Sağduyu lütfen!

Ortadoğu bir ateş topu gibi. Tunus’la başlayıp Mısır’la devam eden “halk hareketleri” Bahreyn, Fas, Yemen, Cezayir, Sudan gibi ülkeleri de etkisi altına aldı. Halk, özgürlük ve demokrasi talepleri ile gösteriler yapıyor. Dikta rejimlerinin görevini bırakıp, demokrasiye geçmesini talep ediyor.

Mısır’da Mübarek’in görevi bırakmasının ardından Libya’ya sıçrayan ve 15 Şubat’ta başlayan olaylar büyük kaygı uyandırıyor. Protestolarda Kaddafi rejiminin sindirme politikalarının had safhaya ulaştığı ve polisin halkın üzerine doğrudan ateş açarak yüzlerce insanı öldürdüğü haberleri gelmeye devam ediyor. Afrika’dan getirilen paralı askerlerin protestocuları acımasızca öldürdüğü haberleri dünyanın kanını donduruyor.

Günlerce ortalarda görünmeyen Kaddafi’nin devlet televizyonuna çıkıp, protestocuları ölümle tehdit etmesi ve halkı iç savaş için kışkırtması Libya’daki olayların Mısır ve Tunus’daki gibi netice vermeyeceğini gösteriyor. Libya’da Adalet ve İçişleri bakanları istifa edip “muhalif saflara” katıldıklarını bildirdiler. Birçok diplomat da istifa ettiğini açıklıyor.

4,5-5 milyon nüfuslu Libya’da 25 bini Türk olmak üzere birçok ülkenin vatandaşları da bu kargaşada tehlike içinde. Halkına iç savaş için tavsiyelerde bulunan Kaddafi’nin ülkesinde bulunan yabancılarla ilgili neler yapabileceğini düşünen dünya büyük bir kaygı taşıyor.

Türkiye ilk günden bu yana Libya’da bulunan vatandaşlarımızı getirmek için deniz ve havayollarını seferber etti. Şu ana kadar 6 bine yakın vatandaşımız Türkiye’ye dönmüş durumda. Birçok vatandaşımızın ise stadyumlarda topluca tutulduğu haberleri burada bulunan yakınlarını kaygılandırıyor.

*  * *

Bütün bunlar olurken, bölgedeki karışıklığın iç siyasette malzeme haline getirilmesi ise tepki çekiyor.

Kılıçdaroğlu’na, Başbakan Erdoğan’ın Mısır’da yaşanan olaylar sırasında Hüsnü Mübarek’e ‘’halkı dinlemesi’’ yönünde çağrıda bulunduğu hatırlatılarak, “Başbakan Libya’dan İnsan Hakları Ödülü aldı, ama Libya’ya böyle bir çağrı yapmamasını, sessiz kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklinde soru yöneltilince, Kılıçdaroğlu’nun “Ödülün hakkını veriyor Sayın Başbakan” demesi böyle önemli bir meselenin iç siyaset malzemesi yapılmasının yanlış olacağı düşüncesiyle tepki gördü.
Başbakan’ın grup toplantısında Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini sert şekilde cevaplandırırken, “siyasî rantçı, fırsatçı, sorumsuz ve seviyesiz” demesi de yine aynı mânâda değerlendirilmelidir. Bir yanlışlığa yanlış ifadelerle cevap verilmesi de meselenin iç siyaset malzemesi yapıldığını gösteriyor.

Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından, Kılıçdaroğlu’nun cevap vermemesi ile, hükümetin Kılıçdaroğlu ve Meclis’teki muhalefet partileri ile görüşmesi ise olumlu bir adım oldu. Ancak Bahçeli’nin “işlerinin yoğunluğu sebebiyle” bu konuda Cemil Çiçek’e randevu vermemesi ise, bu konunun siyaset malzemesi yapıldığının başka bir göstergesi oldu.

Oysa, olay ilk patlak verdiğinde, AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik’in bu yöndeki bir soruya, “25 bin vatandaşımız orada. Arif olan anlar” diye karşılık vermesi, meselenin hassasiyetini göstermişti.
Şu aşamada bunların konuşulması anlamsız ve gereksizdir. Bu aşamada, seçimler yaklaşırken, sırf başbakanı köşeye sıkıştırmak adına bu tür karşılıklı polemiklerin şu anda orada yaşananlar için bir fayda sağlayamayacağı gibi aksine zarar da veriyor. Başbakan’ın bir diktatörün elinden insan hakları ödülü alması tartışılabilir, ama bu tartışmanın zamanının şimdi olmadığı neden görülmüyor?

Elbette, Libya’daki olaylar normale döndüğünde bu meseleler tartışılacak, ancak şu anda yapılması gereken oradaki vatandaşlarımızın sapasağlam ülkeye getirilmesidir. Şu ana kadar ne yazık ki bir işçimizin vefat ettiği haberi geldi. Muhalefete ve iktidara düşen bu kavgaları bırakıp bu ortak noktada buluşmaktır.

* *  *

Netice itibariyle, siyasetçiler her konuda birbirlerine cevap verme huyundan hiç değilse böyle bir meselede vazgeçmeli. Sorumsuz açıklamalardan kaçınmalıdır. Zira orada daha tahliye edilmeyi bekleyen binlerce vatandaşımız bulunuyor. Bu vatandaşlarımızın can güvenliği siyasî çekişmelere, çıkar hesaplarına kurban edilmemeli. Herkes konuştuğu cümleye dikkat etmeli.
İktidarıyla, muhalefetiyle, medyasıyla bu aşamada sağduyulu olunması şarttır.

Yeni Asya
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.