Said Nursi'nin dediği 'himmet'e bir örnek de Brezilya'dan çıktı

Said Nursi'nin dediği 'himmet'e bir örnek de Brezilya'dan çıktı

Vicente'nin çalışması, Bediüzzaman Said Nursi'nin dikkat çektiği anlayışa farklı bir örnek

RİSALEHABER

Brezilyalı Antonio Vicente, Sao Paulo'da bir arsa alıp koca bir ormana çevirmek istediğinde, herkes ona delirdiğini söylüyordu. 

Yıl 1973'tü. Ormanlar, sanayileşme ve kârın önünde bir engel olarak görülüyordu. Dönemin askeri rejimi, varlıklı toprak sahiplerine modern çiftçilik tekniklerine yatırım yapmaları için yüklü miktarda yardım sağlıyordu. Böylece generaller ülkede tarımı ilerletmeyi amaçlıyordu.

Vicente ise, hayvancılıktaki artış, ormanların yol oluşu, hızlı kentleşme ve nüfusun büyümesi sonucu, su kaynaklarının git gide azalışına endişeyle tanık oluyordu.

Bir ailenin 14 çocuğundan biri olan Vicente, babasının çalıştığı çiftlikte büyüdü. Babasının toprak sahiplerinden emir alarak, kömür üretimi ve sığırları otlatacak alan açılması için ağaçları nasıl kestiğini izledi. Sonunda çiftlikteki su kaynakları kurudu ve bir daha geri gelmedi.

'Salak mısın? Toprağı boşa harcıyorsun'

Vicente, otlatma için yerle bir edilmiş 31 hektarlık küçük arsada birkaç eşek ve küçük bir ekiple çalışmaya başladı. Çiftçi ve mandıracı komşuları ona, "Salak mısın? Ağaç dikmek toprağı boşa harcamak demek. Gelirin olmayacak, ineklere ve ekinlere yerin kalmayacak" dedi.

Ancak Vicente'nin bir haftasonu eğlencesi olarak başlayan ağaç ekimleri, bir hayat tarzına dönüştü. 40 yıllık çalışmalar sonucu Serra da Mantiqueira ormanındaki arsada 50 bin ağaç kök saldı ve büyüdü. Vicente şimdi 84 yaşında. "Ailemin kim olduğunu sorarsanız, 'tam da buradalar' derim. Tohumdan büyüttüğüm her bir ağaç, ailem" diyor.

Brezilya'da dünyanın en büyük tropikal ormanları olan Amazon'da ormansızlaşma yıllarca düşüşteyken, yok olan orman sayısında yeniden artış başladı. Vicente, ülkedeki bu eğilime meydan okuyor.

Ağustos 2015 ile Temmuz 2016 arasında 8 bin hektarlık yağmur ormanı yok oldu. Brezilya Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü'ne (INPE) göre bu, 2008'den beri görülen en büyük orman kaybı. Bir önceki yıldan ise yüzde 29 daha fazla.

Ormansızlaşmadaki artışın bir nedeni, yasadışı ormansızlaştırmayla suçlanan toprak sahiplerine 2012'de çıkarılan af. Greenpeace'in Amazon ormanları sorumlusu Cristiane Mazzetti, affın insanlarda dokunulmazlık duygusu oluşturduğuna dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz yıllarda yolsuzluk soruşturmaları ile ekonomik ve siyasi krizle sarsılan Brezilya'da, ormanların korunması için ayrılan bütçe de kısıtlandı.

vicente_orman.jpg

Para için yapmadım burada ne varsa herkese kalsın istedim

Vicente'nin büyüdüğü Sao Paulo, Brezilya'da ormansızlaşmanın en çok görüldüğü bölgelerden. Güney Amerika'nın en büyük ekonomisi olan Sao Paulo'ya endüstri ve tarımın katkısı büyük. Bu da ormansızlaşmanın önünü açıyor.

Mantiqueira'ya armağan ettiği orman projesinden Vicente şöyle bahsediyor: "Ben bunu para için yapmadım. Burayı oluşturdum çünkü burada ne varsa ileride herkese kalsın istedim. Artık insanlar bana deli demiyor." (Kaynak: Gibby Zobel-BBC Türkçe)

RİSALE-İ NUR'DAN

Ormanı para için kurmadığını, herkesin faydalanması için kurduğunu açıklayan Vicente, Bediüzzaman Said Nursi'nin dikkat çektiği anlayışa farklı bir örnek. 'Bana ne' demeyen Vicente, himmetini, gayretini milleti için sarfetti ve ortaya bu muhteşem orman çıktı.

Bediüzzaman'ın ilgili dersi şöyle:

"Ecnebîlerin bir kısmı, nasıl kıymettar malımızı ve vatanlarımızı bizden aldılar, onun bedeline çürük bir fiyat verdiler. Aynen öyle de, yüksek ahlâkımızı ve yüksek ahlâkımızdan çıkan ve hayat-ı içtimaiyeye temas eden seciyelerimizin bir kısmını da bizden aldılar, terakkilerine medar ettiler. Ve onun fiyatı olarak bize verdikleri, sefihane ahlâk-ı seyyieleridir, sefihane seciyeleridir.

Meselâ, bizden aldıkları seciye-i milliye ile, bir adam onlarda der: “Eğer ben ölsem milletim sağ olsun. Çünkü milletimin içinde bir hayat-ı bakiyem var.” İşte, bu kelimeyi bizden almışlar ve terakkiyatlarında en metin esas da budur. Bizden hırsızlamışlar. Bu kelime ise, din-i haktan ve iman hakikatlerinden çıkar. O bizim, ehl-i imanın malıdır. Hâlbuki, ecnebîlerden içimize giren pis ve fena seciye itibarıyla bir hodgâm adam bizde diyor: “Ben susuzluktan ölsem, yağmur hiçbir daha dünyaya gelmesin. Eğer ben görmezsem bir saadeti, dünya istediği gibi bozulsun.” İşte bu ahmakane kelime dinsizlikten çıkıyor, âhireti bilmemekten geliyor. Hariçten içimize girmiş, zehirliyor.

Hem o ecnebîlerin bizden aldıkları fikr-i milliyetle, bir ferdi, bir millet gibi kıymet alıyor. Çünkü, bir adamın kıymeti himmeti nispetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millettir. Bazılarımızdaki dikkatsizlikten ve ecnebîlerin zararlı seciyelerini almamızdan, kuvvetli ve kudsî İslâmî milliyetimizle beraber, herkes “Nefsî, nefsî” demekle ve milletin menfaatini düşünmemekle, menfaat-i şahsiyesini düşünmekle, bin adam, bir adam hükmüne sukut eder.

مَنْ كَانَ هِمَّتُهُ نَفْسَهُ فَلَيْسَ مِنَ اْلاِنْسَانِ ِلاَنَّهُ مَدَنِىٌّ بِالطَّبْعِ
Yani, kimin himmeti yalnız nefsi ise, o insan değil. Çünkü, insanın fıtratı medenîdir. Ebnâ-yı cinsini mülâhazaya mecburdur.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.