Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Risâle-i Nur'un Kur'ânî yolu...

Hizmetin Ruhu, Şuuru-2

Risale-i Nur Külliyatı, ahirzamanda ümmet-i Muhammed’in manevi imdadına yetişmiş olan bir dirayet tefsiridir.

Risâle-i Nur, toplumun her kesime hitap etmiş, meselelerin özünü ve lüzûmlu olan yönlerini akli ve mantıki bürhanları akla kabul ettirerek aklı be nefsi ikna ederek inayet-i hakla muvaffak olmuştur. Bu taktikle insanın ruh ve nefsinin sükutuyla ruhun tekamül sürecini de hızlanmıştır. Bu tekâmül ruhu tasaffi ameliyesidir.

İnsan, ıslah-ı nefs etmezse tekâmül edemez. Aklı ve nefs Risale-i Nur mizanlarıyla ıslah edilmezse de tekâmül sürecinden rücû edilmesi de söz konusu olabilir.

İnsanı nefs-i emarenin kölesi yapan keskin virajlardan bazıları şunlardır:

  • Nefs-i Emmare
  • Ucb
  • Riya
  • Makam
  • Şan – şöhret
  • Havf
  • Tabasbus
  • Abesle iştigal – malayaniyat
  • Acelecilik
  • Hissiyatla hareket etmek
  • Acizlik
  • Aculiyet
  • Zaaflara mağlup olmak
  • Açlık
  • Edepsizlik
  • Adab-ı İçtimaiye/İslamiye/Hayatiye/Nebeviye/Kur’aniye/Mesalike müraat etmemek
  • Adalet-i izafiye ve mahzanın mizanını görmek
  • Adat-ı ecanibin istilası
  • Adat-ı Milliye ve Müstemirre
  • Adetullaha ittiba etmemek
  • Adavet
  • Abes ve adem alemleriyle meşgul olmak

Herkes Risâle-i Nur meslek ve meşrebi ile İslâma hizmet etmeyebilir. Ve etmek mecburiyetinde de değildir. Ancak Risâle-i Nur’dan istifade ve istifaza edebilir. Bu yol her daim açıktır. Risale-i Nur’un Lahikaları hariç tüm kitapları umum Müslümanların ortak meseleleridir. Yani nur talebesi olmayan birisi beni Besmele, miraç, kader, namaz, ruh gibi meseleler beni alakadar etmez gibi bir şey diyemeyecektir.

Risale-i Nur Külliyatı’ndan -20 kitabından- istifade edenlerin de hizmet ederken lahikalara uygun hareket etmesi gerekmektedir. Yoksa biz bir kısmını kabul edip bir kısmını etmiyoruz. İşimize yarayan yeri alıp yaramayanı buduruyoruz gibi bir mantıkla hareket etmesi kabul edilemez.

Bu sebeple elinde Risale-i Nur’u tutan, arkasına külliyatı koyup Risale-i Nur namına hareket edenlerin buna dikkat etmesi elzemdir. Yoksa yapılan şey hizmet olmaktan çıkar ve “hizmet-i Kur’aniyeyin hürmetini ve hizmetini”[1] tahrip manasına geçer.

Risâle-i Nur hizmeti, kitaba dayalı bir hizmettir. Geleneksel İslâm ulemasını incitmeden meseleleri izah etmiştir adeta onların mütemmimi hükmündedir. Kısa bir yol ortaya koymuştur bir nevi haşiye ve şerhleriyle.

Risâle-i Nur, en derin mesâili en âmiye, belki bir çocuğa da zararsız olarak ders veriyor. Adeta Risâle-i Nur, nurânî bir cerrahi operasyon yapıyor. Doğrudan doğruya Kur’ânî bir yol olan mi’rac-ı Kur’ânîyi ta’kip ediyor.

Risâle-i Nur, mevcut imândan istifade cihetine gitmez, tecdid-i imân eder. Kur’ân’ın bir mânevî mu’cizesi olarak imânın esâsatını kurtarıyor. Belki çok deliller ve parlak burhanlarla imanın ispatına ve tahkikine ve muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet eder. Bu tecdid-i imân te’sisinde müsbet bir yol ve metod takip eder.

Risâle-i Nur, latifeleri ve duyguları bir bütün olarak tatmin ediyor ve hepsine bir hitap ediyor. Bütün duyguları teshir eder. Risâle-i Nur imân, ibâdet ve diğer İslâmî mefhumlarda yeni bir inşa ve ihya metodu ortaya koymuştur. Bu zamanda ehl-i imânın selametli, kısa bir tarik-i Kur’ânîdir.

Bu asır hem acip, hem de meş’um bir asırdır. İhbâr-ı Peygamerî(asm) ile -Âdem (as)’den kıyamete kadar- en dehşetli bir asır olarak haber verilmiş olup; ezdadın içiçe girdiği, hak ve hakîkatin ters-yüz edildiği, hakkı tutmanın ateş korunu tutmak gibi yakıcı olduğu bir asırdır! Helâket-felâket asrı; fitne-fesat asrıdır.

Bu ahirzaman asrında Risâle-i Nur, ümmet-i Muhammediyeye(asm) mânevî bir memur tayin edilmiştir. Madem Risâle-i Nur, bu acip asırda, müstesna bir surette vazife yapıyor; O’nun kıymet ve ehemmiyeti takdir edilmelidir. Müntesipleri, muhibbanları ve ondan ders olanlar da bu hizmetin ruhuna ters şeylerden azami derecede sakınmalı ve müteyakkız davranmalıdır.[2]

“Bütün hak tarikler Kur’ân’dan”[3] teşâub etmiştir, lem’alanmış ve reşhalanmıştır. Risâle-i Nur, daha kısa ve selametli bir miraç-ı Kur’ân yoludur. Bedîüzzamân, enfüsten afaka bir tasfiye te’sis etmiştir. Tabiî ki hazır olan bir şeyi alıp üzerine konmak gibi kolay olmamıştır te’sis meselesi. Bunu üstadım Bediüzzaman şu şekilde ifade etmiştir.

“…takib ettiğim yol, akıl ile kalb arasında yeni açılan berzahî bir yoldur. Akıldan kalbe, kalbden akıla inip çıkmaktan bîzar olmuştum.”[4]

Aklî, kalbî, ruhî bir tasfiyeden sonra afakî tasfiyeye geçmiştir Bediüzzaman. Risâle-i Nur’da önce enfüsî, sonra afakî tefekkür metodu tatbik edilir.

“İ'lem Eyyühel-Aziz! Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilâtında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma, boğulursun.

Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmalî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır, evham seni havalandırır. Enaniyetin kalınlaşır, gafletin kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte dalalete îsal eden kesret yolu budur.”[5] İfadelerinden anlıyoruz.

Bedîüzzamân Hazretleri, elbette ki ilhâmî bir gelenekten istifade etmiştir ve kendi enfüsünü te’sis ederek bu tefekkür ve tezekkür sistemini umuma açmıştır. Kur’ânî bir metodla hizmet etmiştir. Sünnet çizgisinde gelen tasavvufu takdir eder. Tasavvufun meşrûiyetini Kur’ân ve sünnetten ortaya koyar.[6] Her meseleyi hakkaniyet içerisinde değerlendirir. İçinde kesinlikle mübalâğa, cerbeze, tensik yoktur. Her daim hak üstün tutulur ve mübalâğa yapmadan hak, hak sahibine iâde edilir.

Bu zaman ve zeminde Bedîüzzamân ’ın fikri yaklaşımının alternatifi yoktur. Bu prensipler Kur’ânî prensiplerdir. Kur’ândan ilhâmlardır. Bedîüzzamân, klasik medrese hayatında tahsil edilen âlimlerin eserlerinden ihtiyacımız olan hakîkatleri bu asra taşımıştır. Bu ender görülen bir metoddur. Bedîüzzamân, selef âlimlerini incitmeden onların doğru hakîkatlerini tasdik, noksan noktalarını tashih ve tekmil etmiştir.

Bu duruş Bedîüzzamân’a hastır, Bedîüzzamân farkıdır. Çünkü Bedîüzzamân hak ve hakikatin kaşifidir, gavvasıdır. Hakka perde ve gölge olacak noktalarda tavrını hakkın hatırını korumak üzere koymuştur. Bu noktada Bedîüzzamân nettir ve merttir.

İslâmı siyasallaştıranlar maddî, Risâle-i Nur ise cihad-ı mânevî metodu uyguluyor. Cihad-ı mânevî metodu müsbet harekettir. Müsbet hareket esâsı, asr-ı saadet gibi alternatifsiz bir metoddur. Batı bizdeki uygulanan çatışmacı anlayıştan kuvvet alıyor. Adeta kinden, adavetten besleniyor bir sivrisinek gibi. Çünkü Avrupa’nın menfi kısmı ve onların arkasındaki kirli eller Huntington’ın Medeniyetler Çatışması yolundan gidiyor.

Bedîüzzamân çatışma kültürünü müsbet hareket düsturu ve metodu ile kökünden kaldırıyor. Küfrün ve menfi hareketin bel kemiğini kırıyor. Müsbet îmân hizmeti akıl, kalb ve ruhlar üzerinde azim bir tesir bırakıyor. Bedîüzzamân ’ın müsbet îmân hizmeti metodu asr-ı saadeti asrımıza taşıyor. Bu metod adeta bir köprü vazifesi yapıyor.

Bu bir îmân inkılabı ve ihya hareketidir. Maddî değil, mânevî bir hizmettir. İslâmiyet, fikrî anlamda bütün medeniyetlere galip gelmiştir. Risale-i Nur insanın hislerini de tamir ve ihya ediyor.

Risâle-i Nur, bu fikrî galibiyeti temsil eder. Müsbet düşünce, esâsında müsbet hareketin neticesinde meydana gelmiştir. Nurun muarızları, düşmanları Nurculuğu ve nurcuları siyasallaştırarak tesirini kırmak ve nurcuların arasına tarafgirlik damarını sokarak uhuvvet ve muhabbet manalarını kırmaya çalışmaktadır. Bu sebeple nurun imani meseleleriyle kendimizi nurlandırıp lahikalarıyla da rol model olmalıyız.

Selam ve dua ile.

[1] Lem’alar (160)

[2] Bkz: Tarihçe-i Hayat (29)

[3] Mektubat (458)

[4] Mesnevi-i Nuriye ( 75 )

[5] Mesnevi-i Nuriye ( 147 )

[6] Bediüzzaman’ın tasavvuf fikirlerini merak edenler “Hakikat Nurları” isimli Risalesini okuyabilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum