"Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah mü'minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. " (Âl-i İmrân: 3/164)

Peygamber Efendimiz (sav) insanlığa hikmeti öğretmiştir. Büyük bir eğitimci olarak içinde bulunduğu toplumu kısa bir sürede dönüştürmeyi başarmıştır. Peygamber Efendimizin (sav) içinde bulunduğu toplumu Bir Gece şiirindeki mısralarıyla Mehmet Akif çok güzel özetlemiştir.

Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta 
Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi.
Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin 
Salgındı bugün Şark'ı yıkan tefrika derdi.

Allah'a iman eden bir toplum oluşturmayı amaçlayan Hz. Peygamber (sav) ilme, eğitim ve öğretime büyük önem vermiş, bir pedagog gibi eğitimin tüm prensiplerini uygulamıştır.

Bir eğitimci olarak O;
Söylediği hakikatleri yaşayarak göstermiş,
Herkesin seviyesine göre hitap etmiş,
Kişisel farklılıkları göz önünde bulundurmuş,
Muhataplarına şefkatli davranmış, sevgiyle yaklaşmış,
Hiç kimseyi kırmamış, ağzından hiçbir zaman kötü bir söz çıkmamış, sesini yükseltmemiş,

Çocukları her zaman gözetmiş, onların her zaman en iyi öğretmeni olmuş,
Adaleti gözetmiş,
Sorumluluk almayı, saygılı davranmayı öğretmiş,
Güzel ahlakı teşvik etmiş,
Kur’an’a yöneltmiş…

Bu maddeleri çoğaltabildiğimiz kadar çoğaltabiliriz.

Eğitimle ilgili yapılması gereken her şeyi uygulayarak gösteren Efendimizden (sav) eğitim adına öğreneceğimiz çok şeyler var. Bir öğretmenin örnek alacağı bir eğitimci profili duruyor karşımızda.

İçinde yaşadığımız toplum Asr-ı Saadetten oldukça uzak. Bir dönüşüme ihtiyacı olduğu açık. Hem de acilen. Bu dönüşümün olması için Hz. Muhammed’in (sav) çocuklarımıza en güzel şekilde anlatılması, tanıtılması gerektiğine inanıyorum. Çocuklarımızı, Peygamberimizle (sav) buluşturmalıyız artık. Belki de buluşma günleri düzenlemeliyiz zaman zaman. Hiç olmazsa çocuklarımızla bir günümüzü sünnet üzere yaşasak. Sünneti yaşamanın lezzetini çocuklarımızla birlikte tatsak. Okullarda bir günü “Peygamberle Bir Gün” şeklinde düzenlesek en azından. O gün sadece sünnet üzere yaşasak. Çocuklarımız bunu alışkanlık haline getirseler.

O zaman toplumun iyi yönde dönüşmesi daha kolay olmaz mı?

O zaman Asr-ı Saadet’e biraz olsun yaklaşmaz mıyız?

Bu belki bir hayal ama gerçekleşmesi zor bir hayal değil bence. Milli Eğitim Bakanlığı böyle bir günü resmen ilan etmekle ilk adımı atabilir mesela. Belki buna göre bir müfredatta hazırlar. Bizler de can-u gönülden öğrencilerimiz ve velilerimizle güzel bir gün yaşarız.