Ölümlüler okusun!

Bir gün…
Belki de dünyayı en çok sevdiğimiz bir gün…
“Sonsuz bir davet” alacağız.
Kalbimiz yanımızda…
"Kalıp" adına ne varsa… burada bırakıp gideceğiz.
***
O zaman şunu diyeceğiz; kim bilir: “Şöyle keyifli keyifli kaç nefes alabildim? Ne de geçici imiş dünya! Böyle birdenbire mi bitecekti her şey? "Hızlının hızlısı bir yer"in adı mıymış o geçici hayat!”
***
Bir ağaç dikip gitmişsek eğer; gölgeler, meyveler karşılar diye bir ümidimiz olmaz mı! Bir çocuğun tebessümünü çoğaltmışsak, koşup gelmez mi çocuk yanımıza: "İşte bu amca/teyze elime bir şeyler tutuşturmuştu!" diyerek. Okuduğumuz ne kadar hoş cümle varsa hepsi hece hece “ışık” olacak mı; olur! Düşer önümüze, aydınlatır yolumuzu.
***
Kirazı yerken, şöyle kulpundan tutup, bir çamurun nasıl olup da kiraza dönüştü(rüldü)ğünü düşünmüşsek… hoşuna gidecek Sanatkârlar Sanatkârı’nın… “hoş geldin”ini duyacaksınız. Çamuru kiraz, elma, karpuz, portakal vesaire yapanı göreceksiniz. (Ümidimiz var; var.)
***
Bir bardak su verene teşekkür; olsa olsa insanlığımızı büyütür. Suyu; taşların, toprakların arasından çıkarıp gönderene teşekkür de… insanı insan yapar, işte!
***
Baki:
“Minnet Hüdâ’ya devlet-i dünya fenâ bulur;
Baki kalır sahife-i âlemde adımız.” der. Der ve minnetin adresini verir.
***
Dünya Devleti’ni bırakıp bırakıp gidenler bıraktıklarını kime bıraktı? Bütün “yığdıklarımız” burada kalmıyor mu! Taştı, topraktı, altındı, evdi, yalıydı, halıydı… Hepsi, hepsi O’na bırakılmıyor mu! Onun ihtiyacı yok ki... Vâris... O demek ki.
***
Şu, Ahmet’ten Mehmet’e; ondan ötekine de… Daha sonra?
Daha sonrası gerçek Vâris’e…
Öyle ya… Kimin malını kime bırakıyorsun? Bizimkisi sözde vârislik. Bu geçici vârisliğimizin aynasında/n gerçek Vâris'i görmek aslolan. Başka ne ki! Öyle; aldanmamıza, üzülmemize gerek kalmıyor o zaman. Nerede benim mülküm, nerede samur kürküm diye hayıflanmanın gereği var mı!
***
Ara sıra müsekkine ihtiyacımız var. Hapishane ziyaretleri gibi mesela. Gidip oralara hürriyetin ne olduğunu anlamak için.
Hastaneye bir de… "Oh, sağlığım yerinde!" diye… Aynada kendinize bakıp bakıp: "Ne zenginmişim!" demek için. Hoşluğun, nefes almanın, ayağımızın yere bastığının, daha nelerin farkında olmak için.
Sonra? Sonrasını anlatmak o kadar kolay değil. Kolay değil; düşünmek ve arada bir “Ölüler Ülkesi”ne gidip gelmek. Onlar da nice şeyleri ve kimilerini bırakıp gitti.
***
Biz de bırakıp gideceğiz.
***
Gözümüz arkada niye kalsın!
Vârislerin Vâris’ine bırakıp gideceğiz.
Endişemiz, korkumuz… cehaletimizdendir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum