O burhan-ı nâtık aleyhissalâtü vesselâm Lâ ilâhe illâllah der, dâvâ eder

O burhan-ı nâtık aleyhissalâtü vesselâm Lâ ilâhe illâllah der, dâvâ eder

Hangi vehmin haddi var ki, böyle hesapsız imzalarla teyid edilen bir iddiâya parmak karıştırsın?

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin NURUN İLK KAPISI adlı eserinden bölümler.)

On dördüncü ders

ON DÖRDÜNCÜ LEM'A

"On Dört Reşha"yı tazammun eder.

BİRİNCİ REŞHA

Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var: Birisi kitab-ı kâinattır ki, bir nebze şehadetini işittin. Birisi şu kitab-ı kebîrin âyet-i kübrâsı olan Hâtemü'l-Enbiyâ aleyhissalâtü vesselâmdır. Birisi de Kur'ân-ı Azîmüşşandır. Şimdi, biz şu ikinci burhan-ı nâtıkı aleyhissalâtü vesselâmı tanımalıyız ve dinlemeliyiz.

Evet, bak! Sath-ı arz bir mescid, Mekke bir mihrap, Medine bir minber; Peygamberimiz (a.s.m.), bütün ehl-i imana imam, bütün insana hatip, bütün enbiyaya reis, bütün evliyaya seyyid, bütün enbiya ve evliyadan mürekkep bir halka-i zikrin serzâkiri; bütün enbiya hayattar kökleri, bütün evliya tarâvettar semereleri bir şecere-i nuraniyedir ki, her bir dâvâsını, mu'cizatlarına istinat eden bütün enbiya ve kerametlerine itimat eden bütün evliya tasdik edip imza ediyorlar.

Zira, o burhan-ı nâtık aleyhissalâtü vesselâm Lâ ilâhe illâllah der, dâvâ eder. Bütün sağ ve sol, mazi ve müstakbel taraflarında saf tutan o nuranî zâkirler, aynı kelimeyi tekrar ederek, icmâ ile, mânen Sadakte ve bilhakkı natakte derler.

Hangi vehmin haddi var ki, böyle hesapsız imzalarla teyid edilen bir iddiâya parmak karıştırsın?