Kürd uleması, ulûm-u diniye ile fünun-u lazime-i medeniyeyi tedris etmeli

Kürd uleması, ulûm-u diniye ile fünun-u lazime-i medeniyeyi tedris etmeli

Hem de medeniyetin ruh-u hayatı olan fünun ve maarif-i cedidesinden Kürdler nefret etmişler

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

MAKALE - 4

Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi, 29 Teşrinisâni 1324 / 12 Aralık 1908 Sayı: 2. Nüshası Sayfa 13

KÜRDLER NEYE MUHTAÇ?

On beş senedir ki düşündüğüm ihtiyacat arasında iki noktayı hedef-i maksad etmiştim. Bu ikiden maada Kürdistan'ın istikbalini temin edecek vesaiti görmedim.

Birincisi: İttihad-ı milli.

İkincisi: Ulûm-u diniye ile beraber, fünun-u lazıme-i medeniyeyi tamim etmektir, ki, esası ve medresesi aşiret alaylarıdır. Bu sırra istinaden bilâperva diyorum:

Aşairde asker olmayanları da onlar gibi asakir-i milliye yapmalı; tâ ki şua-ı elektrikiye gibi olan askerlik, o aşair-i muhtelife-i mütecavire meyanında bir münasebet-i kimyeviye gibi peyda ederek imtizac-ı efkâr ve irsal ile onların cevherlerini ve kıymet-i hakikiyelerini izhar etsin. Ziya-i maarif ve Kürdlerin hararetli kuvvetlerini tevlid edebilsin. Zira bedevilik, asabîlik, hükûmetsizlik, netice-i zulm-ü hükûmet olan fakr u zaruret ilcaatıyla, ağraz tesadüm eder. Sada-yı mevt gibi daima merkeze şikâyetler aks-endaz olduğundan, hükûmetin lutfuna bedel sillesine istihkak ve rakiplerin de şematet li-a'dâ aks-i sadası gibi ehl-i hamiyetin kafalarında nara vurarak kuvve-i maneviyelerini meyusiyet darbesiyle mağlub ve ehl-i basireti dağdar ediyor. Hem de dört yüz bin (400.000) kahraman ve muharip bir kuvve-i cesimeye malik iken ihtilâf-ı dahiliden mahvolduğu gibi, ihtilâftan tevellüd eden şurişle merhamet-i pederaneye bedel buğz-u zalimaneyi davet ediyor. Hem de medeniyetin ruh-u hayatı olan fünun ve maarif-i cedidesinden Kürdler nefret etmişler.

1- Zahiren ecanibten geldiğinden,

2- Bazı mesail-i fenniye, bazı hikâyat-ı İslâmiye ve bazı teşebbühat ile -ki avam-ı nâs sathî olarak akide ve hakikat telâkki etmişlerdir- müsademat ve münakazatlarından,

3- Ve her kemalin madeni bildikleri medarisin usûlüne muhalefetten,

4- Ve bazı ehl-i mektebe, İslâmiyeti yalnız zevahir ve taklidî olarak bir akide-i tıflâne ile fünunumuza kesbettiği meleke-i feylesofaneye karşı muhakeme ve mukabele etmekle vadi-i evham ve şukûka düştüklerinden Kürdler maarif-i cedideden gayet ürküyorlar.

Bunun çare-i yegânesi, aşiret alaylılık ve askerlik bab-ı âlisi ile mekâtib ve maarifi içlerine idhal ve maden-i saadetleri olan medaris-i münderiseyi ihya ile ulûm-u diniye ile beraber fünun-u lazime-i medeniyeyi Kürd uleması tedris etmektir.

Hülâsatü'l-kelâm:

Her milletin, lâsiyyema, Kürdlerin hablü'lmetini ve unsur-u hayatı olan ittihad, eğer bir kasır olsa, aşiret alayları ve her ünvana galebe çalan askerlik esaslı ve uzun bir temel ve muhkem bir tavan olacaktır. Ve o kasr-ı ittihad ve ittifakı ziyalandıran veyahut o hayat-ı akvamın deveran-ı dem yerine geçen havagazı menbaı gibi olan maarife aşiret alayları gayet müşaşa bir medrese-i fünun ve cesim bir fabrika-i sanayi olacaktır. Üstad-ı hükûmet, alayların istidadına göre iyi bir ders-i intizam verse, feni'me'l-matlub, vesselâm.

Said-i Kürdî