Fatma Mebrure ŞENLER

Fatma Mebrure ŞENLER

Küreselleşmenin etkileri

Dünyada küreselleşme süreciyle neler değişti? Finansman hareketlerinde, ekonomik ilişkilerde, siyasette ve kültürde ulusal sınırlar giderek zayıfladı. Bilgiler, dokümanlar, fotoğraflar ve benzeri kayıtlar sınırlara takılmadan yeni teknolojik gelişmelerin verdiği imkanlarla rahatlıkla bir ülkeden bir ülkeye transfer edilebiliyor. Gündem artık eskisi gibi televizyon ve gazeteyle sınırlı değil, internet ağı üzerinden anında sosyal medyanın gücü ile siyaset ve gündem değişmektedir. Öyle ki ülkede gündemde olan bir konu halkın tweet, paylaşım veya yorumlarıyla, ilgili devlet kurum, kuruluş veya kişileri zor duruma sokup, gündemdeki konunun sosyal medya üzerinden sonuçlanmasında, büyük etki sağlıyor.

Kilometrelerce öteden olan bir olayı anında sosyal medya veya televizyonda son dakika haberleriyle öğrenebiliyoruz. Film, dizi ve showlar artık televizyon kanalları ile sınırlı kalmayıp evrimsel bir süreç geçirtecek olan internet destekli platformlar oluşturulup (Netflix, Amazon Prime, Exxen vb.) insanları bu platformlara üye yapmaya zorluyor. 19. ve 20. Yüzyılda yıllar veya aylar arası insanlığa sunulan yeni teknoloji, imkân ve kolaylıklar 21.yüzyılda Z kuşağıyla beraber artık haftada, günde hatta saatler içinde, dünyadaki tüm ülkelerde yeni buluşlar ve icatlar herkese ulaşıyor. Bu değişim sürecini takip etmek zaman zaman bizim için zor oluyor. Değişiklik öylesine hızlı geliyordu ki hepimiz şaşkınlıkla ve ne olup bittiğini anlamadan değişim sürecinin hızlılığına teslim oluyorduk. Aslında yapacak fazla bir şeyde yoktu, efsunlu bir rüzgâr hepimizi uyutmuş rüyalar ülkesine götürmüştü. İnternet çağı bizi şaşırtsa da hoşumuza gidiyor, nefsimizi okşuyordu. Bu yeni teknolojik araçlar ve halen biz tüketicilerin eline verilmek üzere olacak olan yenilikler sayesinde işlerimiz hafifliyor, kolaylaşıyor ve zevkli bir çalışma ortamına kavuşuyorduk.

Bu yeni dönemin ne kadar farklı bir hayat biçimi dayattığını anlamamız fazla zaman almadı. Kısa bir zaman sonra baktık ki pek çok değerimiz, güzelliğimiz, yıllardır ünsiyet kesp ettiğimiz ilişkilerimiz, davranış kalıplarımız, ayaklarımızın altından kayıyor ve günlük hayatımızdan çıkıyordu. Kayan ilişkiler sisteminin yerine tamamen farklı ve biraz da yabancı olanları geliyordu. Bu durum aynen tarım toplumundan, sanayi devrimine geçişte, atalarımızın yaşadığı sendroma benziyordu. Atalarımız sanayi devrimini gerçekleştiren düvel-i muazzama karşısında geri kalmış, savaş ve diğer alanlarda yenilmişlerdi. Bunun için önce askeriyede ve ardından diğer sektörlerde başlattıkları yeniliklerle batıdaki sanayi devriminin ürünlerini ve ilişkilerini getirme ihtiyacını duymuşlardı. O dönemde münevver insanlar arasında, sadece “teknoloji ve sanayi” ürünlerini mi alalım, yoksa onlarla birlikte kültür ve medeniyetlerini de mi alalım tartışması yapılmıştı. Geleneksel değerlerden ve kendi mirasından yana olanlar “kültüre hayır, sadece teknoloji ve ilmi” alalım, diyorlardı. Ama teknoloji, ilim ve sanayi ürünlerinin kısa zaman sonra kendi kültürünü dayatacaklarını bilmiyorlardı. Süreç işlemeye başladı ve Batı sanayi ürünleri kendi kültürünü, davranış kalıplarını ve ilişkilerini dayatmada gecikmedi.

Bu yeni dönemin de toplumsal ilişkileri, organizasyonları, davranışları ve değerleri, hızlı ve köklü değişikliklerin, en somut biçimince gözlendiği mekanlar olduğu kısa zamanda ortaya çıktı.

Toplumsal değişmeler üzerinde kafa yoranlar ekonomi, siyaset, kültür-sanat ve diğer alanlardaki değişmelerin ilk gözlendiği mekanların büyük şehirler olduğunu haber vermektedirler. Bir bakıma değişimler büyük şehirlerde, medeniyet merkezlerinde başlamakta ve suya atılan taş misali zamanla etkisini çevreye doğru hissettirmektedir. İçinde yaşadığımız şehir ortamındaki değişiklikleri fark etmemiz biraz müşkül olabilir. Hani bir söz var ya “Ol Mahiler ki derya içredür, derya bilmezler.” Biz de şehir ortamında şehirde olup bitenleri, kanıksadığımızdan ve uyum sağladığımızdan değişmelerin fazla farkına varamıyoruz. Çevremizde olan ilişkilerimizde, değerlerde, eğilimlerimizde, tercihlerimizdeki farklılaşmalar şehirlerde hem en kolay, hem daha hızlı olmakta ve nerede ise birine alışmadan diğeriyle karşılaşmaktayız.                     

Küreselleşmenin ve teknoloji çağının gerçek etkileri ve bunun gerçekten de iyi bir şey olup olmadığı konusunda hararetli tartışmalar mevcuttur. Küreselleşmenin dünya için iyi olup olmadığına karar vermek için önce olumlu ve olumsuz etkilerini bilmek lazım.

Küreselleşmenin Olumlu Yönleri

• Gelişmekte olan ülkelere daha fazla para harcandığından, bu ülkelerdeki insanların ekonomik olarak başarılı olmaları ve yaşam standartlarını artırmaları için daha büyük bir şansı vardır.
• Küresel rekabet, değişikliği ve yeniliği teşvik eder ve mal/hizmetlerin fiyatlarını kontrol altında tutar.
• Hükümetler işbirliğinde bir avantaj, etkileşimde bulunma, koordine etme becerisi ve küresel konular hakkında farkındalık yarattığı için ortak hedeflere yönelik daha iyi çalışılabilir.
• Yabancı kültür film, müzik, yiyecek, giyecek ve daha fazlası şeklinde daha büyük bir erişimi mevcuttur Kısacası, dünyanın daha fazla seçeneği vardır.

Küreselleşmenin Olumsuz Yönleri

• Dış kaynak kullanımı artar, hükümet ülkesindeki nüfusa iş imkânı sağlarken, birçoğunu kendi kaynaklarından üretmeden dışarıdaki bir temin etme yoluna gider.
Dünyanın dört bir yanından farklı kültürler etkileşime girebilse de, kaynaşmaya başlarlar ve her birinin özerkliği ve kendine has özellikleri kaybolmaya başlar. Yani kısaca kültür erozyonu yaşanır.
• Doğal olmayan ekosistemlerde yıkıcı olabilecek kanıtlayıcı istilacı türlerin yanı sıra dünya çapında yayılma olasılığı daha yüksek olabilir.

 • Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi Batı merkezli büyük kuruluşlar, gelişmekte olan bir ülkenin kredi almasını kolaylaştırmaktadır. Bununla birlikte, bir Batı odağı sıklıkla Batı dışındaki bir duruma uygulanır ve başarısız bir ilerleme ile sonuçlanır.
• Çok az uluslararası düzenleme olduğundan dolayı, insanların ve çevrenin güvenliği için korkunç sonuçlar doğurabilecek talihsiz olaylar yaşanması daha olası bir durum haline gelir.

Günümüzde küreselleşmenin en acımasız yönüyle tanıştık. Büyük güçlü ülkeler yeraltı zenginlikleri bol olan ülkelere barış ve huzur getireceklerini vaat ederek istedikleri gibi talan ettiler. Acımazca sivil katlettiler. Şimdi de Ukrayna’da başladı acımasızca saldırılar. Küreselleşmenin sonunun nereye doğru gideceğini, kimlerin ne kadar canı yanacağını yaşayarak göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum