Said Nursî hakkını nasıl arardı?

Said Nursî hakkını nasıl arardı?

Ömrünün büyük kısmını hapishanelerde geçiren ve aleyhinde sayısız dava açılan Bediüzzaman Said Nursî'nin örnek alınacak hukuk mücadelesi.

Hak Arama Hürriyeti ve Said Nursî

Prof. Dr. Lütfü Serdar tarafından yazılan ve Gündönümü Yayınlarınca yayınlanan "Hak Arama Hürriyeti ve Said Nursî" isimli kitapta, Bediüzzaman\'ın üç yol ile; yani yargıya, idarî makamlara ve Parlamento\'ya müracaat etmek suretiyle hak arama hürriyetini kullandığı vurgulanıyor.

Kitapta, Bediüzzaman Said Nursî\'nin idarî makamlara yaptığı müracaatlar ile, hakkında açılan davalar vesilesiyle, adlî mercilere yaptığı itirazlar, iddianamelere verilen cevaplar, mahkeme kararlarına yaptığı itirazlar ve benzeri yazılar hukukî açıdan tüm detaylarıyla ele alınıyor.

Kitabın ön sözünde, "Bu mütavazi çalışma ile şimdiye kadar üzerinde durulmamış bir konuda araştırmamızı sunmuş bulunuyoruz" diyen Prof. Dr. Lütfü Serdar, bir hukukçu olarak, Said Nursî\'nin eldeki mevcut eserleri, mektupları ile idarî ve kazâî müracaatlarını hukukî bir tahlile tabi tuttuğunu; uzun yıllar boyunca hukuk ilmi sahasında tezler hazırlayan; ülkemizdeki çeşitli üniversitelerde Anayasa ve İdare Hukuku dersleri okutan bir ilim adamı olarak böyle bir çalışmayı ortaya koyduğunu dile getiriyor.

"Hak Arama Hürriyeti ve Said Nursî" isimli eserde ele alınan konular ve varılan neticeleri başlıklar halinde şöyle sıralamak mümkün:

1- Kitapta, esas itibariyle, Said Nursî\'nin iki türlü yazıları ele alınıyor ve değerlendirmelerde bulunuluyor. Bunlardan birisi, kendi hakkında açılan davalar sebebiyle adlî makamlara verdiği cevap, itiraz ve benzeri yazılar; diğeri ise kendisinin idarî makamlara yazdığı yazılar. Bu gruptaki yazılar, Anayasa Hukuku tabiriyle "Dilekçe" olarak değerlendiriliyor ve Bediüzzaman\'ın bu vasıtalarla "Dilekçe hakkını kullandığı" ifade ediliyor.

2- Said Nursî\'nin, ilgili mercilere verdiği dilekçelerle, kamu makamlarına şikayetlerini dile getirdiği ve bu suretle şikayet hakkını kullandığı dile getiriliyor. Buna dair çeşitli örnekler aktarılıyor.

3- Kitapta, Said Nursî\'nin verdiği bazı dilekçelerde, kendisinin bir vatandaş olduğuna ve kamu makamlarının, bu sıfatları ile her vatandaşın dilek ve şikayetlerini dinledikleri gibi, kendisini de dinlemeleri gerektiğine dair sözlerine dikkat çekiliyor.

4- Kitapta, Said Nursî\'nin "Hak Arama Hürriyeti" çerçevesinde, kamu mercilerine verdiği dilekçe sayısının tespit edilemeyişi, dikkat çeken noktalar arasında bulunuyor. Sürgünlerle, zorunlu ikametlerle, sürekli gözetim ve kontrol altında geçen hayatı boyunca çok sayıda şikayet dilekçesi verildiği vurgulanıyor. Prof. Dr. Lütfü Serdar bu noktayı şöyle değerlendiriyor: "Evi, birkaç parçadan ibaret olan eşyaları defelarca arandı. Kendisi de 50 yaşlarından 90 yaşlarına kadar karakollara çağırıldı…üstelik kendisinin profesyonel bir sekreterinin de olmaması vakıası karşısında, Said Nursî\'nin kaç dilekçe verdiği ve dilekçelerinin asıllarının nerede olduğu gibi sorulara kesin cevap vermek kolay değildir."

5- Said Nursî\'nin yargı sisteminin tanıdığı bütün yol ve imkânları kullandığı; aynı uygulamanın Nur talebeleri tarafından da gerçekleştirildiğine dair muhtelif örnekler ve hadiseler sunuluyor.

Prof. Dr. Lütfü Serdar tarafından kaleme alınan "Hak Arama Hürriyeti ve Said Nursî" isimli kitap altı (6) ana bölümden meydana geliyor. Bu bölümler sırasıyla şöyle:

1. Said Nursî\'nin başvurduğu idarî makamlar veya idarî görevliler.

2. Said Nursî\'nin başvurduğu adlî merciler.

3. Said Nursî\'nin dilekçelerinde kullandığı dil ve metodu.

4. Nursî\'nin dilekçelerinde bilhassa üzerinde durduğu kavramlar.

5. Verilmeyen dilekçeler.

6. Bazı hususlarda sağlanan kanunî haklar çerçevesinde, adem-i müracaatının, yani başvurmaktan çekinmesinin sebepleri.

Bu ana bölümlerin ardından, kitabın sonunda "Neticeler" başlıklı bir bölüme yer veriliyor ve iki alt başlık altında; genel ve özel neticeler başlıkları altında sunuluyor.

Kitabın en sonunda ise, yazar Prof. Dr. Lütfü Serdar, bu çalışmanın mahiyeti, muhtevası ve taşıdığı bazı özellikleri vurguladıktan sonra, Bediüzzaman\'ın hayatı ve davasının özellikle hukukçular tarafından daha detaylı çalışmalar yapılmasına duyulan ihtiyacı dile getiriyor. "Said Nursî\'nin hayatı dolu dolu geçmiş bir hayattır" diyen Prof. Dr. Lütfü Serdar, kitabını şu cümlelerle sona erdiriyor:

"Said Nursî, biz ilim adamları için imrenilecek derecede zengin ve muhtevalı ilmî eserler vermiştir.

"Ve tahammülü çok güç şartlar altında yaşamış ve bu ilmî eserleri yazmış ve yazdırmıştır.

"Ve hiçbir zaman kabul edilemeyecek derecede hukuka aykırı işlem ve eylemlere muhatap olmuştur.

"Ve nihayet, hayret edilecek derecede bir dürüstlükle, bu hukuk dışı eylem ve işlemlere karşı \'hukuk\', \'adâlet\' ve \'eşitlik\' kavramlarına dayanmış, bu kavramlara dayanarak idarî ve kazâî (yargısal) müracaatlarını yapmış ve hepsinde de haklı olduğu hemen veya bir müddet sonra anlaşılmıştır."

Risale-i Nur Araştırma Merkezi

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.