Piyes

OYUNCU KADROSU:

3 Hakim(1 tanesi genç, iki tanesi orta yaşlarda), 1 Savcı (orta yaşlarda asık suratlı), 2 Sanık 1 tanesi 30, diğeri 35 yaşlarında), 2 asker,1 mübaşir.

 

SAHNE DÜZENİ : Tipik bir mahkeme salonu.Uzun masada 3 hakim.Bitişikte Savcı.karşılarında sanık sandalyesi ve korkuluk.

Perdeler açılmazdan önce bir sunucu veya konuşmacı, l930’lu yılların genel bir panoramasını çizecek konuşma yapar.Siyasi, dini ortamı kısaca özetleyen bu konuşmada Ezanın, Kur’anın yasaklandığını,camilerin buğday ambarı veya ahır yapıldığını, Bediüzzaman hazretlerinin Barla’da sürgün meselesini vs. piyesin sergileneceği yer, tarih ve seyircinin kültürel durumuna ve salonun ortamına göre değişik cümlelerle ifade eden kısa bir sunum konuşması yapabilir.

 

PERDE

Perde açıldığında hakimler ve savcı yerini almıştır.Mübaşir sahne kenarında  sanal bir kapıya yakın durur.

 

MÜBAŞİR: (Kapıdan dışarıya yüksek sesle seslenir)Ahmet Bağcıııııı….Hasan Velioğluuuu..Duruşmayaaa..

(2 Sanık yanlarında askerlerle birlikte salona girerler.Üstlerinde l930’ların Barla/Isparta mahalli yöre elbiseleri vardır.Askerler o dönemin klasik jandarma kıyafetleri ve tüfekleriyle donatılmışlardır.Sanıkların ellerinde klasik kelepçe veya zincir bulundurulabilir.Asker kıyafeti bulunamazsa askerler sahnede görüntüye getirilmeyebilir.Sanıklar içeriye girince ellerindeki kelyepçeler sökülür.Sanık sandalyelerinin başına geçerler.Ayakta dururlar.)

 

1.HAKİM: Sanık Ahmet Bağcı.Mehmet oğlu, Gülizardan doğma.Barla’nın Bedre mezrasından…Doğru mu ?

MARANGOZ AHMET: Doğru efendim.Ahmet Bağcı benim.

2.HAKİM: Ne iş yaparsın ?

MARANGOZ AHMET:Marangozum efendim.

1.HAKİM: Sanık Hasan velioğlu..Kamil oğlu Ayşe’den doğma..Isparta’nın Yalvaç kazasın(a kayıtlı.Sen ne iş yaparsın?

TENEKECİ HASAN: Tenekeciyim efendim.Teneke soba, kova, kap kacak yaparım.Lehim, kaynak işleriyle geçinirim.

1.HAKİM: (Savcıya dönerek) Söz sizde savcı bey.Buyurun iddia makamı olarak iddianamenizi okuyun.

SAVCI(Hışımla ayağa kalkarak, sert bir tonla) Sayın Hakimler ! Bu iki vatan haini, yasak olmasına rağmen kanunlara karşı gelerek suç işledikleri sabit olmuştur.Bu iki yobaz,devletin anayasal düzenini din esaslarına uydurmak, laik sistemi değiştirmek, devleti yıkarak yerine bir din ve şeriat devleti kurmak gibi gizlice ve sinsice toplantılar yaptıkları tesbit edilmiştir. Memlekette  huzuru bozmak suretiyle, toplumsal düzeni alt üst edecek faaliyetler içinde bulundukları sırada kahraman kolluk kuvvetlerimiz tarafından, jandarma birliklerimiz marifetiyle bir baskın sonucu derdest edilerek kıskıvrak yakalanmışlardır.Devrim kanunlarına ..

MARANGOZ AHMET( Savcının sözünü bitirmesini beklemeden şaşkınlıktan afallamış bir edayla) Bütün bunları biz mi yaptık ?

TENEKECİ HASAN:(Saf saf)Yok yaa!  Bizimle ne alakası var? Her halde gavur askerlerinden bahsetti. Sınırdan içeriye sızmış iki gavur askeri falan yakalamışlardır da onları söylüyor.Olur mu öyle şey?

MARANGOZ AHMET: Yok ya bu duruşma bizim duruşmamız kardeş.Bize söylüyorlar gari..

TENEKECİ HASAN: Git Allahını seversen ne alaka ?

 

2.HAKİM: (Ağırbaşlı ve sakin bir tonla) Beyler lütfen savcının sözlerini bitirmesini beklmeyin.

SAVCI:Memleketin dirlik ve düzenini bozan bu iki asi, cürm ü meşhud üzere iken suç delilleriyle birlikte adaletin güçlü elleriyle yakalanarak, sorgu-sualleri yapıldıktan sonra yargılanmaları için yüce mahkemenize sevk edilmişlerdir.163 maddeye müsteniden 18 ay 20 gün hapis cezasıyla tecziyelerini yüce Türk Milleti adına talep etmekteyiz.

TENEKECİ HASAN:(Marangoz Ahmede dönerek) Baksana “Yüce Türk Milleti” adına diyor.Yüce Türk milleti adına , gavurun casuslarının cezalandırılmasından falan bahsediyor.Bizimle alakası yok !

MARANGOZ AHMET: Varr kardaşş varr.Uyan, uyan ! Bizden bahsediyorlar.

TENEKECİ HASAN:Yahu bütün bu sayılanları biz mi yapmışız şimdi,ha?

MARANGOZ AHMET: Tabii ya biz yapmışız. Savcı beyin dediklerine bakılacak olursa biz vatanı sattık.Anayasal düzeni değiştirdik..Yeni bir şeriat devleti kurduk.Sen başbakan, ben cumhurbaşkanı olduk..Yaa işte biz böyleyiz.Meğer biz neymişiz yaa?

TENEKECİ HASAN:Hakkaten mi ?Ne zaman yaptık bütün bunları ?Valla benim haberim yok.Kim yapmış ?

MARANGOZ AHMET: Savcıya göre biz ikimiz yapmışız işte ya !

TENEKECİ HASAN:Milletin dirlik ve düzenini ne zaman bozduk ya?Ya ben akşam evimde çoluk çocuğumla oturuyor, sabahleyin de işime gidiyorum.Teneke lehimliyorum.Konu komşu beni biliyor.Arkadaşlarım belli, akranlarım belli.Ben ne zaman yaptım bunları Allah aşkına ?

MARANGOZ AHMET: (Alaylı edayla)Sen ne yaptığını savcıdan iyi mi bileceksin?

Büyüklerimiz yaptın diyorlarsa yapmışız demek ki ! Daha neler yapmışız bir dinleyelim bakalım.

 

SAVCI: Devletin en büyük düşmanı,muasır medeniyetin amansız rakibi, bölücü, yıkıcı, parçalayıcı Nurcubaşı Said-i Kürdî’nin öğretilerini okuyarak hem kendilerini, hem de masum halkı zehirlemekte iken…

TENEKECİ HASAN: Ulaa, bak bak Said-i Kürdî diyor.Bediüzzaman Said Nursî demiyor.Demedim mi ben sana başka birinden bahsediyor.Yaa biz yanlış mahkemeye mi geldik yoksa ? Yanlış duruşmaya mı çağrıldık acep ?

MARANGOZ AHMET: Kardeş bu kadar saf  sabun olma!Bizden bahsediyorlar.

TENEKECİ HASAN: Ama Said-i  Nursî değil Said-i Kürdî dedi duymadın mı ?

MARANGOZ AHMET: Ama onlar hakaret olsun diye Said Nursi yerine Kürdî diyorlar.

TENEKECİ HASAN: Ama üstadımız kitaplarında Kürtçülükten bahsetmediği gibi, ırkçılığın İslamda yeri olmadığını defaatle söylüyor.Bu nasıl iş ?

MARANGOZ AHMET: (Biraz sertçe) İşte böyle bir iş.Gel de çık işin içinden!

Söyler misin bana ? Suçlu olmadığımız halde biz nasıl mahkemeye çıkarıldıysak Üstadımız da Kürtçülük yapmadığı , İslam kardeşliğinden bahsettiği halde işte böyle Kürtçülükle itham ediliyor.Var mı ötesi ?

 

1.HAKİM: Savcının iddianamesini dinlediniz.İthamlarını işittiniz.Şimdi söz savunmanın. Buyurun kendinizi savunun bakalım.

TENEKECİ HASAN: Valla hakim bey, öyle alakasız suçlarla itham edildim ki, şaşkınlığımdan ne diyeceğimi bilemiyorum.Bütün bu suçları ben mi işledim, yoksa başkası mı? Sakın başka dosyalarla karıştırmış olmayasınız.

2.HAKİM: Savcı bey, bütün bunları sizin işlediğinizi iddia ediyor.

SAVCI : (Hışımla kalkarak hakimlere)Bir şey söyleyeceğim müsaadenizle.(Sanıklara dönerek) Tabii ki siz işlemişsiniz.Yoksa burada işiniz ne ?Ucuz numaralar yapmayın.Olan biteni baştan sona anlatın önce.

TENEKECİ HASAN(Esefle başını sallayarak) La havle ve la kuvveteee..Sayın hakimler, bize isnat edilen bütün suçları reddediyoruz.Bu sayılanlarla bizim zerrece alakamız yoktur.

MARANGOZ AHMET: He valla, bizim zerrece dahlimiz olmamıştır.

SAVCI:(Parmak kaldırıp ayağa kalkarak )Sayın hakimler gördüğünüz gibi hemen işi saflığa vurup adaletin pençesinden kurtulmak istiyorlar.Bu tür kurnazlıkları yutmayacak kadar tecrübelisiniz.Böylelerini çok gördük..

MARANGOZ AHMET: Ne kurnazlığı efendim ?Asıl bu ithamları yapanlar kurnazlık ederek, habbeyi kubbe yapmışlar ! Tilkiye benzer tarafımız var mı ?

SAVCI: Said-i Kürdî’nin eserlerini okurken  suçüstü yakalanmadınız mı ?Yalan mı

TENEKECİ HASAN:Evet doğrudur, yakalandık..Bir yere kaçan mı vardı? Biz mi gelip yakalayın dedik.

SAVCI: Doğru mu , doğru mu ?

TENEKECİ HASAN: Evet doğru dedik ya !

SAVCI:Nurculukla ilgili kitaplar evinizin içinde, masanın üstünde bulunmadı mı ?

TENEKECİ HASAN:Evet bulundu..

SAVCI: Niye inkar ediyorsun o zaman, yapmadım, etmedim, duymadım diye ?

TENEKECİ HASAN:Ben o kitapları okuduğumu inkar etmedim ki ?Okuyorum tabii!

SAVCI: Duydunuz mu sayın hakimler ?Suçunu nasıl da  itiraf ediyor.

TENEKECİ HASAN: Ben risaleleri okuduğumu inkar etmem ! Hem Risale-i Nurları okumak neden suç olsun ki ?Ben vatan haini, bölücü, parçalayıcı,gerici- ilerici gibi  ağır ithamları kabul etmiyorum.Bunların risale okumakla ne alakası var  muhterem hakimler?

SAVCI: Var ! Vaaar ! Vaaaar !

TENEKECİ HASAN: (Arkadaşına dönerek) Yahu bu ne varvarvar ediyor ya.Savcılık  böyle mi yapılır?

 

1.HAKİM: (Önündeki dosya biraz baktıktan sonra)Beyefendi bizlere neler olduğunu anlat.Neler yaptığını anlat.Gizli teşkilat kurmak,kurulu düzeni değiştirmek gibi suçlamalarla itham ediliyorsunuz.Bunları yaptınız mı, yapmadınız mı , onları anlatın.

MARANGOZ AHMET: (Ağır  edayla kalkarak) bizim bunların hiç biriyle uzaktan yakından ilgimiz yoktur.Eğer Risaleleri okumaktan bahsediyorsanız, evet okuduk ve okumakta bir sakınca görmediğimiz için okumaya devam edeceğiz.Ama bütün bu hainlik, bölücülük, devlet yıkmak bilmem neler de nereden çıktı, onu anlamak mümkün değil efendim.İthamları reddediyoruz.

SAVCI: İnkar etmeyin.Her nurcu potansiyel bir düzen düşmanı,laiklik muhalifi ve bölücüdür.Çünkü Said-i Kürdî’nin bölücü öğretilerini okuyanlar, ondan etkilenerek zehirleniyor ve zehirli fikirleriyle vatana, millete zararlı birer yurttaş haline geliyorlar.

MARANGOZ AHMET:Sanki fare zehri fabrikası açmışız.Memlekete dağıtıp milleti zehirliyoruz ha ?

TENEKECİ HASAN: Bu suçlamaları kabul etmek mümkün değil.Bunlar tamamen uydurma ve hayal mahsulü suçlar !  Adı cumhuriyet olan bir ülkede kitap okumak kesinlikle suç olamaz.Eğer bunlar suç ise, memlekette kitap okuyan tüm vatandaşlar suçludur.O takdirde bu kadar vatandaşı hapsedecek yer bulamazsınız.Olacak şey değil sayın hakimler.

 

3.HAKİM: Risale-i Nurları okumaktan yargılanıyorsunuz beyefendi.Kitap okumak suçundan değil.

SAVCI : (Atılarak) Bir sürü roman, hikaye var piyasada.Okuyacak başka kitap mı yok ?

MARANGOZ AHMET:Muhterem hakimler.Risale-i Nur kitapları da bildiğiniz kitaplar gibidir.Hatta çoğundan daha güzel ve faydalı kitaplardır.Biz o kitaplar sayesinde kimliğimizi ve şahsiyetimizi geliştirdik.İnsanlığımızı bulduk.

SAVCI:Efendim gördünüz mü? Said-i Kürdi öğretilerini okuyunca kimliklerinin değiştiğini,yıkıcı ,bölücü kimlik haline geldiklerini itiraf ediyorlar.Sonra ne demek insanlığı bulmak.Onlar insan da okumayanlar hayvan mı ?Çağdaş muasır yurttaşlara hakaret ediyorlar sayın hakimler..

MARANGOZ AHMET: Onlar sizin yorumunuz sayın savcım.Biz inanç, ahlak kimliğinden bahsediyoruz.

1.HAKİM:Anlatınız.Nasıl bir kimlik değişimi oldu?Risale-i Nurları okumak size nasıl bir kimlik kazandırdı?

TENEKECİ HASAN: Müsaade ederseniz anlatayım hakim bey..

2.HAKİM: Anlatın anlatın, ne biliyorsanız anlatın.

TENEKECİ HASAN: Bizdeki büyük değişimi küçük bir örnekle anlatacağım.Efendim ben ve arkadaşım Barla ‘da  yaşayan iki vatandaşız.Barla ve Isparta yörelerini bilirsiniz.Her taraf  zümrüt yeşili ormanlarla kaplı.Her tepede yüksek çam ağaçları başlarını göğe erdirmeye çalışır sanki.

SAVCI : Bırak ormanı, mormanı da meseleye gel.Biz ne soruyoruz, sen nelerden bahsediyorsun? Nurculukla ormanın ne alakası var ?

1.HAKİM: Sayın savcı, lütfen sakin olunuz.Mahkeme idaresi bizde.Söz almadan konuşmayın efendim.

SAVCI: Dayanamıyorum efendim.Kendimi tutamıyorum.İnkilap ve devrim yasalarına karşı gelenlerle karşılaştığımda  kendimi  zaptedemiyorum..

MARANGOZ AHMET :Efendim biraz sabırlı olun.Sözlerine daha yeni başladı.

TENEKECİ HASAN:Efendim biz risalelerle tanışmazdan önce, içki içer , kumar oynardık.

SAVCI: İlerici ve çağdaş bir yaşam sürüyordunuz yani.Ne güzel !

MARANGOZ AHMET: Bazılarına göre öyle gibi..

TENEKECİ HASAN: Sonra ormanda mangal keyfi yapardık.Yerdik, içerdik, şarkılar söyler, kendimizden geçerdik.

2.HAKİM: Olabilir, ne var bunda ?

TENEKECİ HASAN: Evet, bir yerde normal efendim.Ama biz kendimizden geçince bazen zevk için, eğlence olsun diye , iddiaya girer yarış yapardık.

3.HAKİM: Ne yarışı.Uzun atlama yarışı mı ?

TENEKECİ HASAN: Hayır ne uzun atlama yarışı, ne uzun eşek yarışı.Biz beş-altı arkadaş “Ağaç yakma” yarışı yapardık.

1.HAKİM: Nasıl yani ?

MARANGOZ AHMET:Basbayağı o güzelim asırlık çam ağaçlarını sırf eğlence olsun diye yakardık.

TENEKECİ HASAN:Hangimizin yaktığı ağacın alevleri daha yükseklere çıkacak diye yarışırdık.

MARANGOZ AHMET: Yaktığı ağacın alevleri en kısa  veya en cılız olan yarışı kaybeder öbür haftaki çilingir sofrasının masraflarını karşılardı.

TENEKECİ HASAN: Oynatılacak karının parasını da üstlenirdi.

MARANGOZ AHMET:Bu şekilde vatanın, milletin ormanlarını bir zevk uğruna yakıp heba ederdik.

 

SAVCI: Vay vicdansızlar vayy..

TENEKECİ HASAN. Vay ki vayy.Vicdanımız sızlıyor zaten.

MARANGOZ AHMET: Evet, vicdansızdık, acımasızdık.Hepsi bu kadar değil ama.Yaptığımız şamata, gürültüden mahalleli illallah derdi.Geceleri sokaklarda çıkardığımız kavgalarla mahallenin başına bela kesilirdik.

TENEKECİ HASAN: Gençtik, güçlüydük, kuvvetliydik.Kimse  bize bir şey diyemezdi korkusundan.

1.HAKİM: Vay bee..İyi ki mahalleyi haraca bağlamamışsınız.

TENEKECİ HASAN: Daha bitmedi.Bağ bahçe zamanı, elin bahçesine , bostanına dadanırdık..Sahiplerinden gizlice girdiğimiz bahçeyi talan ederdik.Yiyemediğimizi telef ederdik.

SAVCI: Her pislik varmış bu Nurcularda !

MARANGOZ AHMET: Yooo savcı bey, bu pisliklerimiz nurcu olmazdan önceydi.

TENEKECİ HASAN: Said Nursî’yi tanımazdan önce kimliğimiz böyleydi..

1.HAKİM: Sonra ?

MARANGOZ AHMET: Sonra günlerden bir gün, nur yüzlü biriyle karşılaştık.

SAVCI: Nerede ?

TENEKECİ HASAN: Barla’nın Sidre mevkiinde.

1.HAKİM: Ne yapıyordunuz orada?

MARANGOZ AHMET: Efendim orada çilingir sofrası kurmuş kadeh tokuşturuyorduk.

3.HAKİM: Eeee ?

TENEKECİ HASAN: Sabri diye bir arkadaşımız vardı. O da elinde sazı çalıp söylüyordu.”lingo lingo şişeler” i söylüyor biz de koro halinde ona eşlik ediyorduk.

1.HAKİM: Sonra ne oldu ? Sadede gelin, konuya gelin..

MARANGOZ AHMET: Efendim o bahsettiğimiz vatandaşı gördük, o da bizi gördü.Tanıdık biri değildi.O yüzden rahatsız olmadık.Adam bize çok güzel bakıyordu.Süzgün süzgün.İştahı kabarmış,diye yorumladık.”Buyur hemşerim” diye bizim çilingir sofrasına çağırdık.Bir an tereddüt etti.Ama sonra gülümseyerek bize doğru geldi.

 

TENEKECİ HASAN: Ben hemen bir kadeh  de ona doldurmaya başlamıştım ki..

MARANGOZ AHMET: Evet, bize doğru geldi ama müşfik ve yumuşak bir ses tonuyla “Selamünaleyküm gençler” dedi ve bir kenara ilişip bağdaş kurdu.

TENEKECİ HASAN: Kadehi uzattığımda”Sağol delikanlı, kullanmam” dedi.Sonra “Siz bana ikramda bulunmak istediniz, sağolun.Ama ben de size bir ikramda bulunup yoluma devam edeceğim.Zira çok işim var” diyerek heybesinden bir  küçük kitap çıkarıp bizlere  uzattı.

MARANGOZ AHMET: Dedi”Bunu okumanızı tavsiye ederdim gençler.Hadi bana eyvallah.İyi eğlenceler” Sonra vurdu kendini yola, kayboldu gitti.

1.HAKİM: Okudunuz mu onu, nasıl bir  kitaptı ?

SAVCI: O kitap Said-i Kürdî’nin risalesi miydi ?

TENEKECİ HASAN: Evet efendim, Yalnız Kürdî değil Nursî…Küçük Sözler isimli bir kitapçıktı.Üzerinde Müellifi Bediüzzaman Said Nursî yazıyordu.İddia ettiğiniz gibi Said-i Kürdî  yazmıyordu.

MARANGOZ AHMET:Suç delili olarak bizden alınıp müsadere edilen kitapların içinde duruyor o kitap.Her şey o kitapla başladı.

2.HAKİM: Peki ne yaptınız o kitabı alınca..

TENEKECİ HASAN: Mustafa isimli okuması düzgün ve biraz da mürekkep yalamış bir arkadaşımız eline alıp evirdi çevirdi. Bir- iki sayfasına göz gezdirince olanlar oldu hakim bey.

 

1.HAKİM: N’oldu ?

MARANGOZ AHMET: “ Ya arkadaşlar bu kitap başka kitaba benzemiyor şerefsizim” dedi..

TENEKECİ HASAN: Hep şerefe içmeye alışmış Mustafa “Şerefsizim “deyince dikkat kesildik..

2.HAKİM: Nasıl yani ?

TENEKECİ HASAN:Valla öyle dedi.Biz de merakla “Haydi şerefee oku bakalım neler yazıyor” dedik koro halinde.

MARANGOZ AHMET: Mustafa kitaptan bir iki bahis okuyunca bizi bir düşüncedir aldı.

2.HAKİM: Neden düşüncedir aldı sizi?

MARANGOZ AHMET: Efendim o kitapta her bir ağacın, her bir bitkinin, her bir hayvanın Allahın bir ayeti olduğu söyleniyordu.

TENEKECİ HASAN: Hiçbir şey boş yere yaratılmamış, diyordu.

MARANGOZ AHMET: Her bir ağaç, her bir kök ve damar”Bismillah” deyip kök salıyormuş.

TENEKECİ HASAN: Her bir inek, koyun,keçi  birer fabrika gibi“Bismillah” deyip Allahın rahmet çeşmesinden bizlere ab-ı hayat gibi sütü veriyormuş.

MARANGOZ AHMET: Doğrusu o güne kadar etrafımızdaki ağaçlara,ahırlardaki hayvanlara böyle gözle bakmamıştık.

TENEKECİ HASAN: Hal böyle olunca etrafımızdaki bitkilere, hayvanlara bakışımız değişti.

MARANGOZ AHMET: Hatta dağlara, denizlere, güneşe, aya kısaca yerde gökte ne varsa her şeyin Allah’ı tesbit ettiğini öğrendik.Böylece her şey bize daha güzel, daha sevimli ve daha dostane  gelmeye başladı.

 

1.HAKİM: Sonra neler oldu ?

MARANGOZ AHMET:Sonrasını hayal bile edememiştik.Çok farklı bir hayata başladık.

SAVCI:(Müsaade için el kaldırıp ayağa fırlayarak)Tabii ki devleti yıkmak için Said-i Kürdî  ile haberleşmeler başladı değil mi ?

TENEKECİ HASAN: Savcı bey , siz nelerden bahsediyorsunuz Allah aşkına?

1.HAKİM:(Savcıya dönerek) Lütfen dinleyelim sayın savcı !

MARANGOZ AHMET: Sayın savcının tahminleri doğru.

SAVCI:(Gözleri büyür, atılırcasına) Ben dememiş miydim ?

TENEKECİ HASAN: Evet tahminleriniz doğru ama netice yanlış savcı bey.

MARANGOZ AHMET:Biz üstad dediğimiz Said Nursî’ye  yeni bir hayata başlamamıza sebep olduğu için  teşekkür ve dua dolu bir mektup yazdık.

SAVCI: Sayın hakimler, lütfen sorun bunlara, Üstad dedikleri o Kürt Said ne cevap vermiş bunlara ?

TENEKECİ HASAN: Sormasanız da söyleyecektik zaten.Binler selam ve dua ile başladığı mektubunda özet olarak ,bir kişinin imanını kurtarmaya vesile olmuşsam ne mutlu bana diyordu.Ama ben kuru bir üzüm çubuğu gibiyim.Üzümün tadı ve lezzeti çubuğunda aranmaz.Asıl hidayet Allah’tandır.Ben size şeyh veya mürşit değilim. Risale-i nurları okumada ders arkadaşınızım  diyordu.

 

1.HAKİM: Başkaca yazışmalarınız oldu mu?

TENEKECİ HASAN: Evet oldu hakim bey.

MARANGOZ AHMET: Bir arkadaşımız tahta kurularından dolayı yatağında uyuyamıyordu.Onları öldürmeye eli varmadı.Üstada mektub yazarak:”Bizi rahatsız eden haşereleri  öldürürsek acaba günahkar olur muyuz?”diye sordu.

SAVCI: (Aniden yerinden fırlayarak) Dikkat buyurun sayın hakimler Said-i Kürdî çok tehlikeli bir adamdır.Bence bu tahtakuruları ve haşere kelimeleri şifre olabilir.Laik, çağdaş  yöneticileri suikast yaparak öldürmek için gizli parola veya şifre olabilir.

TENEKECİ HASAN: Sayın savcı öküzün altında buzağı aramasın! Şifre mifre söz konusu değildir.Biz gerçek tahtakurusu ve haşerelerden bahsediyoruz.

MARANGOZ AHMET: Sayın hakimler sorun bakalım savcıya, evlerimizi aradıktan sonra neler bulunmuş.Çuvala doldurulan kitaplar ve eşyalar içinde acaba, silah, bıçak, bomba falan  var mıymış?

2.HAKİM: (Dosyaya bakıp karıştırarak) Arama tutanaklarında bulunan eşyalar içinde silah milah yok. Üç adet tesbih bir adet Kur’an, bir cevşen, iki küçük sözler, 3 tane de uhuvvet risalesi isimli kitap.Ha iki adet de misvak ve bir ufak şişe esans var.

TENEKECİ HASAN:Sayın hakimler! Bu risaleler değil sadece bize, belki bütün dünyaya lazımdır.Dünya bu eserleri okumaya muhtaç.Bizleri serbest bırakınız.Elbirliği ile vatanın, milletin selameti için çalışalım.Faziletli, ahlaklı insanlar yetiştirelim.Yoksa yarınki nesiller birbirine düşerek kardeş kavgası çıkaracaklar.Ve belki de vatanın bölünmesi için milletin başına bela kesilecektir Allah korusun..

MARANGOZ AHMET:Emniyet ve asayişe ilişmeyen Nur talebelerine sizler de ilişmeyin.Sakın böyle bir yanlış yapmayın.Tarih bunun hesabını sizden sorar yoksa.Bizden bu kadar.Ne ceza verirseniz razıyız.Milletin imanını kurtarma davasında olan Risaleleri okuma uğrunda gerekirse idam sehpasına çıkmaktan asla geri durmayacağız.Hak bildiğimiz yolda yalnız da kalsak yürüyeceğiz.

 

1.HAKİM: (Diğer iki hakimle fiskostan sonra)Her ne kadar sanıklar Ahmet Bağcı ve Hasan Velioğlu hakkında T.C.K’nın 163.  Maddesini ihlalden dava açılmış ise de sanıkların müsnet suçu işlemediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı ceza vermeye yeter derecede delil elde edilemediğinden,sanıkların fiillerinin sadece evlerinde Said Nursiye ait birkaç risale bulundurdukları, Kur’an okudukları, namaz kıldıkları ve namazdan sonra tesbih çektikleri ve dua ettikleri duadan sonra ellerini yüzlerine sürdükleri anlaşılmış olduğundan sanıkların müsnet suçtan beraatine ve  3 aylık tutukluluk hallerinin kaldırılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

 

Perde yavaş yavaş kapanır.

 

NOT: Yazarının adını kullanmak kaydıyla isteyen tüm nur kardeşlerimiz belirli gün ve haftalarda bu piyesi sahneye uyarlayabilirler. Yazarın sizlerden tek isteği dua etmenizdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum