O zâlim münkirlere Cehennem öyle öfkeleniyor ki

O zâlim münkirlere Cehennem öyle öfkeleniyor ki

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Hem meselâ, وَالَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَ1  اِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ اَلِيمٌ2 gibi tehdit âyetlerini Kur’ân gayet şiddet ve hiddetle ve gayet kuvvet ve tekrarla zikretmesinin hikmeti ise, Risale-in Nur’da kat’î ispat edildiği gibi, beşerin küfrü, kâinatın ve ekser mahlûkatın hukukuna öyle bir tecavüzdür ki, semâvâtı ve arzı kızdırıyor ve anâsırı hiddete getirip tufanlarla o zâlimleri tokatlıyor.

Ve 3 اِذَاۤ اُلْقُوا فِيهَا سَمِعُوا لَهَا شَهِيقًا وَهِىَ تَفُورُ - تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ âyetinin sarahatiyle, o zâlim münkirlere Cehennem öyle öfkeleniyor ki, hiddetinden parçalanmak derecesine geliyor. İşte böyle bir cinayet-i âmmeye ve hadsiz bir tecavüze karşı beşerin küçüklük ve ehemmiyetsizliği noktasına değil, belki zâlimâne cinayetinin azametine ve kâfirâne tecavüzünün dehşetine karşı, Sultan-ı Kâinat kendi raiyetinin hukukunun ehemmiyetini ve o münkirlerin küfür ve zulmündeki nihayetsiz çirkinliğini göstermek hikmetiyle, fermanında gayet hiddet ve şiddetle o cinayeti ve cezasını değil bin defa, belki milyonlar ve milyarlarla tekrar etse, yine israf ve kusur değil ki, bin seneden beri yüzer milyon insanlar hergün usanmadan kemâl-i iştiyakla ve ihtiyaçla okurlar.

Evet, hergün, her zaman, herkes için bir âlem gider, taze bir âlemin kapısı kendine açılmasından, o geçici herbir âlemini nurlandırmak için ihtiyaç ve iştiyakla Lâ ilâhe illâllah cümlesini binler defa tekrar ile o değişen perdelere ve âlemlere herbirisine Lâ ilâhe illâllah’ı lâmba yaptığı gibi, öyle de, o kesretli, geçici perdeleri ve o tazelenen seyyar kâinatları karanlıklandırmamak ve âyine-i hayatında in’ikâs eden suretlerini çirkinleştirmemek ve lehinde şahit olabilen o misafir vaziyetleri aleyhine çevirmemek için, o cinayetlerin cezalarını ve Padişah-ı Ezelînin şiddetli ve inatları kıran tehditlerini, her vakit Kur’ân’ı okumakla tahattur edip nefsin tuğyanından kurtulmaya çalışmak hikmetiyle, Kur’ân gayet mânidar tekrar eder. Ve bu derece kuvvet ve şiddet ve tekrarla tehdidat-ı Kur’âniyeyi hakikatsız tevehhüm etmekten, şeytan bile kaçar. Ve onları dinlemeyen münkirlere Cehennem azabı ayn-ı adalettir, diye gösterir.

Hem meselâ, Asâ-yı Mûsâ gibi çok hikmetleri ve faideleri bulunan kıssa-i Mûsâ’nın (a.s.) ve sair enbiyanın kıssalarını çok tekrarında, risalet-i Ahmediyenin hakkaniyetine bütün enbiyanın nübüvvetlerini hüccet gösterip, “Onların umumunu inkâr edemeyen, bu zâtın risaletini hakikat noktasında inkâr edemez” hikmetiyle; ve herkes her vakit bütün Kur’ân’ı okumaya muktedir ve muvaffak olamadığından, herbir uzun ve mutavassıt sûreyi birer küçük Kur’ân hükmüne getirmek için, ehemmiyetli erkân-ı imaniye gibi o kıssaları tekrar etmesi, değil israf, belki mukteza-yı belâğattır ve hâdise-i Muhammediye, bütün benî Âdemin en büyük hadisesi ve kâinatın en azametli meselesi olduğunu ders vermektir.

--- 

1 : “İnkâr edenler için ise Cehennem ateşi vardır.” Fâtır Sûresi, 35:36. 
2 : “Zâlimlerin hakkı şüphesiz ki pek acı bir azaptır.” İbrahim Sûresi, 14:22.
3 :  “Oraya atıldıklarında Cehennemin kaynar durumdaki gürleyişini işitirler. Neredeyse o Cehennem onlara olan öfkeden parçalanacak!” Mülk Sûresi, 67:7-8.

Bediüzzaman Said Nursi
Asa-yı Musa 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.