Risale-i Nur ve hizmet

Hayat süratle akıyor. Ömür günleri birer birer bitiyor. Gençlikten sonra ihtiyarlık kapıya dayanınca, insan kendisini kabre daha yakın görmeye başlıyor. Yaşayışça birçok bağlarla hayata bağlanan insan başının beyaz saçlarla kaplandığını aynada görünce irkiliyor.
Bu irkiliş ve telaş ahirete iman ile teskin olup sakinleşiyor.

Gençlik nimetinin bitişinin hüznünü ebedi gençlik ve cennet nimetleri sürura çeviriyor.
Tabi bu hayatı dizayn etmek, yerinde harcamak, haramlardan kaçıp, helal dairesinde kalmak şartı ile ebedi saadete kavuşma inanı rahatlatıyor.

Bu dehşetli asırda, günahların sel gibi insanın üstüne geldiği ahir zamanda, kuvvetli bir imana sahip olmak gerekiyor. Yoksa korunmak zor ve çok zordur.
Maddecilik ve inkarcılık ile sefahetin müşterek hücumuna karşı çok kuvvetli bir sığınak lazımdır. Hem siper kuvvetli olmalı, hem müdafaa silahları modern olmalıdır ki, korunma kolaylaşsın.

Kuvvetini Kur’an ve sünnetten alan bu kuvvetli sığınak ve silah Risale-i Nur’dur.
Anadolunun bağrından çıkmış. Bin seneden beri İslama hizmet eden bu milletin evlatlarına rahmet olmuştur.
İnsanları, bilhassa gençleri asr-ı saadet insanları gibi kuvvetli imana sahip ediyor. Yalnız bu vatan mı? Bütün dünyaya yayılarak Kur’an’ın bayraktarlığını yapıyor. İslamdan uzak ve karanlık bir hayat sürdüren bir çok insana nur olup yollarını aydınlatıyor.

Böyle muhteşem bir eser ve müellifi memleketimizin kıymet ve kadrini de artırmaktadır. Gerek İslam aleminde, gerekse bütün dünyada memleketimizde çıkan bu şaheserle, memleket kıymet kazanıyor. Takdir topluyor.
Irkçılık rüzgarlarının şiddetli estiği bu çağda, İslam kardeşliğinin yayılmasıyla bir çok felaketlerin önü kesmiş oluyor. Yaratılmış olarak aynı Rabbin kulları olan insanlar birbirlerine karşı düşmanlığı bıraktırıp kucaklaşmalarını, muhabbetle sarılmalarını sağlıyor.

Dünyaya ve hadiselere bakış farklılığını getirmekle, huzur ve saadeti temin ediyor. İnsanı hadiselerin insafsız yükü altında ezilmekten kurtarıp, herşeye İman ve Kur’an gözü ile bakmayı sağlayan Risale-i Nur, dünyada iken cennet hayatı yaşatıyor.

“Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır” prensibini yerleştirmekle menfi görüp, kötü hayal kurmaktan insanı kurtarıyor.
Allahın kulu olan insanların cehenneme girmelerini, bile bile ebedi saadeti kaybetmelerini kabul etmek sorumsuzluğunu çıkarıp atıyor. Risale-i Nur şefkatle onların yardımına koşturuyor. Bu, insanın akrabası olsa, anne-baba veya evladı olsa, onları alevlere düşmekten kurtarmak içın çırpınmamak mümkün mü? İşte o cehd ve gayreti, şefkat ve acıma hissini Kur’an’dan alarak insanın kalbine yerleştiriyor.

Bu kadar insan bu hakikatlara muhtaç iken basit ve kısır çekişmelerle, başkasının aleyhinde gıybet ederek pespaye şeylerle uğraşmak Kur’an talebelerine yakışmıyor. Hayatı kavgalarla, ihtilaf ve çekişmelerle sürdürmek ve bunun adına da hizmet demek gibi basitlikten kurtulmak lazım.

Ulvi hakikatlar, kurtuluş bekleyen bunca insan varken, durmak ve duraklamak yakışmıyor. Ömür sermayesini, kendisine kuvvet olacak, yardım verip omuz verecek insanları düşman ilan edip, hep harcamak iyi olmasa gerektir
Cenab-ı Hak hizmet önündeki manileri bertaraf edip, dolu dizgin hizmete koşmayı nasip etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.