M. Maruf ÖZÜLKÜ

M. Maruf ÖZÜLKÜ

Ne eğri oturalım, ne eğri konuşalım...

Ali Bulaç’ın dediği gibi, “herkesin bir doğal görüşü var, bir de resmi görüşü.” Buna göre, insanlar genelde resmi görüşünü dile getirir. Doğal görüşünü de sansürsüz biçimde “pot kırma”, “sürçilisan” olarak ifade eder.
Bu sözleri söyleyenler yani “sürçilisan tarzında konuşanlar”  aslında kendileriyle tutarlıdır. Ancak o sözü söyleme, ya da o anda ifade etme hususunu kararlaştırmamışlardır.
İsimlerin değişmesiyle gerçek değişmiyor. Çevremizde olup biteni herkes kendince sorguluyor anlıyor ve bir kanaate sahip oluyor.
***
Mesela bu ülkede cemaatler var gönüllü kuruluşlar var. Bunlar insan yetiştirmek için insanlık adına önemli hizmetler ifa ediyorlar. Eğitim çarkı bu gayretlerle kalitesini yükseltiyor.
Beri yandan ADD gibi ÇYDD gibi, Darüşşafaka Cemiyeti gibi, rotary kulüpleri gibi yapılar da var. Onlar da kendilerince bir kuşak yetiştirmek için  kolektif bir çaba gösteriyorlar.
Birinci gruba dikkat çekip bunu esrarengiz bir olay olarak sunmak diğerlerine ise “eğitim gönüllüleri” yada “haydi kızlar okula” başlıklarıyla takdir etmek dürüst bir tavır mıdır?
Soru şudur: Bu benzeri konularda hedef gösterenlere ya da yaygara yapanlar doğal görüşlerini mi ifade ediyorlar yoksa resmi görüşlerini mi?..
Sormak lazım:
Beyefendi siz konumunuza göre mi, konuya göre mi konuşuyorsunuz?..
Kurumunuzun hassasiyetlerine göre mi, yüreğinizden geçen doğrulara göre mi karar veriyorsunuz?..
Vicdanınıza mı danışırsınız, cüzdanınıza mı?..
***
İnançlı insanların ibadetini anlamakta zorlanan birinin, saygı duruşu için ayakta durması, ölenin arkasında alkış tutması, ağıt yakmasını sorgulamaması mümkün müdür?
Başka bir örneğe bakalım:
Bir taraftan Allah’ın emri olduğu için, Ramazan’da orucu tutman müminler var. Bir taraftan da, diyet yapmak için, ya da yoksul insanların halini anlamak için, ya da empati kurma adına ya da açlık grevi adına kendine işkence edenler var.
Fiil aç kalmak, sonuç: farklı farklı…
Dini öğretilere mesafeli durmayı “akılcı düşünme” olarak adlandıranların eski Yunan’ın sözde “Tanrıçaları”na ait öyküleri nasıl iştiyakla anlattığını görürsünüz. Yine aynı insanların Konfiçyüs, Buda muhabbeti de kayda değer vaziyettir.
Adam, dindarların zikrine mana veremez ama, rap müzik eşiliğinde elli takla atar.
Dini derse, muhabbete “ayin” adını vererek küçük görür. Ardından da “yoga”ya gider, “meditasyon”a takılır,  ve bunu “iç huzuru bulma” aracı olarak ifade eder.
***
Yani ne yaparsanız ruhunuzu doyurma ihtiyacından kaçamazsınız? Aklı doyurmanız yetmiyor. Tek gözle sağlıklı göremezsiniz.
İnsan olmak hasebiyle geçmişi düşünür üzülürsünüz.
Geçmişteki güzellikler akıp gitmiştir. Elinizde olmadığı için üzülebilirsiniz. Yaşadığınız kötü olayları da hatırladıkça bir kez daha kederlenirsiniz. Onları değiştirme gücünüz yoktur. Geçmiş geçmiştir artık.
Geleceğe bakarsanız endişelenirsiniz.
Gelecek henüz gelmemiştir. Ne kadar planlı programlı olursanız olun her an bir terslik hesapta olmayan bir durum karşınıza dikilebilir. Kastamonululara atfedilen meşhur söz aklıma geliyor burada: “Dikkat taş düşebilü, ayı çıkabilü…”  
Hazır zamana da çoğu kez güç yetiremezsiniz.
Çünkü zaman su gibi akmaktadır ve siz ne yaparsınız yapın anı durduramazsınız. Ne kadar hızlı olursanız olun saniyelere yetişemezsiniz.
Onun için demişler:
“Geçmiş geçti. Gelecek henüz gelmedi. Dem bu demdir, dem bu dem…”
***
Başa gelecek olursak…
İster yüreğinizin sesini dinleyin ister konumunuzun…
Hayat da insan da böyle bir şey. Bunu değiştirme gücünüz varsa hodri meydan. Değilse İlahi Vahiye kulak vermemek sizin eksikliğinizdir.
Kusurunuzu başka türlü örtmeyin ya da daha ileri gidip yavuz hırsız olarak meydana çıkmayın.
Hülasa: yüreğinizi dinleyin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum