Mehdi’ye zemin ihzar etmek

Sabık İran cumhurbaşkanlarından Muhammed Hatemi döneminde İran’da Mehdi meselesiyle ilgili toz koparan bir karikatür yayınlanmıştı. Bu karikatür yenilikçilerle gelenekçiler (kadimciler) arasında yeni bir çekişme hattına işaret ediyordu. Karikatüre göre üniversitede okuyan bir genç Mehdi’nin yolunu hazırlayacak sosyal etkinliklere katılmak yerine eğitimini en iyi şekilde tamamlayarak Mehdi’ye müzahir ve destek olabileceğini söylemektedir. Bunun üzerine İran rejimi hop oturup hop kalkar. Hassas mesele kaşınmıştır. Müta meselesi veya Mehdi meselesi Şia’nın yumuşak karnını temsil etmektedir. Bu karikatürü yayınlamak suç kapsamına girmiştir. Halbuki, netice olarak karikatüre yansıyan genç doğru söylüyordu. Burada Mehdi’ye zemin hazırlama konusunda genç de kendince düşüncesini açıklıyordu. Lakin gencin katkısı hafife alınmış ve Mehdi’ye hakaret sayılmıştır. Ne şekilde olursa olsun, Safeviler çıkışlarını veya gelişme dönemlerinde meşruiyetlerini Mehdi’ye hazırlığa bağlamışlardı.

Her dönemde Mehdilik meselesinin istismar edildiği muhakkaksa da ‘istismar varsa Mehdi yok’ denebilir mi? Psikolojide ‘Mehdi hastalığı’ diye bir hastalığı kayda geçirmek mümkün. Siyasiler hatta sıradan kişilerde de Fransa’da Napolyon olma hastalığına yakalanırlar. Kimse de bunu ciddiye almaz. Kimi siyasiler de De Gaulle hastalığına yakalanmışlardır. Siyasi literatürde De Gaulle olmak küllerinden yeniden doğmaktır. Batı dillerinde Phoenix olarak ifade edilen Simurg veya Zümrüdüanka da küllerinden yeniden doğar. Ecevit’in siyasi hayatı da ‘küllerinden doğan lider’ kitabına konu olmuştur.

İkinci siyasi doğuşlarını ‘de Gaulle gibi geri dönmek’ şeklinde ifade etmişlerdir. Kısaca sıradan kişiler kendilerini Mehdi gördükleri gibi devletler de kendilerini Mehdi’nin öncüsü veya muştusu ve zemin hazırlayıcısı saymışlardır. Şah İsmail’in Safevi Devleti böyle olduğu gibi Humeyni’nin kurmuş olduğu rejim de Mehdi adına kurulmuştur. Onun hazırlayıcısı olduğu iddiasındadır. Eski cumhurbaşkanlarından Ahmedinejad da Mehdi’nin zuhuruyla ilgili gelişmeleri şahsi misyon veya takıntı haline getirmiştir. 2020 yılını Mehdi’nin zuhur yılı ilan etmiştir. Astrologlar doğru söyleseler de yalancıdırlar.

Arada hiçbir bağlantı olmasa da Cumhurbaşkanı askeri Danışmanı SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi Paşa da İslam birliğinin Mehdi tarafından temin edileceğini ve kendilerinin de buna matuf olarak karınca kararınca bir katkı sunmanın arayışında olduklarını söylemiştir.

Alakasız olmasına rağmen bazı çevreler Nejad’ın çıkışıyla Tanrıverdi Paşa’nın çıkışı arasında köprü ve paralellikler kurmuş ve ikisini birden itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır. Esasında, Nejad bir Mehdi spekülatörüdür. Yani madrabazdır. Fiilen Mehdi’yi zulüm kampının ya da cephesinin içinde veya hizmetinde göstermeye çalışmıştır. Huccetiye akımından olan Nejad’a göre Mehdi kesinlikle Esat taraftarıdır ve halkını katledenlerin cephesindedir.

Adnan Tanhrıverdi Paşa ise kesinlikle karşı cepheyi veya kampı temsil etmekte ve Mehdi’yi de zuhuru halinde bu kampın müzahiri olarak tasavvur etmektedir. Sapla samanı birbirine karıştıranlar ise Nejad ile Tanrıverdi Paşa’yı vurmaya veya itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Sosyal medyada Sabahaddin Önkibar ile Oda tv Mehdi meselesi üzerinden Adnan Tanrıverdi Paşa’ya yüklendiler. Hatta Erdoğan’ı kastettiğini söylediler. İslam birliği fikrini de adeta alaya aldılar. İttihad-ı İslam Soğuk Savaş döneminde ‘yeşil kuşak projesi’ üzerinden bir nevi Amerikan güdümünde veya parantezinde idi. Şimdi ise Vatan Partisi Başkanı Doğu Perinçek Müslümanları veya İslam birliğini Rus parantezine sokmak istiyor. Dolayısıyla Adnan Tanrıverdi’nin Mehdi tasavvuru Doğu Perinçek’in stratejik algılarına ters düşmektedir. Buna mukabil Nejad’ın tasavvuru ise -ister kabul isterse reddetsin- Doğu Perinçek’in siyasi görüşleriyle uyum halindedir. Doğu Perinçek, Didem Aslan’ın programında Mehdi diye ne bir kurtarıcı ne de bir birleştirici olduğunu savunuyor. Bu kendi görüşüdür elbette bizi bağlamaz. Lakin ister sıfatı Mehdi olsun ya da olmasın Müslümanların bu sıfatta bir lidere ihtiyaçları ortadadır. Birlik ve beraberliği sağlayacak ve İslam aleminin makus talihini bertaraf edecek ve hem birliği sağlayacak hem Kudüs’ü kurtaracak bir lider zata ihtiyaç vardır. Bizi misyonu ilgilendirir ismi ise tali derecede ilgiye mazhardır. Bunun kimliğinin Mehdi olup olmaması tali bir meseledir. Selahaddin Eyyübi Mehdi değildi, Yavuz değildi, Ömer ibni Abdulaziz değildi ama Mehdi misyonuna uygun icraatlar gerçekleştirmişlerdir.

İngilizce alıştırma yaparak twitter hesabından yeni yıldan beklentilerini de sıralayan İran’ın eski fırıldak Cumhurbaşkanı Nejad, “Umuyorum ki 2020’de İsa Mesih’in öğretilerini hayatımızda uygulamayı öğreniriz. İnşallah. Bu yıl, İsa Mesih’in (aleyhisselam) desteklediği İmam Mehdi gelip insanlara yardım edecek, adaletsizliği bitirecek ve dileklerimizi gerçekleştirecek. Allah’a emanet olun” diye takipçileriyle mesaj paylaştı. Onun adalet dediği şey aslında karanlıklar gibi yaygın olan zulüm çanağı ve dalgalarıdır. Eğer Mehdi gelecek ve zulüm dalgalarını söndürecekse bu onu mazlumların kampının lideri yapar. Bölgede kimin zalim kimin mazlum olduğu da bellidir. Ahmedinejad’ın görevi sırasında paylaştığı bazı Noel mesajları tartışmalara yol açmıştı. Birleşik Krallık’ta yayın yapan Channel 4 kanalı geleneksel alternatif Noel mesajları dizisi için 2008’de Ahmedinejad’ı seçmişti.

Oda tv ise bunun üzerine şu yorumu yapmıştır: Ahmedinejad’ın mesajındaki, “2020’de Mehdi gelecek” ifadeleri akıllara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın askeri başdanışmanı ve SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin sözlerini getirdi. Bence zorlama bir yorum.

Nejad ile Tanrıverdi Paşa’nın Mehdi hakkında göndermeleri esasında Mehdi konusundaki Şiilik ile Sünnilik arasındaki ayrım ve zıt algıları ortaya koymaktadır. Anadolu’da İran ajanlarından birisi olan Şah Kuluna yöre halkı Şeytan Kulu lakabını takmıştır. Muhammed bin Ali bin en Numan bin Ebi Tureyfe el Becli'ye Şiiler 'Mümin et Tak' derken Sünniler ‘Şeytan et Tak’ demişlerdir. Yani Şii-Sünni tanımlamalar ak-kara gibi birbirine zıttır.  Muvasala imkanı yoktur. Merhum Ebu’l Hasan en Nedevi’nin çarpıcı tanımıyla tarihi iki zıt kutupta, surette algıladığımız gibi Mehdi algımız da iki zıt surette gelişmiştir.

Herkes İslami yükümlülüklerini yerine getirirse, ödevini yaparsa Mehdi’ye zemin hazırlamış olacaktır.

Mehdi atalet meselesi değil atılım meselesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum