Korona günlüğü-X

Ruhumun Masalı Şehr-i Urfa ıssız ve tenha bugün. Camileri ıssız, mescitleri ıssız, çarşıları ıssız, hanları ıssız, mezarlıkları ıssız, kıraathaneleri ıssız, meydanları ıssız, caddeleri ıssız, ana sokakları ıssız, ara sokakları ıssız, arka sokakları ıssız, Balıklı Gölü ıssız, kalesi ıssız… Tarihinde belki de ilk defa bu kadar ıssız ve insansız Şehr-i Urfa. Bu durumun rikkatli bir gönle usulca fısıldadığı nice manalar var.

Her taraftan hüzün akıyor. Melankoliden çok daha farklı mukaddes bir hüzün bu. Maşukundan ırak kalmış aşığın hüznü gibi. İlk göz ağrım Ruhumun Masalı Şehr-i Urfa’yı kaleme almadan önce ara sokaklarda ve arka sokaklarda yaptığım uzun, hüzünlü ve keyifli yürüyüşler geldi aklıma. İnsan güzel günlerin geleceğini, gelecekte olduğunu düşünür daima ama bilmez ki güzel günler geçmişte kalan günler, mazideki günler.

Yaşama duygu ile yaklaşanlar için yaşam bir komedi; akıl ile yaklaşanlar için yaşam bir trajedidir. Komedide duyumsanan sade bir neşe ve umarsızlık hali iken trajedide duyumsanan kaskatı bir elem ve keder halidir. Şehr-i Urfa’nın bu ıssız haline bakınca duyumsadığım şey, kelimenin en yalın anlamıyla bir trajedi idi. Koca bir şehir ölmüş, hepsi mezarda sanki. Benim gibi kendini şehre salan birkaç kişinin ise hayalden farkı yoktu.

Yüz yıl sonra bugün yaşayanlardan hemen hemen hiçbiri olmayacak. Tıpkı yüz yıl önce yaşayanlardan hiçbirinin şimdi olmayışı gibi. Hayat çöldeki bir serap, sudaki bir akis misali geçici ve aldatıcı. Bir rüya belki de hayat. Ölünce uyanacağımız tatsız bir rüya. Korona herkesi enfûsi alemine itti. Hayatta hiç önemsemediğimiz çoğu şeyin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Ama görebilenler için, enfûsi alemine derinlemesine eğilebilenler için.

İlim odur ki irfana dönüşsün. İrfana dönüşmeyen ilim sırtta taşınan ağır bir yükten farksız. İlmini irfana kalbedebilenlere ne mutlu! Bilimsel bakınca ölüm ebedi bir bitiş ama irfani bakınca bir şeb-i arus. Trajedi haddi aşınca başlıyor, hadsizleşince yani. Varlık karşısında mütevazi davranmayı unutunca. Günde binlerce insan ölüyor, binlerce insan doğuyor. Bu, görünüşte bir döngü ama hiçbir döngü sonsuza kadar devam etmez ve her döngünün bir anlamı var.

Bu anlam sanıldığının aksine suje tarafından objeye yüklenilen dışsal bir şey değil, sujenin batınında mündemiç olan içsel bir şeyin (anlamlılığın) keşfedilmesidir. Haliyle, doğru keşifler olduğu gibi yanlış keşifler de vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum