Lâfz-ı Celâlin adedine tesadüf karışmamış

Lâfz-ı Celâlin adedine tesadüf karışmamış

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

İKİNCİ NÜKTE: Sûreler itibarıyladır. Onun dahi çok nükteleri var. Bir intizam, bir kast ve bir iradeyi gösterir bir tarzda tevafukatı vardır.

Sûre-i Bakarada, âyâtın adediyle Lâfz-ı Celâlin adedi birdir; fark dörttür ki, Allah lâfzı yerinde dört Hû lâfzı var (meselâ Lâ ilâhe illâ Hû’daki Hû gibi); onunla muvafakat tamam olur.

Âl-i İmrân’da, yine âyâtıyla Lâfz-ı Celâl tevafuktadır, müsavidirler. Yalnız Lâfz-ı Celâl 209 (iki yüz dokuz)’dur, âyet 200 (iki yüz)’dür; fark dokuzdur. Böyle meziyât-ı kelâmiyede ve belâğat nüktelerinde küçük farklar zarar vermez; takribî tevafukat kâfidir.

Sûre-i Nisâ, Mâide, En’âm; üçünün mecmu-u âyetleri, mecmuundaki Lâfz-ı Celâlin adedine tevafuktadır. Âyetlerin adedi 464 (dört yüz altmış dört), Lâfz-ı Celâlin adedi 461 (dört yüz altmış bir); Bismillâh’taki lâfzullah ile beraber tam tevafuktadır.

Hem meselâ, baştaki beş sûrenin Lâfz-ı Celâl adedi; Sûre-i A’râf, Enfâl, Tevbe, Yûnus, Hûd’daki Lâfz-ı Celâl adedinin iki mislidir. Demek bu âhirdeki beş, evvelki beşin nısfıdır.

Sonra gelen Sûre-i Yûsuf, Ra’d, İbrahim, Hicr, Nahl Sûrelerindeki Lâfz-ı Celâl adedi, o nısfın nısfıdır. Sonra Sûre-i İsrâ, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiyâ, Hac, HAŞİYE o nısfın nısfının nısfıdır. Sonra gelen beşer beşer, takriben o nisbetle gidiyor; yalnız bazı küsuratla fark var. Öyle farklar, böyle makam-ı hitabîde zarar vermez. Meselâ bir kısım 121 (yüz yirmi bir), bir kısmı 125 (yüz yirmi beş), bir kısmı 154 (yüz elli dört), bir kısmı 159 (yüz elli dokuz)’dur. Sonra, Sûre-i Zuhruf’tan başlayan beş sûre, o nısf-ı nısf-ı nısfın nısfına iniyor. Sûre-i Necm’den başlayan beş, o nısf-ı nısf-ı nısf-ı nısf-ı nısfıdır, fakat takribîdir. Küçük küsuratın farkları, böyle makamât-ı hitâbiyede zarar vermez. Sonra gelen küçük beşler içinde, üç beşlerin, yalnız üçer adet Lâfz-ı Celâli var.

İşte bu vaziyet gösteriyor ki, Lâfz-ı Celâlin adedine tesadüf karışmamış; bir hikmet ve intizamla adetleri tayin edilmiş.

Bediüzzaman Said Nursi
Mektubat - Yirmi Dokuzuncu Mektup - Dördüncü Risale olan Dördüncü Kısım


HAŞİYE : Bu beşer taksimat üzere bir sır inkişaf etmişti. Hiçbirimizin haberi olmadan, şuradaki altı sûre kaydolmuş. Şüphemiz kalmadı ki, gaipten, ihtiyarımızın haricinde altıncısı girmiş, tâ bu nısfiyet sırr-ı mühimmi kaybolmasın.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.