Prof. Nevzat Tarhan: Böyle bir dini liderle karşılaşırsanız bilin ki üç kağıtçıdır!

Prof. Nevzat Tarhan: Böyle bir dini liderle karşılaşırsanız bilin ki üç kağıtçıdır!

Böyle bir şeyle karşılaşılırsa böyle bir dini liderle karşılaşırsanız sorgulayın. Dini narsizimdir, üçkağıtçıdır. Hiç onun oyununa gelmesinler piyasada çok çünkü böyle

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığının desteği ile Çağın Vicdanı Kulübünün düzenlemiş olduğu ‘Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Varoluş Sohbetleri’ devam ediyor.

Programın bu haftaki konusu ‘Hz. Yunus Kıssasının Psikolojik Boyutu’ başlığı oldu. Narsisizmi kişinin varoluş anlamını unutup yaşaması olarak nitelendiren Tarhan, varoluş anlamından kopan herkesin narsisizm adayı olduğunun altını çizdi.

“HZ. YUNUS’UN DUASI ÇOK BÜYÜK BİR MÜNAACATTIR”

Tarhan, Hz. Yunus kıssasının psikolojik boyutu ile ilgili Risale-i Nur eserinden bölümler okuyarak değerlendirmelerde bulunan Tarhan, Hz. Yunus’un duasının önemine değindi. Tarhan; “Hz. Yunus’un münacatı, duası en azimli dualardan biridir. Çok büyük bir münacattır. En büyük vesileyi icabet duadır. Duanın sebeplerine ulaşma vesilesidir. Duanın ihtiyacını neden yaptığınızla ilgili sonucunu alabilme vesilesi olan çok titreten bir dua. Hz. Yunus denize atılmış özet olarak. Büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dalgalı ve karanlık. Her taraftan ümit kesik bir vaziyette “La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin” münacatı duası ona hızla kurtuluş olmuştur. Hz. Yunus denize atılmadan önce kendisine vahiy geliyor. Kırk gün sonra eğer ümmetin ıslah olmazlarsa, düzelmezlerse felaket gelecek başlarına diye bildiriliyor. Otuz dokuz gün bekliyor bir gün daha bekleyemiyor, sabırsızlık gösteriyor ve öfkeleniyor, sinirleniyor ve "yalancı peygamber durumuna düştüm gibi" de biraz düşünüyor ve oradan gidip gemiye biniyor. Gemide fırtına çıktığı zaman bir âdet varmış bir kişiyi kura çekip denize atarlarmış. O kişi ölürse, feda olursa fırtına diner diye kura çekiliyor ve kura çekilmeden önce Hz. Yunus, "günahkâr benim beni denize atın" diyor. "Ben Allah’ın mesajını sonuna kadar beklemeden döndüm. Çok büyük hata yaptım kendime zulmettim. Nefsime zulüm edenlerden oldum beni denize atın" diyor ve onu atıyorlar. Rivayette o pişmanlıkla denize atıldığı için o arada Yunus balığı onu yutuyor. Sahile varıyor. Sahile vardıktan sonra da orada da canlanıncaya kadar özel bir ağaçla Allah onu koruyor. Daha sonra gidiyor bakıyor ki ahalisi kurtulmuş. Şaşırıyor ondan sonra ben yalancı duruma düştüm diye hatta ölmeyi istiyor daha sonra pişman oluyor.” dedi.

HİÇ KİMSE BEN İYİ KULUM, BEN EHLİ NECATIM, BEN EVLİYALIĞIM DEMESİN

Psikolojide insanın içinde iyi ve kötü parça olarak belirtilen kavramların İslami literatürde nefs olarak nitelendirildiğini ifade eden Tarhan; “Hz. Yunus’un ‘Ben nefsime zulmedenlerden oldum' demesi... Psikolojide hepimizin içinde bir iyi parça var bir kötü parça var. İyi parça bizi iyi yere gönderiyor. Kötü parça da nefsimiz. Zulüm, baskı yapmak, haksızlık yapmak kelime karşılığı. Peygamber de olsa günah işliyor. Peygamberlerin özelliği günahlarının bağışlanmış olması. Yoksa onlar da hata yapabiliyor, insan sonuçta. Peygamber Efendimiz (asm) ‘Ben kral değilim, sizin gibi kuru ekmekle büyümüş bir insanım.’ diyor. Yani onun için burada önce insan olmak daha sonra peygamberlik. İnsanın bir şeyler elde etmesi öyle konforlu olmuyor, sınavsız olmuyor yani sınav demek nefsin devreye girmesi demek. Nefsini öldürdüm diyorsa bir insan o nefsinin atına binmiş gidiyordur. Hz. Ayşe, "kim ben iyilerdenim diyorsa o kötülerdendir. Kim ben kötülerdenim diyorsa o iyilerdendir" diyor. Havf ve reca arasında olmak diye geçiyor. Ölüm ve ümit ve korku arasında olmak. Ümit ve korku arasında olmak bu duyguyla yaşayacaksın. Hz. Ömer, "cehenneme bir kişi girecek korkarım benim, cennete bir kişi girecek ümit ederim benim" diyor. Bunun gibi ümit ve korku arasında olursa insan çünkü son nefesine kadar zaten psikolojide de öyledir kişi "ben başarılıyım" demesi bir insanın mümkün değil. Başarı toplam başarıdır hayatın sonunda belli olur. Kulluk da toplam kulluktur. Hayatın sonunda belli olur. Hiç kimse ben iyi kulum ben ehli necatım ben evliyalığım demesin” ifadelerini kaydetti.

“DİNİ NARSİSİZM ÜÇ KAĞITÇILIKTIR”

“İçinizde benlik, kötü parça yoktur diyen bir insanın psikolojideki karşılığı narsisizimdir. Ben hata yapmam, ben iyiyim, ben ermişim demek dini narsizimdir. Ben ermişim, ben evliyayım diyorsa bir kimse narsisttir. Şimdi dini narsisizm olan bir kişi de ben evliyayım der. Herkese okutur, el öpülmesi için uzatır bu da dini narsizimdir, hiç kimse kusura bakmasın. Böyle bir şeyle karşılaşılırsa böyle bir dini liderle karşılaşırsanız sorgulayın. Dini narsizimdir, üçkağıtçıdır. Hiç onun oyununa gelmesinler piyasada çok çünkü böyle. Bu kötü parça övgüyle büyüyor, alkışla besleniyor. Ama insanın alkışı ile beslenmek tuzaktır, narsisizm tuzağıdır. Narsist kişiler çok güzel mütevazı kişi rolü oynarlar. Düşünce, duygu, fizyon yapıp birbirine girdiği zaman insanın aklına düşünce geliyor. Onu duygu sanıyor. Korkuyor Allah’a küfür geldi diyor. Yani içine bir düşünce geliyor his geliyor eyvah yine saptım diyor. Halbuki duygu ve düşünceyi ayırmak gerekiyor. Füzyon oluyor o. Beyinde duygu ve düşünce komşu çünkü. İnsan beyninde komşu duygu ve düşünce hatta öyle bir komşu ki mesela barut aklına geldiği zaman patlama gelir değil mi? Barut fikri patlama hissini hatırlatır. Düşünce duygu fizyonu vardır orada. Karışmıştır, iç içe girmiştir düşünce ve duygu. Onun için burada nefs derken duyguları eğitmek var duyguların eğitimi nefs terbiyesi. Düşüncenin eğitimi de ayrıca var. O da işte kognitif tarafı diye geçiyor. Tedavi bilişsel tedavi ama emosyonel terapi olmadan bilişsel terapi olmuyor. Düşünceyi düzeltirken duyguları da düzeltmezsen düşünceyi yönetemiyorsun. Çünkü düşünceleri devam ettiremiyorsun. Düşünce, duygudan etkilenince inanışa dönüşüyor. İnanışı devam ettirirsen alışkanlığa dönüşüyor. Alışkanlığı da devam ettirirsen altı ay sonra kişiliğe dönüşüyor. En az altı ay. Bir davranışı öğrenip geliştirdiğin zaman, davranış geliştirmenin kalıcı olabilmesi için en az altı ay tekrar gerekiyor.” şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum