Memleketin Bozulan Asayişi Nasıl Temin Edilecek?

Asayiş durduk yere bozulmaz. Elbette hem bizim, hem de memleketi idare edenlerin hataları vardır. Bir bakarsın bu gün olduğu gibi bu hatalar, birike birike altından kalkılamayacak noktalara geliverir.

Sosyal ve siyasi hayat, sadece maddi kalkınma ve refah seviyesi ile düzene girmez. Bu işin hem ahlaki, hem de manevi boyutu vardır. Aslında manevi boyut, maddi olanı da ayakta tutan ve sigorta eden bir kudrete sahiptir.

Bir siyasetçi olmadık bir şey söyler, memleketin ekonomisi veya sosyal hayatı altüst oluverir. Biri çok paralar harcayarak bir bina diker, ahlaksız ve hain birisi çıkar birkaç dakikada yerle bir ediverir. Bunların hiç biri elbette ahlaki değildir.

Memleketimiz terör belasıyla karşı karşıyadır. Teröristler belli ki, hem içerden, hem de dışarıdan destek alıyorlar. Kurt gövdenin içine girmiş. İçerdekilerle baş etmesi elbette zor ama imkânsız da değil. Yılların ihmali maalesef bizi bu noktalara kadar getirdi.

Manevi kalkınmaya, adam gibi adam yetiştirmeye önem vermedik. Sonuç; toplumda da siyasette de anarşi yaşıyoruz. Siyasiler, havadan sudan bahanelerle bir araya gelip memleketin menfaati için, bir şey yapamıyorlar. Sosyal hayatı temsil eden sivil toplum kuruluşları da ayrı ayrı tellerden çalıyorlar. Bu durum elbette iç ve dış düşmanların ekmeğine tereyağlı bal sürüyor.

Böyle giderse memleket daha büyük sıkıntılar çekecek. Milletin anası ağlayacak. Her gün birkaç şehit haberi yürekleri dağlıyor. Kardeş kardeşe kırdırılıyor. Kendisine hizmet eden askeri şehit edecek kadar, hastalandığında hastaneye kendisini yetiştirecek olan ambulansı, kendisine yol açan iş makinelerini yakacak kadar ihanetler içine giriliyor.

Bu millet ve vatanın sosyal ve siyasi hayatını anarşilikten ve büyük tehlikelerden kurtaracak beş esas var. Bunları genlerimize işlememiz lazım. Yoksa kurtuluş ve gün yüzü görme imkânımız olmayacaktır.

Bu esaslar; merhamet, hürmet, emniyet, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek, serseriliği bırakıp itaat etmektir. (e-risale, Said Nursi, Kastamonu Lahikası, 155. Mektup, erişim tarihi: 22. 08. 2015)

Bu esasların toplumumuzda ne kadarının yer ettiğini anlamak çok zor olmasa gerektir. Olaylar bunu ayna gibi zaten ortaya seriyor.

Şu anda incir çekirdeğini doldurmayan bahanelerle birbirimize düşman gibi yaşıyoruz. Peygamber Efendimiz “birbirinizi sevmedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız” (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56) buyurmaktadır. Bu durumda nerede kaldı din kardeşini sevmek? Nereye gitti iman? Allah korusun. Bir insanın imansız olarak ahirete gitmesi kadar büyük bir tehlike, büyük bir acı yoktur. En büyük mesele, iman meselesidir. İman, cahiliye devrinin en asabi, en merhametsiz ve en vahşi insanlarını, en merhametli ve medeni bir hale getirmiştir.

İmanı zaafa uğrayan insanlarda hassasiyetler kalkar. Ne sevgi, ne merhamet, ne hürmet, ne emniyet, ne haram ve helâlı bilmek kalır. Serserilik baş gösterir.

Bu nedenle bu milletin manevi temel taşlarının sağlamlaştırmak, terörün, musibet ve belaların def’i için azami merhameti, azami hürmeti, azami emniyeti tesis etmek, haramlardan ve serserilikten azami derecede kaçınmak bu milletin her ferdinin boynunun borcudur. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum