Orada ne bir güneş sıcağı, ne de bir zemherir soğuğu görürler!

Orada ne bir güneş sıcağı, ne de bir zemherir soğuğu görürler!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), İnsan Sûresi 12-22. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

12-Sabrettiklerinden dolayı onların mükâfâtı ise, (girecekleri) Cennet ve (giyecekleri) ipektir!

13-Orada tahtlar üzerinde oturup yaslanan kimseler olarak! Orada ne bir güneş (sıcağı), ne de bir zemherir (soğuğu) görürler!

14-(Cennet ağaçlarının) gölgeleri üzerlerine yakındır, meyveleri de (kolayca koparabilecekleri şekilde) iyice sarkıtılmıştır.

15-Etraflarında da gümüşten billûr (gibi) olmuş kaplar ve bardaklar dolaştırılır. (*)

16-Gümüşten billûrlar ki, onları belli şekillere göre (Cennet ehli kendileri) takdîr etmiştir.

17-Orada katkısı zencefil olan (Cennet şarâbı dolu) bir kadehten de içirilirler.

18-(Bu zencefîl) orada bir pınardır ki, Selsebîl diye isimlendirilir.

19-(Aynı çocukluk hâlleri üzere) ebedîliğe erdirilmiş çocuklar (ve genç hizmetçiler) de etraflarında dolaşırlar. Onları gördüğün zaman, kendilerini (etrâfa) saçılmış (birer) inci sanırsın!

20-(Orada) nereyi görsen, (ta‘rîfi mümkün olmayan) bir ni‘met ve büyük bir mülk görürsün!

21-Üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bilezikler takınmışlardır. Ve Rableri onlara tertemiz bir içecek (Cennet şarâbı) içirmiştir.

22-(Onlara şöyle denir:) “İşte bu (ni‘metler) sizin için bir mükâfâttır; ve çalışmanız karşılığını bulmuştur!”

(*) “Cennetin kapları, ne şişeden ve ne de gümüşten olmadıklarından, bu cümlenin ma‘nâ-yı zâhirîsine hamli (görünen ma‘nâsıyla anlamak) câiz değildir. Çünki o kaplara gümüşten yapılmış şişeler denilemez! Zîrâ her iki unsur arasında mutâbakat (uygunluk) yoktur. Ancak قَوَار۪يرَ مِنْ فِضَّةٍ [Gümüşten billurlar] cümlesinden ma‘nâ-yı mecâzî (hakīkī ma‘nâsı dışında bir ma‘nâ) ile hem şişenin şeffâfiyeti hem gümüşün beyazlığı kasdedilmiştir. Yani o kaplar, şişe gibi şeffaf, gümüş gibi beyazdırlar.” (İşârâtü’l-İ‘câz, 119)