Mustafa Armağan: Bediüzzaman, suskunluk zamanında konuştu
Tarihçi-yazar Mustafa Armağan, seminerde konuştu.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen ve tarihçi-yazar Mustafa Armağan’ın konuşmacı olarak katıldığı “Yakın Tarih Karanlığında Bediüzzaman Işığı” başlıklı seminer, ilk defa yayınlanan AtlasNursi projesinin tanıtım filmi ardından da Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
“TARİHİ SUSTURMAK İÇİN HARFLERİ GÖMDÜLER, KİTAPLARI DEĞİL İMANI HEDEF ALDILAR”
Seminerde Cumhuriyet sonrası inkılaplar, batılılaşma adı altında gerçekleştirilen sosyal mühendislik projeleri ve özellikle Bediüzzaman Said Nursî’nin bu politikalar karşısında verdiği iman mücadelesi ele alındı. Mustafa Armağan, konuşmasında son derece çarpıcı ifadeler kullandı:
“Ben de Risale-i Nurlar’ı toprağa gömmek zorunda kalanlardanım. Çünkü bu ülkede kitaplar yakılmadı ama daha sistematik bir şey yapıldı: Harf inkılabı ile halkın hafızası gömüldü.”
“Cumhuriyet dönemindeki inkılapların ve politikaların temel amacı, İslam’ı toplumdan koparmak, milletle din arasına duvar örmekti. Bu bir görüş değil, belgelere dayalı tarihî bir hakikattir. Batıda bile Latin alfabesi yokken, Türkiye’de batılılaşma maskesiyle milletin dili, kültürü ve dini hafızası kesildi.”
“Eskiden bu topraklarda öğretilen tarih Hz. Âdem’den başlardı. Şimdi evrimci tarih anlayışıyla tek hücrelilerden başlatılıyor. Bu zihinsel ve ruhsal kopuşun ta kendisidir.”
SAİD YÜCE: “BEDİÜZZAMAN’IN KALEMİ, KARANLIKTA YANAN BİR MEŞALEDİR”
Seminerin açılış konuşmasını yapan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Said Yüce, Bediüzzaman Said Nursî’nin kalemini sadece yazmak için değil, bir milleti manen yeniden diriltmek için kullandığını vurguladı:
“Bediüzzaman, tarihin en sessiz zamanlarında bir milletin vicdanı oldu. O, Kur’an’ın hakikatlerini susturmak isteyen zihniyetlere karşı kalemiyle set çeken bir nur eri idi.”
MUSTAFA ARMAĞAN’DAN ÇARPICI TESPİTLER: “BEDİÜZZAMAN, SUSKUNLUK ZAMANINDA KONUŞTU”
Programın ana konuşmacısı Mustafa Armağan, Bediüzzaman Said Nursî’nin Cumhuriyet döneminde yaşadığı zorlukları tarihî belgelerle aktarırken, şu temel noktalara değindi:
Cumhuriyet’in erken döneminde yaşanan baskıların sadece siyasî değil, aynı zamanda dini hayatı hedef alan derin bir kültürel mühendislik olduğunu,
Bediüzzaman’ın, Risale-i Nur Külliyatı’nı yazarken aslında gelecek nesillerin karanlıkta kalmaması için bir iman haritası oluşturduğunu,
Mahkemelerdeki savunmalarının ve sürgünlerdeki duruşunun, yalnızca bireysel bir hak arayışı değil, bir milletin ruhunu savunma çabası olduğunu dile getirdi.
Armağan’ın görsellerle desteklediği sunumu sırasında, dönemin gazete kupürleri, resmî yazışmalar ve dönemin siyaset iklimiyle ilgili belge ve arka plan bilgileri de paylaşıldı.
İZLEYİCİLERDEN YOĞUN KATILIM VE DERİN SORU-CEVAP BÖLÜMÜ
Seminerin sonunda hem salondaki hem de canlı yayındaki izleyicilerden gelen sorularla program derinleşti. Sorular arasında şu başlıklar öne çıktı:
-Risale-i Nur’un eğitim müfredatına dahil edilememesinin arka planı
-Diyanet’in, üniversitelerin ve medyanın bu mirasa karşı mesafeli duruşunun sebepleri
-Deislamizasyon süreci ve bunun Bediüzzaman’ın hayatına yansımaları
Mustafa Armağan, sorulara belgelerle, tarihsel arka planla ve samimi yorumlarla cevap verdi. Özellikle “İslam’a karşı yürütülen sekülerleşme ve batıcı dizayn projelerinin merkezinde Kur’an’ı hayattan koparma hedefi vardır” şeklindeki vurgusu, salonda derin yankı uyandırdı.
VEFA VE TEŞEKKÜRLE SONA EREN BİR SEMİNER
Seminerin sonunda İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından uzun bir çalışmanın sonucunda hazırlanan ve içinde gerçek belgelerin olduğu Bediüzzaman Said Nursi, talebeleri ve Risale-i Nur’un yolculuğunu anlatan Nurlu Yıllar kitabı, Mustafa Armağan’a anlamlı bir hediye olarak takdim edildi.
Seminer videosu:
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.