Osmanlının son Şeyhülislam’ı Mustafa Sabri Efendi’nin Said Nursi pişmanlığı

Osmanlının son Şeyhülislam’ı Mustafa Sabri Efendi’nin Said Nursi pişmanlığı

Mustafa Sabri Efendi Kahire’de değildi, İskenderiye’ye oğlunun evine gitmiş. İskenderiye’ye gittim, evinde görüştük. Bediüzzaman adını duyunca...

Risale Haber-Haber Merkezi

Önceki dün vefat eden Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin talebelerinden Ahmed Ramazan ağabey, Risale-i Nur hizmetinin yurtdışındaki temsilcilerinden biriydi.

Bediüzzaman, Ahmed Ramazan'ı Mısır'a göndermişti. Ramazan, Osmanlı Şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi'yi de ziyaret etmişti.

Ahmed Ramazan ağabey, 1951 yılındaki görüşmeyi Ağabeyler Anlatıyor kitaplarının yazarı Ömer Özcan’a anlatmıştı.

Ahmed Ramazan Anlatıyor:

1951’de Büyük Doğu’nun neşriyat müdürlüğünden ayrıldıktan sonra, ikinci kere Emirdağ’a gittim ve Üstad Bediüzzaman Said Nursi’yi tekrar ziyaret ettim; “Üstad’ım ne yapacağım ben?” dedim. Dedi: “Bir mektup hazırlamışım, bunu Mısır’a İhvan-ı Müslimin’e götüreceksin.” “Peki, başüstüne” dedim; ama Arapça bilmiyorum, para yok...

mustafa_sabri.jpg(Son Osmanlı Şeyhülislam’ı Mustafa Sabri Efendi, Bediüzzaman adını duyunca ağlamaya başlıyor)

MUSTAFA SABRİ BEDİÜZZAMAN ADINI DUYUNCA AĞLAMAYA BAŞLADI

Mısır’da son Osmanlı Şeyhülislam’ı Mustafa Sabri ve Zahid Kevserî ile de görüştüm. Zahid Kevserî, Şeyhülislam iken Meşihat’ta Mustafa Sabri’nin sekreteriydi.

Yalnız Mustafa Sabri Efendi Kahire’de değildi, İskenderiye’ye oğlunun evine gitmiş. İskenderiye’ye gittim, evinde görüştük. Kendimi tanıttım, Üstad’tan bahsettim, hizmetlerini anlatım.

Mustafa Sabri Efendi, Bediüzzaman adını duyunca çok duygulandı, ağlamaya başladı. “Bediüzzaman çok iyi yaptı, biz hep dağıldık... O çok iyi yaptı... O direndi memlekette kaldı...” diyerek ağladı...

Üstad’ın bana Mustafa Sabri ile görüş diye bir talimatı olmamıştı, ben gittim.

Mustafa Sabri ve Zahid Kevserî’nin isimleri Risale-i Nur’da şu şekilde geçmektedir:

“Bir-iki hafta evvel Mısır'ın Câmi-ül Ezher'inin büyük bir müderrisi olan Ali Rıza buraya hususî bir adamı gönderdiği gibi, iki gün evvel de aslen Buharalı ve Medine-i Münevvere'de mücavir ve Mısır'da büyük âlimlerle ve hususan eski Şeyhülislâmımız ve Dâr-ül Hikmet'te benim arkadaşım Mustafa Sabri Efendi'yle alâkadar ve bu tarafa geleceğine dair onlarla görüşen ve bir derece onların namına mühim bir âlim yanıma geldi.

Ben de Câmi-ül Ezher'e hediye-i vakfiyem olarak 11 tane hususî mecmualarımı o zât vasıtasıyla âlem-i İslâm'ın büyük medresesi olan ve o âlimin ihbarıyla şimdi yirmiyedi bin talebesi bulunan Câmi-ül Ezher'e hediye olarak o zâta verdik.

Hem dedik: Başta Mustafa Sabri ve Ali Rıza ve Mehmed Zâhid Kevserî olarak Nur mecmualarına benim bedelime sahib ve hâmi ve vâris olsunlar ve Arabî'ye tercümeye çalışsınlar, dedik. Mektub da yazdık. O zât aldı gitti. Umum kardeşlerime ve hemşirelerime selâm ederim, dualarını isterim.

El Bâki Hüvel Bâki Said Nursî (Emirdağ Lâhikası 60)

Büyük ve salâbetli bir âlim olan Şeyhülislâm merhum Mustafa Sabri Efendi, Mısır'da Risale-i Nur'a sahib çıkmış ve Câmi-ül Ezher Üniversitesinde en yüksek bir mevkiye koymuştur. (Sözler 759)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum