Onbirinci Cinayet (!) Hürriyeti terk etmemek

Onbirinci Cinayet (!) Hürriyeti terk etmemek

Divan-i Harb-i Örfi'de suçlanan Bediüzzaman Hazretleri, yaptıklarının suç olmadığını, aksine medar-ı iftihar olduğunu ifade ediyor.

Risale Haber - Haber Merkezi

Bediüzzaman Hazrerleri, Otuzbir Mart Hâdisesinde Dîvan-ı Harb-i Örfî'de yargılandığında, suç diye isnad edilenlerin, aslında suç olmadığı, bilakis medar-ı ihtiharı olduğunu ifade eder. Müdaafasında, cinayet ve günah addedilen şeyleri sıralayarak sitem ve itiraz ediyor. 

Said Nursi Hazretleri, onbirinci cinayet başlığında, bu zamanda saadetin, yeni fenler ile olacağını anlamış, bunun için gayret göstermiş,şefkatli sultan dediği Abdülhamid Han'a boyun eğmeyip, hürriyetini feda etmemiş, bunun cinayet addedilmesine ise itiraz etmiştir.

İşte onbir buçuk cinayetten onbirincisi:

ONBİRİNCİ CİNAYET: Ben vilâyat-ı şarkıyede aşiretlerin hal-i perişaniyetini görüyordum. Anladım ki: Dünyevî bir saadetimiz, bir cihetle fünun-u cedide-i medeniye ile olacak. O fünunun da gayr-ı müteaffin bir mecrası ülema ve bir menbaı da medreseler olmak lâzımdır. Tâ ulemâ-i din, fünun ile ünsiyet peyda etsin.

Zira, o vilayatta nim-bedevi vatandaşların zimâm-ı ihtiyarı, ülema elindedir. Ve o saik ile Dersaadet'e geldim. Saadet tevehhümü ile o vakitte -şimdi münkasım olmuş, şiddetlenmiş olan- istibdadlar, merhum sultan-ı mahlû'a isnad edildiği halde; onun Zabtiye nâzırı ile bana verdiği maaş ve ihsan-ı şahanesini kabul etmedim, reddettim. Hata ettim. Fakat o hatam, medrese ilmi ile dünya malını isteyenlerin yanlışlarını göstermekle hayır oldu. Aklımı feda ettim, hürriyetimi terk etmedim. O şefkatli sultana boyun eğmedim. Şahsî menfaatımı terk ettim.

Şimdiki sivrisinekler beni cebr ile değil, muhabbetle kendilerine müttefik edebilirler. Bir buçuk senedir burada memleketimin neşr-i maarifi için çalışıyorum. İstanbul'un ekserisi bunu bilir.

Ben ki bir hammalın oğluyum. Bu kadar dünya bana müyesser iken kendi nefsimi hammal oğulluğundan ve fakr-ı halden çıkarmadım. Ve dünya ile kökleşemediğim ve en sevdiğim mevki olan vilâyât-ı şarkıyenin yüksek dağlarını terketmekle millet için tımarhaneye, tevkifhaneye ve meşrutiyet zamanında işkenceli hapishaneye düşmeme sebebiyet veren öyle umûrlara teşebbüs etmekle büyük bir cinayet eyledim ki; bu dehşetli mahkemeye girdim!..

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum