Said Nursi'nin çok sevablı ve çok önemli dediği ibadet

Said Nursi'nin çok sevablı ve çok önemli dediği ibadet

DKM Üniversite seminerlerinde bu hafta Sünnet-i Seniyye konusu işlendi… Sünnet-i seniyye konusunun bir örneği de namaz sonrasında yapılan tesbihattı. Said Nursi hazretleri bu ibadete özellikle dikkat çekmişti...

Ömer Faruk Kaya’nın haberi
RİSALEHABER - Diyarbakır Kültür Merkezi’nin bu hafta ki üniversite seminerinde Sıddık Kılıç, Sünnet-i Seniyye konusunu “Sünnet-i Seniyye’nin Tanımı ve Mahiyeti” ve “Nur Mesleği ve Sünnet-i Seniyye” başlıkları altında işlendi.

dkm-siddik-kilic.jpg

Derste anlatılanların bir kısmı şunlardı:

1. SÜNNET-İ SENİYYE’NİN TANIMI VE MAHİYETİ

Sünnet; kelime anlamı olarak yol, kanun, âdet gibi manalara gelir.

Sünnetullah denildiğinde Allah’ın kainatta geçerli kanunları anlaşılır, “Sünnet-i Seniyye” de Peygamber Efendimiz’in(a. s. m) kanunu, yolu ve adeti olarak kullanılabilir.

Sünnet-i seniyyenin kaynağı üç kısımdır. Bunlar: Peygamber (a.s.m.)’ın, akvali, efali ve ahvalidir. Yani Peygamber (a. s. m)’ın sözleri, fiilleri ve halleridir. Bunlar da üç kısma ayrılır: Farzlar, nafileler ve âdâd-ı hasane denilen güzel adetlerdir.

Farz ve vacip kısmına uymak mecburidir. Herkes mükelleftir. Yapılmadığında azap vardır. Nafile kısmında ise, ehl-i iman mükelleftir ama terkinde azap yoktur. Fakat büyük sevap ve kazançlardan mahrum kalır. Adat-ı hasene ise Peygamber ASM’ın farz ve nafile dışındaki güzel adetleridir.

Dost ve düşmanın tasdikiyle peygamber (a. s. m), en yüksek ahlaka mazhardır. Kimse buna karşı çıkamaz. Kur’an-ı Kerim’de “Şüphesiz sen en yüksek ahlak üzeresin” Buyuruluyor. Yine Hz. Aişe(ra) validemiz “Kur’an Ahlakı” olarak tarif eder. Yani: "Kur'anın beyan ettiği mehasin-i ahlâkın misali, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır. Ve o mehasini en ziyade imtisal eden ve fıtraten o mehasin üstünde yaratılan odur. "

Peygamber(a. s. m), nasıl yaşamamız gerektiğini bize kendisi yaşayarak göstermiştir. Nasıl ki Kur’an-ı Kerim bizlere Allah tarafından ona iman edip tabi olmamız için gönderilmişse; Peygamber(a. s. m)’da yaşayan Kur’an’dır. Onu kendimize model olarak kabul edip Onun gibi yaşamaya çalışmamız gerekir.

  • Peygamber(a. s. m)’ın Sünnet-i Seniyyesine tabi olmamız gerektiğinin bir başka sebebi ise Peygamber(a. s. m)’ın bizlere olan şefkat ve merhametidir.

İşte böyle bir zâtın ef'al, ahval, akval ve harekâtının herbirisi, nev'-i beşere birer model hükmüne geçmeye lâyık iken, ona iman eden ve ümmetinden olan gafillerin, (sünnetine ehemmiyet vermeyen veyahut tağyir etmek isteyen) ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar.

  • "Fesad-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse, yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir. "
  • Bu hadis-i şerif sünnet-i seniyenin bizlere neler kazandıracağını en güzel bir şekilde ifade ediyor. Günümüzde her türlü haramın günahın en uç hallere ulaştığı ahir zamanın en dehşetli hallerinden biridir.
  • Evet sünnet-i seniyyeye ittiba etmek çok önemlidir. Ama özellikle bid’aların ve günahların arttığı bu zamanda sünnet-i seniyeye ittiba etmek daha da önemlidir. Çünkü sünneti seniyye günahlara karşı kalkan olan takvayı kazandırıp imanımıza kuvvet veriyor.
  • Basit bir hareket olan yemekte sağ elle yemek yemenin Peygamber(a. s. m)’ın bir adeti olduğunu düşünerek yaptığımız zaman, o basit hareket, Peygamber(a. s. m)’ı hatıra getirdiği için O’na tabi olduğunu ve Onun da şeriatın bir edebi olduğunu düşünerek, şeriat sahibinin de Peygamber(a. s. m) olduğunu ve ordan da Şeriatın asıl sahibi olan Cenab-ı Hakk’a kalbi yönelir ve ibadet kazanır. Böylelikle bütün adetlerini bu nev’i ihtarlarla ibadete çevirebilir.
  • Sünnet-i seniyeyi kendine adet eden adetini ibadete çevirir ve bütün ömrünü sevapdar yapabilir.
  • Allah’a olan Muhabbetimizin Ölçüsü Sünnet-i Seniyyedir.

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ Bu ayeti kerime bize Allah’a olan sevgimizin ölçütünü veriyor. “Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa Habibullah’a ittiba edilecek. İttiba edilmezse netice veriyor ki Allah’a muhabbetiniz yoktur.” Risale-i Nurun bir başka yerinde: Şu âyet diyor ki: Allah'a imanınız varsa, elbette Allah'ı seveceksiniz. Madem Allah'ı seversiniz, Allah'ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise, Allah'ın sevdiği zâta benzemelisiniz. Ona benzemek ise, ona ittiba etmektir. Ne vakit ona ittiba etseniz, Allah da sizi sevecek. Zâten siz Allah'ı seversiniz, tâ ki Allah da sizi sevsin. "

Eğer Allah’ı seviyorsak yapmamız gereken şey: Resulullah (a. s. m)’ın sünneti seniyesine ittiba etmeliyiz. Allah’ı sevmenin yolu Peygamber (a. s. m)’ı sevmekle ve bunu gösteren sünnetine uymakla olur.

dkm-universite-seminerleri-002.jpg

  1. RİSALE-İ NUR MESLEĞİ VE SÜNNET-İ SENİYYE

Risale-i nur mesleğinin dört esası vardır. Bunlar acz, fakr, şefkat ve tefekkürdür. Risale-i Nurun evradı ise: İttiba-ı Sünnettir, Farzları yapıp, kebairi terk etmektir. Ve bilhassa namazı tadil-i erkanla kılmak ve namazın arkasındaki tesbihatı yapmaktır.

Risale-i Nur mesleğinde bulunan birinin onun evradını yapması yani sünneti seniyyeye ittiba etmesi şarttır. Sünneti seniyeye tabi olmayan Risale-i nura talebe olamaz.

Bu anlamda tesbihat ayrıca önemli bir konuma sahiptir. Risale-i Nurda tesbihatla ilgi Üstad Hazretleri şöyle ifade ediyor: "Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim: Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velâyet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. " "Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti: "Nasıl ki, risalete inkılâp eden velâyet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velâyetlerin fevkindedir. Öyle de, o velâyetin tarikatı ve o velâyet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir. "

Tesbihat ile namazın çekirdeğini içeren bir mana ile takviye edilmesi söz konusudur. Tesbihatta, ´Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber' derken kalbi hüşyar bir mü'min o vakitte namaz kılan, ´tesbihat eden milyonlar mü'minler cemaatı arasına manen girer, onlarla beraber söyler. Hatta daha ileri gitse bütün zaman ve mekânlardaki mü'minlerle beraber olarak, ortada Resûl-i Ekrem (a.s.m.) sağında enbiyalar, solunda evliyalar ve bütün müminler beraber tesbihat edebilir. Bu kadar sevablı bir ibadeti kaçırmamak ve şirketi maneviyede yer alabilmek için farz namazlarından sonra bu tesbihatların yapılması çok önemlidir. 

dkm-universite-seminerleri-003.jpg

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum