Risale-i Nur Lûgatından bir kelime: Abd-i Külli
Abd-i Külli ne demek? Abd-i Külli ifadesinin anlamı nedir? Risale-i Nur Lûgatından Abd-i Külli kelimesinin sözlük anlamı nedir? Nerede, nasıl geçmektedir?
Çok geniş bir ubudiyetle mükellef olan ve bunu eda eden abd (kul).
Her varlık yaratılışına terettüp eden görevleri yerine getirmek suretiyle Allah'a ibadetini takdim eder. Fakat bu takdim cüzidir ve hususidir yani sadece o ferde mahsustur.
İnsan ise Cenab-ı Hakk'a ibadet ederken hem kendi ibadetini hem de bütün kainatın ibadetini O'na takdim edebilir. O zaman abdi külli mertebesini elde eder.
Mesela Hz. Peygamber (Asm) Miraç'ta bütün mahlukatın ibadetini Cenab-ı Hakk'a arz etmiştir.
Her müminin namazı onun bir nevi miracı olduğundan her mümin namazda "iyake nabudu" (yalnızca Sana ibadet ederiz) veya "Ettehiyyatü lillahi" (bütün varlıkların hayatlarıyla yaptıkları ibadetleri Allah'ım sana takdim ediyorum) derken derecesine göre aynı sırra mazhar olabilir.
Böylece onun ibadeti cüziyetten yani ferdi bir ibadet olmaktan çıkar külliyet kesbeder.
Abdi Küllî'nin bir diğer manası da şudur: İnsan kendisine ihsan edilen maddi ve manevi sermaye hükmünde olan istidat ve kabiliyetlerini Allah'ın rızasına uygun şekillerde kullanırsa bunların her birini kendine has bir ibadete sevk etmiş ve böylece külli bir ibadet yapmış olur.
RİSALE-İ NUR'DA ABD-İ KÜLLİ
İşte, ey âciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medârı olan bir vesileyi elden bırakma. Ona yapış, âlâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık, bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını kendi duan içine al, bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi اِيَّاكَ نَسْتَعِينُ de, kâinatın güzel bir takvimi ol. (Yirmi Üçüncü Söz)
Hem madem gözümüzle görüyoruz ve aklımızla anlıyoruz ki;
· İnsan şu kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi,
· Ve hakikat-ı Muhammediye aleyhissalâtü vesselâm cihetiyle çekirdek-i aslîsi,
· Ve kâinat Kur'ân'ının âyet-i kübrası,
· Ve İsm-i Âzamı taşıyan âyetü'l-kürsîsi,
· Ve kâinat sarayının en mükerrem misafiri,
· Ve o saraydaki sair sekenelerde tasarrufa mezun en faal memuru,
· Ve kâinat şehrinin zemin mahallesinin bahçesinde ve tarlasında, varidat ve sarfiyatına ve zer' ve ekilmesine nezarete memur,
· Ve yüzer fenler ve binler san'atlarla teçhiz edilmiş en gürültülü ve en mes'uliyetli nâzırı,
· Ve kâinat ülkesinin arz memleketinde, Padişah-ı Ezel ve Ebedin gayet dikkat altında bir müfettişi, bir nevi halife-i arzı,
· Ve cüz'î ve küllî bütün harekâtı kaydedilen bir mutasarrıfı,
· Ve semâvât ve arz ve cibâlin kaldırmasından çekindikleri emanet-i kübrâyı omuzuna alan,
· Ve önüne iki acip yol açılan, birinci yolda zîhayatın en bedbahtı ve ikinci yolda en bahtiyarı,
· Çok geniş bir ubudiyetle mükellef bir abd-i küllî (11. Şua)
İşte, ey Risale-i Nur gibi hadsiz hamd ü senâlara şâyeste olan bir nimet-i azîmeye nail olan Nur kardeşlerimiz! Böyle bir dâhî-yi âzamın, böyle bir mütefekkir-i ekberin, böyle bir müellif-i İslâmın ve ulûm-u evvelîn vel-âhirîne vâkıf böyle bir allâme-i asrın, böyle bir mücahid-i ekberin, böyle bir sahib-i zühd ve takvânın, hakaik-i imaniyenin varlığında âdetâ tecessüm eden böyle bir abd-i küllînin, rıza-yı İlâhîden başka hiçbir şeye iltifat etmeyen ve âzamî ihlâsın mazharı olan böyle bir tilmiz-i Kur'ân ve hâdim-i İslâmın ve "Bir ferdin imanını kurtarmak için Cehenneme de atılmaya hazırım" diyen böyle bir halâskâr-ı imanın ve idam için sevk edildiği Divan-ı Harb-i Örfîde "Sen de mürtecisin" ittihamına karşı, "Eğer meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaret ise, bütün ins ve cin şahit olsun ki ben mürteciyim. Bin ruhum da olsa, Kur'ân'ın birtek meselesine hepsini feda etmeye hazırım" diyen ve beraatinden sonra da, teşekkür etmeyerek, Bayezid Meydanındaki kalabalıkta: "Yaşasın zalimler için Cehennem! Yaşasın zalimler için Cehennem!" diye bağırarak ilerleyen ve imha plânıyla verildiği mahkemelerde yirmi dört sene evvel "Ey mülhidler! Ey zındıklar! Said, elli bin nefer kuvvetinde demişsiniz. Yanlışsınız; Kur'ân'a ve imana hizmetim cihetiyle elli bin değil, elli milyon kuvvetindeyim! Titreyiniz, haddiniz varsa ilişiniz!" (Tarihçe-i Hayat)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.