Risale-i Nur’un müjdeli Said’leri

Risale-i Nur’daki bazı isimlerin gelecekle bağlantılı olarak zikredilmesi, uzun zamandan beri dikkatimi çekiyordu.

Bu manaya uygun olarak, acaba bu isimler gelecekteki mühim hizmetlerin mümessillerine mi işaret ediyor, yoksa mecazi olarak kullanılmış sembolik ifadeler midir diye düşünür dururdum.

Bu düşüncenin sonucunu ise sakın merak etmeyin. Çünkü sizleri de bu konu hakkında tefekküre davet etmekten başka bir sonuca ulamış değilim.

Gelecek müjdeleriyle irtibatlandırılabilecek çok isim vardır Risale-i Nur’da ama, mukaddimeyi Said ismiyle yapmak istiyorum izin verirseniz.

Bediüzzaman gittikten sonra, hakiki her Nur talebesi birer Said olmuş, her sadık Nur talebesi iman ve Kur’an hizmetine Üstad’ı gibi devam etmiştir elbette. Bunda hiçbir şüphe yoktur.

Ancak Bediüzzaman’ın gelecekle ilgili kimi beşaretlerinde geçen Said ismi ile kasdedilen; şahs-ı mânevinin tamamı mıdır, yoksa bu ifadelerde ileride gelecek hususi bazı talebelere mi iltifat edilmektedir?

Bunu anlamak için külliyatta geçen konuyla ilgili bütün halkaları birleştirmeye mecburuz. Bugünkü yazımızda böyle bir denemeyle karşınıza çıkıyoruz.

Biz sadece hissettiğimiz bir manayı parçalar halinde sizlerin nazarlarınıza sunacağız. Parçaları birleştirip resmi oluşturmak ise sizin ferasetinize ve yorumunuza bırakılmıştır.

“Ey üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitane benim sözümü dinleyen ve bir nazar-ı hafi-yi gaybî ile beni temaşa eden Saidler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tahirler, Yusuflar, Ahmedler vesaireler! Sizlere hitab ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, “Sadakte” deyiniz ve demek sizlere borç olsun. Şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen tohumlar, zemininizde çiçek açacaktır. Ben, hizmetimin ücreti olarak sizden şunu beklerim ki; mazi kıtasına geçmek için geldiğiniz vakit, mezarıma uğrayınız. O çiçeklerden bir kaç tanesini medresemin mezar taşı denilen ve kemiklerimi misafir eden toprağının kapıcısının başına takınız. Kapıcıya tenbih edeceğiz, bizi çağırınız.  sadâsını işiteceksiniz.” (Münazarat)

“Aziz, sıddık kardeşim Osman Nuri, 
Madem Cenab-ı Hak, senin kudsî niyet ve ihlâsınla Ankara'da en mühim genç Said'leri senin etrafına toplatmış. Madem Ankara'da benim bulunmamı lüzumlu görüyorsunuz. Ben de şimdi nafakamla tedarik ettiğim nüshalarımı o küçük medrese-i Nuriyeme benim bedelime gönderiyorum. Onların adedince Said'ler, seninle komşu olurlar. 
Hem fedakâr evlâdın çok fevkinde sadakatle şimdiye kadar hizmetleriyle herbiri birer genç Said olarak beş-on Abdurrahmanlarım hükmünde Sungur, Ceylân, Salih, Abdullah, Ahmed, Ziya gibi genç ve çalışkan Saidleri senin yanına hem benim vekilim, hem senin talebelerin olarak benim bedelime o küçücük medrese-i Nuriyeye nezaret ve bir nevi dershane olarak reyinize bırakıyorum. “ (Emirdağ Lahikası)

“Ve çalışkan mübareklerden ve Nurların neşrine çok hizmet eden Hafız Mustafa nın yedi yaşında iken Altıncı Şuayı ve bana bir mektup yazan tam mübarek, masum mahdumu, burada, masumlar içinde Nurlara bir iştiyak uyandıracak. Onun namı Said Nuri olmalı; Nursi köydür, manasız olur. Sin olmasın, yalnız ye olsun; ta Nurlara alakasını göstersin. Daha çok şeyler yazacaktım, fakat başımda çok vazifeler ve işler bulunmasından kısa kesmeye mecbur oldum. Said Nursi “ (Emirdağ Lahikası)

“Sizi temin ederim ki, şimdi ecel gelse, ölsem, kemâl-i rahat-ı kalble karşılayacağım. Çünkü içinizde kuvvetli, metin, genç çok Said'ler bulunduğuna ve bu biçare, ihtiyar, hasta, zayıf Said’den çok ziyade Risale-i Nur'a sahip ve vâris ve hâmi olacaklarına kanaatim geliyor.” (On Üçüncü Şua)

“Said kendi söylüyor:

Hazret-i Şeyh-i Geylânî, hizmet-i Kur'âniyeye nazar-ı dikkati celb etmek ve o hizmet-i Kur'âniye, âhirzamanda dağ gibi büyük bir hadise olduğuna işaret için, kerametkârane şu hizmette istidat ve liyakatimin pek fevkinde bulunması ve fedakâr, çalışkan kardeşlerimle çalıştığımıza fazilet noktasından değil, belki sebkatiyet noktasından ismimi bir derece göstermesi beni epey zamandır düşündürüyordu. Acaba bunun izharında mânevî bir zarar bana terettüp eder, bir gurur, bir hodfuruşluk getirir diye sekiz-on senedir tevakkuf ettim. Bugünlerde izhara bir ihtar hissettim.

Hem kalbime geldi ki: Hazret-i Şeyh bana bir pâye vermedi. Belki Said isminde bir müridim mühim bir hizmette bulunacak, fitne ve belâlardan izn-i İlâhî ile ve Şeyhin duasıyla ve himmetiyle mahfuz kalacak.

Hem uzak yerde taşlar görünmez, dağlar görünür. Demek, sekiz yüz sene bir mesafede görünen, hizmet-i Kur'âniyenin şâhikasıdır; yoksa Said gibi karıncalar değil. Madem bu keramet-i Gavsiyeyi ilân ve izharından, Kur'ân şakirtlerinin ve hizmetkârlarının şevki artıyor; elbette arkalarında Şeyh-i Geylânî gibi kahramanlar kahramanı zatlar himmet ve dualarıyla ve izn-i İlâhî ile himaye ettiklerini bilseler, şevk ve gayretleri daha artar.

Elhasıl: Bunu, kardeşlerimi fazla şevke ve ziyade gayrete getirmek için izhar ettim. Eğer kusur etmişsem, Cenab-ı Hak affetsin. ” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi)

Bu arada âcizane, Bediüzzaman’ın “Sarıklı Küçük Genç” müjdesinin de yukarıda alıntıladığım ifadelerle irtibatlı olduğunu düşünüyorum.

Sarıklı Küçük Genç’in kim olduğu sorusu ise, elbette daha kapsamlı başka bir yazının anahtarı olabilecek niteliktedir.

O zat her kim olursa olsun, sonuçta bu kavramın, Kur’an hakikatlerine, Risale-i Nur hizmetine ve sünnet-i seniyyeye azami bir sadakatle bağlılığı ifade ettiği çok açıktır.

Çok şükür ki bu hitapla kimin ya da kimlerin kastedildiğinden öte, kimin/kimlerin kastedilmediğini yakın dönemdeki şaşırtıcı gelişmelerle çok, hem de çok iyi anlamış bulunuyoruz. (OD)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.