Müsâdeme-i efkâr

Farklı fikirlerin çarpışması ve vuruşması, yeni yeni fikirlerin ve hakikatlerin parlamasına ve doğmasına yol açar. 

Farklı düşünme fıtratın bir gereğidir. Herkesin aynı düşünmesi, hayatı tatsız ve tuzsuz bir hale getirecektir.

Aynı düşünenler veya aynı düşünmeye zorlananlar, “iki günü bir” olmaktan ve cehalet bataklığına düşmekten kurtulamazlar. Cehalet ise, hakikatin üzerini örter.

Hakikatler, bazen apaçık göz önünde dururlar, bazen de perdeli olurlar. Ancak, apaçık ortada olanı da perdeli olanı da görecek göz ister.

Gözleri olduğu halde göremeyenler, kulakları olduğu halde işitmeyenler, akılları olduğu halde idrak edemeyenler çoktur bu dünyada. Onlar hakikatlere karşı kör, sağır ve kavrayışsızdırlar.

Duyuları kapanmış, gönülleri pas tutmuş olanlar, hakikat denizinin ortasında pusulasız kalmış şaşkınlardır. Hakikatler, elbette bu şaşkınlara kapılarını açmazlar, gül cemallerini göstermezler.

Hakikate iyi niyetle, ihtiyaç hissederek, merakla, öğrenme ve anlama aşkıyla yaklaşmak gerekir.

Yalan haber, hakikatin üzerini örtmeye çalışmaktır, fitne çıkarmaktır, habbeyi kubbe gibi göstermektir. Güvenilir olmayan sosyal medya ve basın yayın kuruluşları, adeta birer yalan fabrikası gibi çalışıyorlar. Bunlara karşı elbette çok dikkatli olmak gerekir.

Yüce Rabbimiz bu konuda bizleri şöyle uyarıyor:

“Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu etraflıca araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme kötülükle sataşıp da ardından bu işlediklerinize pişman oluverirsiniz.” (Hucurat: 6)

Görüldüğü üzere hakikati araştırmak Allah’ın emridir. Bu farzın peşinden gitmek, hem bizi yanlışlardan kurtaracaktır, hem de yalancıların mumunu yatsıdan önce söndürecektir.

Farklı düşüncelere sahip olmak elbette güzeldir. Fakat hakikate eriştiren düşünceler, daha güzeldir. Hakikat ise ya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak zaten çok daha güzeldir.

Farklı düşünmek, temel ve ahlaki değerlerimizi yok saymayı, hakikatleri ve doğruları görmezden gelmeyi gerektirmez.

İnsan için en büyük hakikat imandır, doğruluktur ve hakikate yapışmaktır. Bunun aksi insaniyetten istifa etmektir, yani hayvaniyettir. Hayvaniyet ise, kural tanımamaktır, nefsin, enaniyetin ve menfaatin esiri olmaktır, sorumluluktan kaçmaktır.

İnsaniyet, aslında istifa kabul etmez âlî bir makamdır. İnsan en güzel bir surette yaratılmıştır, eşref-i mahlûkattır ve halife-i zemindir. İmansızlık ve sefahat bataklığı, insanı bu âlî makamdan alaşağı eder ve hayvaniyetten çok daha zelil derekelere düşürür.

Farklı düşünceler, insanı hakikatlerden uzaklaştırarak küfür karanlıklarında boğmamalıdır.

Nasıl ki, gözlerimizi işe yarar ve kıymetli hale getiren güneşin ışıkları ise; hakikatleri görmemizi, anlamamızı ve idrak etmemizi sağlayan da Kur’an nurlarıdır.

İyi niyetle Kur’an penceresinden bakarak hakikatlere yaklaşmak bizi daha parlak, daha güzel fikirlere ve hakikatlere ulaştıracaktır, doğruyu bulmamızı sağlayacaktır. Bize de bu zamanda en çok lazım olan şey doğruluktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum