün’e naklettiğimde, Erol Ağabey “Ben böyle birşeye pek ihtimal vermem. İnsanın inancına, herşeyine aykırı bir iş” demişti…

Kabirden çıkartılan bir cenazenin kilometrelerce yüksekten fırlatıp atılması aklın da, vicdanın da kabul edebileceği bir iş değildir ama ortada cenazenin naklinden sonra hazırlanmış bir defin belgesinin de mevcut bulunmasına rağmen kabrin nereye nakledildiği hâlen muammadır…

Burada sözkonusu muammanın son şahidinin anlattıkları ile bizzat işittiğim bir konuşmayı naklettim ve temennim bu tuhaflığın bir gün son bulmasıdır.

MURAT BARDAKÇI'YA İKİ NOT

NOT 1) Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin cenazesinin denize atıldığı iddiasını yıllar önce yine gündeme getirmişti. Ancak Said Nursi'nin kaybedilen mezarının nasıl bulunduğu ve tekrar defnedildiğini şahitleri anlatmıştı:

Said Nursi'nin mezarını ben buldum!

Said Nursi'yi Isparta'ya ben defnettim

saidnursi_beyrutpalas.jpg

NOT 2) Murat Bardakçı, yukarıdaki fotoğrafın altına yazdığı "Said-i Nursî, 1950’lerde bir mahkemeden çıkışında öğrencileri ile" bilgisi yanlış. Bu fotoğraf Beyrut Palas Otelinin çıkışında merhum Prof. İbrahim Canan tarafından çekilmişti. 

Canan, fotoğrafın hikayesini anlatmıştı. Ayrıntılar için tıklayınız

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum