Risale-i Nur karakteristiği

Karakter, kısaca “ayırt edici özellik” olarak ifade edilebilir. “Eserde duygu, tutku ve düşünce yönlerinden ele alınan” tanımı da TDK sözlüğüne ait.

Karakter, genel olarak iki ana başlık etrafında izah edilebilir:

Birincisi; ibda/inşa esasına dayalı genetik özellikler ve temel yapısal vasıflar içerir. Buna, organizmaya dayalı karakter denilebilir.

Risale-i Nur karakteristiğinin bu özelliğine baktığımız zaman, Kur’an zemininde ve sünnet temelinde inşa olunan ve genetiğini buradan alan bir eserdir. Bunu doğrulayacak onlarca ifade Risale-i Nur’da mevcuttur. En çarpıcı vizyoner ifadesi, 1896’dan günümüze tam 123 yıldır yankılanır: “Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu izah ve ispat etmek.”

İkincisi ise dönemin, şartların, zaman ve zeminin gelişimi içinde oluşan karakteristik özelliklerdir.

Bir karakterin oluşumunda bu iki özellik, öncelikle zaman ve zemin süreçlerinde kendini gösteren karakter, hem ana karakteri ile bir bütünlük sergilediği hem de ana karakterinin devamı niteliğini taşıdığı oranda tutarlıdır.

Kısaca, başlangıç ile sonuç arasında ve inşa edici temel karakter ile icra edici karakterin zamanlar üstü ve olaylar üstü bir zemini ve temeli varsa, bunu sürdürebiliyorsa, bunu bir metin/yazı/beyan olarak görüşlerini duygu/davranış/tutku olarak ta ortaya koyabiliyorsa, sürdürülebilir bir tutarlılıktan bahsedilebilir.

Bu bağlamda, inşa edici yol/tarz olarak ibda özelliğini, icra edici usul ve yaklaşımlarda ise inşa edici özelliğini koruduğu oranda bir karakter bütünlüğünden, kalıcı bir membadan ve istikametli bir mecradan söz etmek mümkündür.

Çalkantılı dönemlerin, geçişi hızlı/değişken sosyal/siyasi/fikri kırılmaların çok fazla olduğu, yüzyılların geçiş çağına ve başkalaşma türbülansına maruz kaldığı, istisnai dönüşüm ve savrulmalarda/savaşlarda/yıkımlarda, ana fikrini korumak, sisli havada fikir pusulasını kaybetmemek ve bulunulan güvenli limandan hedeflenen doğru sahile çıkmak, elbette çok farklı, özgün ve kendine has özellikler taşıyan karakter ve farkındalık ister.

İşte Risale-i Nur’u farklı kılan, yukarıda kısaca değinilen, “zamanın ve zeminin merhametsizliği” ile özetlenen ağır şartların geçiş zorluğu ve bunalımlı dönemlerinde deniz feneri olmak, kılavuz kaptan rolünü üstlenmek elbette temayüz etmiş vasıf gerektirir.

Bir kişi ve kurum veya nesnel karakter yerine bir eserin karakteri üzerinden baştaki özellikleri konumlandırmak bile, Risale’nin kendini merkeze koymadan ve çevresindeki aktif hissedarlarını da merkez yapmadan Kur’an zeminine oturtma çabasının, gelecekteki insaflı araştırmacıların ve hakikat aşığı kıyas uzmanlarının gözünden kaçmayacağını ümit ederim.

Bediüzzaman’la başlayan Risale-i Nur hikayesi, elbette referans olarak kendini asr-ı saadete, İslam’ın ilk 30 yılına bağlar. Suyu kaynağından içirir. İhtiyaca uygun, yerinden, ama aynı yeraltı suyunun o zamana denk gelen kuyusundan alır. Taşıma su yerine artezyen kuyularla ve debisi zamanın talepleriyle oranlı bir şekilde sunar.

Risale’nin kendi karakteri, takdir edersiniz ki okuyanların, çevrenin, kendileri için bir hayat tarzı seçenlerin karakterleri üzerinden bazı sonuç analizler yapan hazır sosyal göstergeler üzerinden yorumlansa da, doğrusu metnin inşa edici karakterini bir ayna ve test gibi görüp, diğer bileşenleri onunla elde ettikleri uygulama başarısı üzerinden kritik yapmak ve ikincil görmek daha isabetli olur.

Şunu da belirtelim ki, bu satırlar, kavramsal düzlemde bir analiz ve uzmanlık alanlarına göre temel disiplinler ve interdisiplinlere göre üzerinde çalışılması gereken başlıklardır. Bu yazının çapını ve idrakini aşan, müzakere isteyen konulardır. Buna katkı yapma niyeti ile bakılabilir.

Bu özet girişten sonra, Risale-i Nur karakteristiği üzerinden ilerlersek, ana konuları yine özet ve müzakereye açık maddeler halinde sıralayabiliriz:

1-Risale-i Nur, 19. Yüzyılın sonlarına kadar birikip gelen olumlu ve olumsuz bagajları envanter olarak okuyup, yüzyılın sonuna denk gelen kendi vizyon/tasavvuru ile misyon/görev çerçevesini ortaya koymuş ve kendi tanımını en başta belirlemiş bir karakteri ifade eder. Mesela, Kur’an ekseninde izah ve ispat, fen bilimleri ile din bilimlerinin mezc ve derç, mekteple medresenin ve tekkenin fonksiyonel beraberlikleri vs.

2-Müellifinde, çocuk yaşlarda karakter olarak kendini gösteren farkındalıkları, yazarı eserine hazırlayan bir dönem olarak anlamak bizi daha doğru bir analize götürür. Çünkü Said Nursi, kendini değil eseri merkeze koyar, alışılmış yazar karakterinden ayıran bir özelliktir bu.

Bu yönüyle Bediüzzaman’ı, Risale-i Nur’a hazırlayan ve iklimlendiren Risale Karakterinin inşa ediciliğini söyleyebiliriz. Mesela, çocukluğunda annesine sorduğu sorular, kısa süreliğine gittiği medreselerde fikrini söyleme ve itiraz etme cesareti, arkadaşlarıyla haksızlığa karşı kavga etme mizacı, hafıza ve zeka altyapısı vs.

3-Risale-i Nur, kendi mecrasını Hazreti Hasan üzerinden sürdürür. Memba olarak Hazret-i Ali’nin şahsında temerküz eden Peygamberimizin (asm) örnekliğini esas alır. Mesela, adalet-i mahza, hilafet, al-i beyt çizgisi, iman-ihlas-ilim temeli, hakkın hatırı ve hakikat arayışı vs.

Hayırlısıyla başka bir yazıda diğer maddelere devam edelim inşallah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum