Hakan Aygün: Erdoğan Said Nursi dedi yer yerinden oynadı

Hakan Aygün: Erdoğan Said Nursi dedi yer yerinden oynadı

Bugün yazarı Hakan Aygün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ak Parti Kogresindeki 'Said Nursi' sözünü yorumladı...

RisaleHaber-Haber Merkezi

Hakan Aygün, Bugün'deki yazısında, Erdoğan'ın Said Nursi dediğinde yer yerinden oynadığını şu cümlelerle yazdı:

"Başbakanın kurultaydaki "açılım" konuşması muhteşemdi de... İtirazlar var: "Sanki ülke darmadağınıkmış da lider olarak kendisi çıkıp toplamış."

"Yine de güzel konuşmaydı, en azından her seferinde Başbakan "Beyaz sayfa açtı, bundan böyle farklı olacaktır" iyimserliğine kapılanlar için...

"En muhteşem kısım, "mozaik" kısmına ben de bayıldım ama aradan 24 saat geçince, "aklıma şeytan düştü" istemeden...

Başbakan "Cem Karaca" dedi...

Salonda "çıt" yok gibi...

Başbakan "Ahmet Kaya" dedi...

Salonda "hafiften kuvvetli" bir alkış...

Başbakan "Said-i Nursi" dedi...

Salonda yer yerinden oynadı..."


Said Nursi'nin Gandhi taktiği gösterip hep dik durduğunu belirten Aygün, "Said-i Nursi sistemle kavga etmedi ama hep dik durdu. "Gandi taktiği"yle takdir topladı. Vicdanlarda son kazanan o oldu, mezarından cesedini çıkarıp yok etmeye çalışanlar değil...

"Keza Ahmet Kaya, hayatında bölücülük yapmadı. Ama Kürt kimliğinin arkasında durdu. Said-i Nursi gibi dik yaşadı, dik öldü!" şeklinde yazdı.


Daha önce Said Nursi'nin mezarını da araştırdığını belirten Aygün, şunları yazdı:

"Özel TV'ciliğe ilk bulaştığımda işin peşine düştüm. O dönemde Nurcu gruplar içinde en popüleri ya da siyasete en bulaşmış, bu yüzden de en ulaşılabilir olanı Yeni Asya grubuydu. Demirel'in desteği ve/veya Demirel'in arkasında durmaları da onlara güç sağlıyordu.

"Said-i Nursi'nin cenazesinin 1960 ihtilali döneminde "türbeye dönüşmesin" diye askerler tarafından kardeşinin huzurunda Urfa'daki mezarından çıkarıldığı biliniyordu.

"Sonrası için rivayet muhtelifti. Güya yeri bilinmesin diye uçaktan denize atılmıştı.

"Önce olayın gerçekleştiği tarihte Milli Birlik Komitesi'nin kudretli üyelerinden olan Türkeş'e gittim. Kameraya, "denize atılmayı" kesinlikle yalanladı. Isparta civarına gömüldüğünü ama yerini bilmediğini söyledi. Yaşayan birkaç Milli Birlik Komitesi üyesi de aynısını söylediler.

"1991 yılı olsa gerek... Kameramanımla önce Isparta'ya ve sürgün yıllarını geçirdiği Barla'ya gittim. Kitap okurken veya risalelerini yazarken, evinin penceresinden direkt üzerine geçerek adeta tünediği ağaçtan çok etkilendim. Said-i Nursi ölürken etrafında olan "ağabeyler"den yaşayan sonuncusu ile saatlerce röportaj yaptım. Mezarın yerini kameralara söylemiyordu. Ama iyi niyetime öylesine inandılar ki, "off the record" olarak mezarın yerini gösterdiler.

"Mezar, Isparta Devlet Mezarlığı'nın arka giriş kapılarından birine çok yakın ve üzerinde isim bulunmuyor. Ve işin aslı Said-i Nursi'nin kendisi de mezarının türbeye dönüşmesini istemiyordu. Bu yüzden Urfa'dan mezarı nakledilirken ailesi ve talebeleri en uygun olanın "bilinmeyen bir yere gömülmesi" olduğunu söylediler. Tabii, askerin isteğiyle rahmetlinin vasiyeti de çakışmış oldu.

"Aradan bunca yıl geçti, vatandaşların akınına uğramasın diye "büyük sır" büyük özenle saklandı. Günümüzde Nurcu denilen çevreler de bu "gizliliğe" bizatihi "rahmetlinin arzusu" olduğu için sahip çıktılar.

"Benim bildiğim budur!"

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.