Abdurrahman CANBEY

Abdurrahman CANBEY

Obama nasıl başardı?

Belki muvaffakiyet diyeceğim ama, siyaset adamları için ve kafasını bu konulara fazla daldırıp şahsi baza indirgeyenleri düşündükçe, temkinli olmayı tercih ettim. Obama başarılı oldu demek şimdilik yeterli.
Obama, bizim basınımızda Barak ismiyle tanıtıldı her nedense. Hüseyin ismi arada ve cılızca söylendi. Müslümanlar hoşlandı bu mübarek isimden, ancak medya dili Barak dedi hep.

Yemin merasiminde dikkatimi çekti. Resmen Barak Hüseyin dedi. İsimlerin koalisyonu, yeni çiftlerin çocuklarında da çok yaşanır.
Çoğunlukla çift isimli bir zamane çocuğu görünce, gayr-i ihtiyari modern zamanların zoraki uzlaşma ve koalisyonu aklıma gelir ve içimden hem düşünür, hem de tebessüm ederim.
Muhtemelen, -aslında bildiğim gözlemlediğim vakalar daha kesin- annenin ismi ile babanın ismi koalisyona girmiş. İçerde biri, dışarıda biri kullanılır. Birisi resmiyette baş harfiyle noktalanır.
Ya da evin büyüklerinden büyük anne ya da babadan otoriter bir öneri gelmiştir,anne baba ittifak ettikleri isimlerinin yanına, sadece kağıt üzerinde ve baş harfiyle noktalanmış bir saklı isim ilavesi yaparlar.

Onun için çift isimli gençlere genelde sorarım:
Size hangi isminizle hitap edeyim?
Çocukların, çoğu zaman koalisyonun gizli ayaklarından habersiz olduğunu görürüm.
Onun için “Fark etmez” derler. Ya da okulda “A ismini, evde B ismini söylüyorlar.”
Yine bir bölünmüşlük. Bir koalisyon. Daha erişkin yaşta çocuklar modern isimlerini modern zamanlara, ailenin arzusunu ise folklorunu ve fikrini taşıyan isimlerle yaşatıyorlar.
Bazen de, resmi olmayan bir isim kullanılıyor günlük iletişimde. Hepten  karmaşık bir hal.
Bunun nedenleri üzerine cumhuriyet dönemini araştırmak üzere tarihçilere ve sosyologlara ciddi  iş düşüyor.

Şimdi çift isim mevzusundan yine Barak Hüseyin’e dönersek, Müslüman bir babanın, inançları zayıf bir annenin çocuğu.
Eğer Barak Hüseyin Obama’ya ulaşabilseydim, aynı soruyu soracaktım:
“Size hangi isminizle hitap edeyim?”
İlk ağızdan Barak diyecekti herhalde.
İçindense, etrafını gözlemledikten sonra, beni tanıma ve güvenme derecesine göre, büyük ihtimalle diyecekti ki:
Hüseyin diyebilirsiniz.

Ortada bir koalisyon var yine. Kültürlerin koalisyonu. Ya da medeniyetlerin belli konu ve düzlemlerde ortaklığı.
Biri bizim ismimiz, diğeri bizimle koalisyona hazır bir ismin figürü.
Obama deyip geçmeyin.
Şu ana kadarki profili çok anlamlı.
En iyi üniversiteyi bitirip, ayda 10 bin dolara çalışmak varken, özellikle kenar semtlerden katılımcı bir destek ve örgütlenme arzusuyla bin dolarlık düzeyde başlıyor hayata.

Siyasi hayatı ise, 4-5 yıllık bir yerel meclis, sonrasında ulusal siyasette ilk dönem senatörlük. Hatta senatörlüğe adaylık sürecinde, kentin resmi gününde arka sıralarda ancak kendisine yer bulmuş bir siyahi aday. Kendi ifadesiyle geçit sırasında en yakın arka mesafede çöp işçilerinin kamyonları bile var.  

Bu taze vakaların gölgesinde, mağduriyet politikası yapmadan, ezilmişlik siyasetine bulaşmadan eleştirel, sorgulayıcı ve taban demokrasisine ağırlık veren bir yol izliyor.
ABD başkanları arasında “entelektüel siyasetçi” tanımını şimdiden almış.
Köprü adam. Geçiş çağının misyonunu biliyor. Akil duruşu var. En büyük sermayesi masumiyetin izleri ile bilginin umudu olması. Kitabının ismiyle “Umudun Cesareti” olmuş.

En büyük seçim bütçesi onun. Ancak katılımcı anlayışın eseri olarak güven psikolojisi ile tabandan toplamış büyük kaynakları.
Dobra ve açık bir üslup arzusunda.
En büyük stratejik gücü ise internet ve gençlik.
En büyük misyonu ve siyaset vurgusu ise değişim ve umut.
Clinton döneminin kara kuvvetleri komutanlarından biri “Umut bir yöntem olamaz” kitabı ile demokrasiye emanet ordularının değişimini yazmıştı.
Şimdi daha ileri bir aşama: Umudun Cesareti.
Bakalım görelim.

ABD kroniği, Yahudi lobileri ve ekonomi çeteleri ile derin devlet direnişçilerine rağmen, ne kadar başaracak?
Ümidimiz o ki, başaracak.
Neden mi?
Çünkü zulmün ve zalimin miadı doldu. Süresi bitti.
Hüseyin Obama için doğru bir başarı stratejisi ifadesi de şu:
Zamanın ruhunu doğru okudu ve algıladı.
Zamanın yeteneğini ve zamanın ruhunu doğru okuyanlar, birlikte kaderin ezeli  sırrına vesile olacaklar.

İsimler ve resimler değişse de. Ancak vesilelikleri onları muvafık kılacak. Maksada uygun hale getirecek.
“Bizden değilse olmaz” anlayışı ile “Ondan olmaz” bağnazlığı,  kadere itirazdan başka bir anlam ifade etmiyor günümüzde.
Evet, Barak’ın Hüseyin’i ile Hüseyin’in Barak’ı ve Obama’sı dünyanın “sulh ve sükuneti için” İslam’a dostluk elini uzatacak ümidindeyim.
Bu arada İslam dünyası   zahmet edip toparlansa ve kendini doğru ifade etse, buna uygun  ahlak ve hürriyet zemininde  doğru İslam’ı sunsa, çok şey değişecek.
Evet hem Barak, hem Hüseyin...
Kaderin koalisyonuna razıyız. Müslüman İsevi hakikati ile örtüşen bir mana bu.
Hazret-i İsa ehline ve “iman nuru” ile bakanlarına müjdeler olsun.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.