'Ramazanda açığız!’

21 Haziran 2014 günü Karamürsel’e gittik ve burada yapılan sabah kahvaltısı Karamürsellilerle Sakarya’dan arkadaşların buluşmasına vesile ve sahne oldu. Ayrılmadan önce, benden anonim bir ricada bulundular. Ben de size ve sizin üzerinizden başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere ilgililere duyuruyorum. Aslında bu ricalarını, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in katılacağı benim de davetlisi olduğum bir toplantıda dile getirecektim. Davetli bulunduğum toplantıya katılma imkanım olmadı. Dolayısıyla bu duyuruyu Risale Haber aracılığıyla ilgililere ve herkese yapıyorum. 
 
Son yıllarda dünyevileşme atmosferinin genişlemesiyle birlikte giderek ramazan ayının hürmeti gölgelenmekte, kırılmakta ve bazı yörelerde veya yerlerde ramazanın geldiği dahi fark edilmemektedir. Geçmişte oruç tutmayanlar bile bu mübarek aya hürmet ederlerdi. Şimdi ise şöyle bir sakim mantık yerleşti: Biz açıktan yiyerek, riyakarlığa prim vermiyoruz!  Bu masum görünen mantığın altında büyük cinayetler yatıyor. Ramazana hürmetsizlik yapıldığı gibi ilaveten oruç tutanlara da hürmetsizlik yapılmış olmaktadır. İkincisi ve daha kötüsü ise Allah’ın yasaklarına veya şeairlerine karşı büyük bir meydan okumadır. Oruç tutmak farzdır ama ona saygı şeairdendir. Ayrıca açıktan oruç yenmesi pratikte emri bi’l-maruf ve nehyi an’i-l münker vazifesinin ortadan kalktığını ve fiilen iptal edildiğini gösterir. Bu ise büyük bir felakettir. İslam ümmetini diğer ümmetlerden üstün kılan ve işlevsel yapan husus, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmaktır. Bunun yapılmaması maddi ve manevi felaketlere yol açmaktadır. Mücahare yani farz veya günah ihlallerinin açıktan işlenmesi İslam toplumunun çürüdüğünün ve zevale yaklaştığının alametlerinden birisidir.
 
Karamürselliler, yetkililer nezdinde ve toplum önünde arz etmemi istedikleri emanet budur.  Karamürselliler bazı imam çocuklarının dahi ramazanlarda sahibi oldukları kafe veya benzeri işletmelerini açtıklarını ve bunda bir aykırılık görmediklerini ifade etmektedirler. Bir kayıtsızlık, mübalatsızlık ve ve hürmetsizlik sözkonusu. Onların ifadeleriyle bizlerin günlük müşahedeleri birbirine doğrulamakta ve teyit etmektedir. Son yıllarda dindar kesim arasında da oruç yemek istisna değil, kural haline gelmiştir. Bazen kapalı kadınları veya sakallı erkekleri dahi açıktan oruç yerken görmek mümkün olabilmektedir. Mazeretli olabilirler lakin hürmetsizlik mazeret değildir. 
 
Ramazan orucu nafile gibi algılandığı gibi oruç yemek de hafife alınmakta, mücaheret de arz etmektedir. Ferdi yemenin ötesinde bazı dindarlara ait lokanta ve çayhane gibi mekanların da açık olduğu görülmektedir. Eskiden meyhane gibi işret yerleri de hürmeten ve genel havayı dikkate alarak ramazanlar da kapılarını müşterilerine kapatırlardı. Genellikle kapılarına ‘Ramazanda kapalıyız’ ibaresini asarlardı. Bununla birlikte Karamürselli dostların da ifade ettiği gibi mesele kanıksanmış ve ‘Ramazanda kapılıyız’ ibarelerinin yerini ‘Ramazanda açığız’ ibaresi almaya başlamıştır. Bu açık da manevi değerlere meydan okumadır. Durum tersine dönmüştür. Bu da şeairin getirdiği coşkuyu ve ibadetin tadı tuzunu ve ramazan iklimini alıp götürmektedir. Bu nedenle ramazanın hürmeti telkin edilmeli, bütün kitle iletişim araçları kullanılarak halka ramazanın hürmeti anlatılmalı ve hatırlatılmalıdır.  Benimsetilmelidir. Bu ruh, birlik ve beraberliğimizi perçinleyeceği gibi, toplumda kaybolmaya yüz tutan güveni yeniden geri kazanmamızı sağlayacaktır. Kardeşlik atmosferini temine yardımcı olacaktır.
 
Mübarek ramazan iklimini ihya etme babından bu ayda bidatlardan da kaçınmamız gerekir. Bu asude iklim değerlendirilmesi için şarttır. Son yıllarda kitle iletişim araçları vasıtasıyla bidatların daha da yaygın hale geldiğini görüyoruz. Bunlardan birisi de mahremiyete dikkat edilmemesidir. Sözgelimi, yaşlı başlı hocalarımızın genç denebilecek yaştaki bayanlarla veya kadınlarla dini sohbet icra etmeleridir. Burada buna karşı çıkılırken gözetilen mantık, kadınlarımızın dışlanması değildir. Kadınlar dini alanda sohbet yapabilir ve katılabilirler de. Lakin bunun bir ölçü içinde yapılması dinin ruhuna daha uygun olacaktır. Sözgelimi bazı hocaların tesettüre riayet etmeyen kadınlarla ramazan sohbeti yapmaları dinin ruhuna aykırı düşmekte ve teorik olarak dinin anlatıldığı bir yerde pratik olarak dini değerler çiğnenmektedir. Bidat da budur. Bazen maksadı aşan bir şekilde bu tarz sohbetler olsa da bunun bir alışkanlık kesbetmesi ve gelenek haline gelmesi dindarlık anlayışımızın sulanmasına ve bozulmasına vesile olacaktır. Dolayısıyla beklenen netice değil, makusu hasıl olacaktır.
 
Ramazanların sadece bazı din adamlarıyla birlikte anılır veya hatırlanır hale gelmesi de sağlıklı bir seyir ve durum değil. Ekran kurdu veya gediklisi olan bazı hocaların ramazanlarda daha dengeli bir biçimde ekrana yansıtılması yerinde olacaktır. Hocaların sanatçı haline gelmesi vetiresi veya sürecine izin vermemeliyiz. Ekran tiryakiliği de samimiyet ve ihlasa aykırı düşer.
 
Bir de ümmetin sabitelerini tartışmaya açan ulema-i su misali hocalara itibar edilmemeli ve mümkün mertebe ekrandan uzak tutulmalı ve insanların kafalarını ve gönüllerini karıştırmalarına müsaade edilmemelidir. İnsanları ihya eden asude ramazan iklimleridir. İnsanları dinleriyle alakalı fitneye düşürmek manevi sermayeyi çarçur etmektir. Şeytanın hesabına yazılacaktır. Ramazan boyunca ve her daim birlik beraberlik mesajına ağırlık vermek gerekir.  
 
Belaların defi toplumun duyarlılığına bağlıdır. Hürmetine bağlıdır. Hürmetin kırılması belalara davetiye çıkarmakta ve toplumsal çözülmeyi artırmakta ve imanın halavetini gölgelemektedir. Şaşaa, ucup ve riyadan kaçınmalı ve yüzümüzü insanlara, gönlümüzü yaratıcısına çevirmeliyiz. Ramazan bir dirilme ve yenilenme ayıdır. Manevi olarak yenilenerek çıkarsak; geçirdiğimiz bir aylık manevi iklim direncimizi artıracak ve başımızda ki musibetlerden kurtulmak için bize yıl ve yol boyunca manevi bir azık ve yakıt olacaktır.
 
Görev hepimizin olmakla birlikte; örgün ve kurumsal görev Diyanet İşleri Başkanlığına düşmektedir. Kırmadan dökmeden ramazana hürmeti hatırlayalım ve hatırlatalım.  Ramazanla barıştığımız nispette  birbirimize yabancılaşmaktan da korunacağız ve kurtulacağız.  Hepimize asude bir razaman  iklimi dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum