Said Nursi'nin bu sözleri koronavirüs korkusuna birebir

Said Nursi'nin bu sözleri koronavirüs korkusuna birebir

Maddi tedbirlerin yanına maneviyat olmazsa endişe insanı yer bitirir

RİSALEHABER

Dünyanın ve Türkiye'nin birinci gündem maddesi koronavirüs. Manevi etkisi ve korkusu daha fazla olan salgın hastalık milyarlarca insanı tedirgin ediyor.

Doktorların açıklamasına göre coronavirüse yakalananların ölüm oranı yüzde 2-3 arasında. Yapılan tedaviler büyük oranda şifa ile neticeleniyor. Ancak vehim ve vesveselerle büyük bir korku dalgası da dünyayı sarmış vaziyette.

Maddi olarak alınan tedbirler maneviyatla takviye edilmezse insanların psikolojisi bozuluyor. 

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, insanların korku damarını yanlış kullandığına dikkat çekerek maneviyatlarını kuvvetlendiren imani eserler yazdı. İşte bunlardan bir kaç örnek.

Korku hayatı azaba çevirmesin

Cenâb-ı Hak havf (korku) damarını hıfz-ı hayat (hayatı korumak) için vermiş, hayatı tahrip için değil. Ve hayatı ağır ve müşkül (zor) ve elîm ve azap yapmak için vermemiştir. Havf iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle havf etmek evhamdır (kuruntu), hayatı azâba çevirir. (Risale-i Nur, Yirmi Dokuzuncu Mektup)

Ey mikroptan korkan insan bu ayet ile Cenab-ı Hakk'a sığın

Madem insan, mahiyetinin câmiiyeti (kapsamlı ouluşu) itibarıyla, sıtmadan müteellim (acı çeken) olduğu gibi, arzın zelzele (deprem) ve ihtizâzâtından (sarsıntı) ve kâinatın kıyamet hengâmında (sırasında) zelzele-i kübrâsından (büyük deprem, kıyamet) müteellim oluyor. 

Ve nasıl ki hurdebinî (mikroskobik) bir mikroptan korkar, ecrâm-ı ulviyeden (gök cisimleri) zuhur eden kuyruklu yıldızdan dahi korkar. Hem nasıl ki hanesini sever, koca dünyayı da öyle sever. Hem nasıl ki küçük bahçesini sever; öyle de, hadsiz ebedî Cenneti dahi müştakane sever. 

Elbette, böyle bir insanın Mâbudu, Rabbi, melcei (sığınak), halâskârı (kurtarıcı), maksudu öyle bir Zat olabilir ki, umum kâinat O'nun kabza-i tasarrufunda (hükmünde), zerrat (zerreler) ve seyyârat (gezegenler) dahi taht-ı emrindedir (emrinde). 

Elbette öyle bir insan daima Yunusvâri (a.s.) لاَ اِلٰهَ اِلاَّۤ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ ("Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum." Enbiyâ Sûresi, 21:87) demeye muhtaçtır. (Risale-i Nur, Birinci Lem'a)

Mikrop, tâun, tufan, kıtlık, deprem gibi her şey o Rahîm-i Hakîmin elinde

Hem insanlar, hayvanlar gibi mevcudat (yaratılmışlar) başıboş değiller; belki vazifedar memurdurlar, bir Hakîm-i Rahîmin nazarındadırlar. Onların âlâm (elem) ve meşakkatlerini (sıkıntı) düşünüp ruhuna elem çektirme; ve onların Hâlık-ı Rahîminin rahmetinden daha ileri şefkatini sürme. 

Hem sana düşmanlık vaziyetini alan mikroptan tâ tâun (salgın hastalık) ve tufan (su baskını) ve kaht (kıtlık) ve zelzeleye (deprem) kadar bütün eşyanın dizginleri o Rahîm-i Hakîmin elindedirler. 

O Hakîmdir, abes iş yapmaz; Rahîmdir, rahîmiyeti çoktur. Yaptığı her işinde bir nevi lütuf var. (Risale-i Nur, Otuz İkinci Söz)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum