Ramazan risalesi okuyan Hıristiyanlar oruç tuttu

Ramazan risalesi okuyan Hıristiyanlar oruç tuttu

Risale-i Nur okuyarak Müslüman olan Filipinli Sally hanımın ilginç hayatı...

 

Röportaj: Abdurrahman Iraz-RİSALEHABER

 

BABAM “O ZAMAN ALLAH SENİNLE OLSUN” DEDİ

 

Daha sonra neler yaşadınız?

 

Akrabalarımdan ve çevremdekiler “sen bu Müslümanlarla çok takılıyorsun, her yere gitmeye başladın onlarla yoksa Müslüman mı olacaksın” diye sorduklarında da şiddetle reddediyor ve “hayır, asla Müslüman olmayacağım” diyordum.

 

Bu yaşadığınız olaylardan ne kadar sonra Müslüman olmaya karar verdiniz?

 

İlk tanışmamızdan Müslüman olmaya karar vermem süresi üç ay sürdü. Ben bir hayat istiyorum, bir hayat arzuluyorum, bu hayat ancak İslamiyetle mümkün. Benim arzu ettiğim hayat ancak İslamiyetle mümkün. Ama tabi bu niyetim var biliyorum ama bir çok şeyi de düşünmeniz lazım. Ben Müslüman olacağım o zaman tesettüre girmem lazım, arkadaşlarımla partiye gitmeyeceğim, tesettüre gireceğim, beş vakit namaz kılacağım, bir daha plaja gitmeyeceğim, yüzmeye gitmeyeceğim, arkadaşlarım bana ne diyecek, komşularım bana ne diyecek, akrabalarım bana ne diyecek. Kısa bir süre de olsa bunları düşündüm.

 

Anne-babanızın yaklaşımı nasıldı?

 

Babama anlatmayı düşündüm. Babam bana “tamam” derse ben de tamam. Tamam demezse ne olacak? Babamı telefonla aradım ve ben sanki İslamiyete girmek gibi bir düşünceye girmek gibi bir hal içersindeyim, öyle uzun bir cümle ile konuştum. Babam dedi ki “görünen o ki aradığın hakiki mutluluğu bulmuşsun gibi gözüküyor. Tamam, konuşmandan bu anlaşılıyor. O zaman Allah seninle olsun” dedi. Daha sonra da vefat etti.

 

BABAMIN VEFATINDA, YEĞENLERİM ONA RİSALE-İ NUR OKUYORLARDI

 

Babanız Müslüman oldu mu?

 

Hazreti Muhammed’in peygamberliğine inanıyordu. Vefatından bir-iki gün evvel aradı. Çok dua etti “mutlu musun” diye sordu. Ben de “çok mutlu olduğumu” söyledim. Çok dua etti. Vefatında, yeğenlerim Risale-i Nur okuyorlardı ona.

 

Daha önce İslamiyeti hiç araştırmış mıydınız?

 

Benim gibi bir insan İslamiyeti pek fazla araştırmaz. Barış arayan, huzur arayan birisi İslamiyeti çok fazla araştırmaz. Niye böyle olmaz çünkü, medyanın İslamiyeti nasıl gösterdiği aşikar. Kütüphanelerde İslamiyetle alakalı bir şey yok. Zaten Hıristiyan bir toplulukta yaşıyorsunuz. Yani size İslamiyeti hatırlatacak bir şey de yok. Kütüphaneler böyle olduğu gibi kitapçılarda da İslamiyete ait kitaplar yok. Bir defa gittik Camiye. Kendimizi sokak çocuklarının fotoğrafını çeken üç dört arkadaş gibi göstererek yaklaştık. Bize “sakın oraya gitmeyin canlı olarak oradan çıkamazsınız” demişlerdi. Caminin önüne kadar geldik, kapıyı imam açtı, bize çok sert ve sinirli bir şekilde “ne istiyorsunuz” diye bağırdı. Biz de kapı açılınca içeride namaz kılan insanlar gördük. İşte bir iki şey sormak İslamiyet hakkında bilgi edinmek istediğimizi caminin içerisine girebileceğimizi sorduğumuz zaman sert bir şekilde buraya sadece “Müslümanlar girebilir” diye kapıyı üzerimize kapattılar. İslamiyetle alakalı araştırmamız bu kadar oldu.

 

PAPAZA İSLAMİYETİ SORDU PAPAZ NE CEVAP VERDİ?

 

İslamiyete yaklaştığı zaman ne oldu?

 

Derinlemesine bu meseleyi düşünmem lazım dedim. Çünkü çevremdeki herkes beni uyarmaya başlamıştı. Hatta en yakın arkadaşım Stefan, -o da şimdi Müslüman elhamdülillah- bile bana “seni kullanıyorlar, kullanılmak üzeresin, çok kötü şeyler olacak dikkat et, sen kurban olacaksın” demeye başladı. Dolayısıyla benim de çok derinden düşünmem lazımdı. Bana bu şekilde tepki geliyordu. Karar anına geldim. Bu karar o kadar önemli ki bundan sonraki hayatım buna göre şekillenecek. Çok dua ettim. “Daha sonra Müslüman ol, daha sonra Müslüman ol” diye şeytan telkin ediyordu.

 

Size o telkini şeytanın yaptığını anlıyor muydunuz?

 

salli_iraz_dalkilic_2.jpgŞimdi anlıyorum o zaman bunu tam anlayamıyordum. Kardeşime sormak için en son artık karar verdim. Onun yanına gideyim ona sorayım dedim. Ciddi bir şekilde diyeyim ki “ben böyle böyle düşünüyorum. Buna karar vermek üzereyim, senin hakikaten fikrini ciddi olarak merak ediyorum” diyecektim. Otobüse bindim, giderken -şimdi anlıyorum şeytan olduğunu- şeytan bana “daha sonra Müslüman olursun, beş sene sonra olursın, ölüme yaklaştığın zaman olursun, hem daha iyi olur böyle” vesaire şeyleri söylüyordu. Fakat o an rüya aleminde gibi bakıyorum otobüs ters çevrilmiş ve ben otobüsün altında ölüyüm. Öyle görünce “ben sanki ne zaman öleceğimi biliyor muyum ki, böyle düşünüyorum” dedim ve bir anda vazgeçtim döndüm tekrar. Otobüsteki o haletimi Vilma diye bir arkadaşım var avukat, ona da telefon açtım dedim ki “ben Müslüman olmaya karar versem sen benim hakkımda ne düşünürsün veya İslamiyet hakkında ne düşünüyorsun.” O tabiiki Hıristiyanlığın tam tersi olduğunu İslamiyete giren bir insanın Allah’a düşman olacağını söyledi. Öyle düşünüyordu. Bir papaz arkadaşına telefon açmış, “benim bir arkadaşım Müslüman olmak istiyor” demiş. Papaz demiş ki “Hıristiyanlıktan İslamiyete geçen bir insan kötü bir insan olmaz, İslamiyet de iyi bir dindir. Allah’a da düşman olmaz biz çoğu yerde aynı fikirleri paylaşıyoruz Müslümanlarla.” Papaz öyle söylemiş. Bunun da bana tesiri oldu.

 

BEN DE BUNDAN SONRA HER ŞEYİMİ ALLAH’A VERECEĞİM

 

Kardeşinize gittiniz mi?

 

Otobüsteki haletimden dolayı, artık kardeşime (aslında büyüğümdür, ağabeyim olur) sormadan önce Müslüman olmaya karar vermiştim. İşte böyle bir hidayet için asırlardan beri sanki kaybettiğim bir şeyi bulmak gibiydi. Bunun şükrü nasıl eda edilir diye de çok düşündüm dedim ki “bundan sonra madem her şeyi bana Allah verdi ben de bundan sonra her şeyimi Allah’a vereceğim.” Kendi kendime şehadet getirmiştim ama ertesi günde Muhammed Rıza ve kardeşlerin huzurlarında şehadet getireyim dedim.

 

Türkiye’de İslama girenler için törenler yapılır. Öyle bir şeyler yaptınız mı?

 

Gizli tutmamız gerektiğinden sadece bu iki talebem bilsin istedim. Şehadet getirdim onlar da şehadetimi dinlediler. İki hafta sonra başımı örttüm. Müslüman olduktan sonra bazen kullanıyordum, bazen kullanmıyordum ama iki hafta sonra tamamen kullanmaya başladım. Namazlarımı da önceden kılıyordum. Hıristiyanken namazları öğrenmiştim. Müslüman olduktan sonra beş vakit kılmaya başladım. Daha Hıristiyanken  öğrencilerimden müsaade isteyip namaz kıldıkları anları müşahede etmiştim, onları seyrediyordum. O anki hallerinden etkilendiğim için onlar gibi olayım diye namaz kılıyordum.

 

Müslüman olmadan önce kıldığı namaz anlarında ne hissediyordunuz?

 

Ruhani bir rahatlık hissediyordum. O huzur halini yakaladıktan sonra, insanların artık söyledikleri şeyi umursamaz hale geliyorsunuz. Müslüman olduktan sonra her şey değişti. Eski kimliğimi hatırlayamıyorum artık.

 

Ailesi ile ilişkileriniz nasıl?

 

Ailemle ilgili çok fazla büyük sıkıntı yaşamadım. Onlara da Risale-i Nur kitaplarından verdim. Benim mutlu olduğumu görmeleri, hayatımın değişikliği onları çok mutlu etti. Bazı yeğenlerim İslamiyeti kabul etti. Benim bir kız yeğenim de Manila’da kız dershanesinde, Risale-i Nur’un davasını görenlerden birisi. Müslüman olduktan sonra bir şeye karar verdim. Ben bundan sonraki bütün vaktimi Allah’ı anlatmaya ayıracağım. Benim ülkemde Allah’ı bilmeyenler çok var, ben onlara bütün vaktimi, işim gücüm bundan sonraki hayatım, Risale-i Nur vasıtasıyla Allah’ı anlatmak olacak. Fakat bundan önce benim kendim öğrenmem lazım.

 

Türkiye’ye davet edildim. 2004 senesinde Gaziantep’te Nazım Gökçek abilerin dershanesinde yedi ay kaldım. İstanbul’da kaldım. 2004 yılı Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna geldim. Nur cemaatlerinin çeşitli fraksiyonlarını tanıma fırsatı buldum. Her gün ağlıyordum. Her gün mutluluktan ağlıyordum. “Burada bulunduğum her gün için, bütün bu nimetlerin karşısında Allah benden ne istiyor” diyordum.

 

HIRİSTİYAN ARKADAŞLARIMA RAMAZANI ANLATTIM ORUÇ TUTTULAR VE KADİR GECESİ MÜSLÜMAN OLDULAR

 

Gaziantep’te, İstanbul’da kaldınız. Bir eğitim sürecinden geçtiniz, sonra Filipinler’e gittiniz…

 

Ramazan gelmekteydi. Ramazan risalesini okuduk beraber. Arkadaşlarım Hıristiyandı onlara Ramazanı anlattım. Ramazanın hikmetlerini okuduğum zaman dediler ki “Ramazan gelsin biz de oruç tutacağız.” Üç arkadaşım Hıristiyan olarak oruç tuttular. Kadir gecesi de Müslüman oldular.

 

Türkiye’de kalmanın en önemli noktası dershanede kalmanın mahiyetini anlamam oldu. Döner dönmez Filipinlere dershane açmak istedik. Manila’da hanımlar dershanesi açtık. Malavi’de dershane açtık. Güney bölgesinde. Müslüman bölgesinde. Hiç kimseyi tanımıyorduk, ne olduğunu bilmiyoruz orada, o şekilde gittik. İhsan Kasım abiler gelmişlerdi o zaman 2005’te. Biz de döndük bir sempozyum icra ettik. İhsan Kasım abi, Faris Kaya abi, Şükran Vahide abla, Mehmet Fırıncı abiler gelmişlerdi. Malavi’de bir sempozyum oldu. İhsan Kasım abi bana “burada çok büyük ihtiyaç var, buraya gelmeniz lazım” dedi. Ben de geldim. Orada tek başıma dershane açtım.

 

(Muhammed Rıza: Saliha ablanın bahsettiği bölge şöyle: Bunlar Manila’da kalıyorlar. Manila İstanbul gibi bir yer. Biz bu arkadaşa diyoruz ki Batman’a gideceksin. Yani bunu karşılaştırmak için söylüyorum. Malavi 150 bin nüfuslu bir yer. Manila 15 milyon nüfuslu bir yer. Malavi Bölgesi Müslümanların yaşadığı bir bölge, sürekli terör olaylarıyla gündeme gelen bir yer. Müslümanlarla, Hıristiyanların çatışmalarıyla gündeme gelen bir yer. Siz Manila’dayken “ben Malavi’ye gideceğim” derseniz “siz deli misiniz” derler. Böyle olduğu halde hiçbir şeyi düşünmeden hizmet için gitti orada hizmete başladı.)

 

(Devam edecek)