Kıyâmet günü Rabbinizin huzûrunda birbirinizden da‘vâcı olacaksınız

Kıyâmet günü Rabbinizin huzûrunda birbirinizden da‘vâcı olacaksınız

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Zümer Sûresi 30-35. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

30 . (Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz sen de ölecek olan bir kimsesin, onlar da ölecek olan kimselerdir! (*)

31 . Sonra muhakkak siz, kıyâmet günü Rabbinizin huzûrunda birbirinizden da‘vâcı olacaksınız.

32 . Artık Allah hakkında yalan söyleyenden ve kendisine geldiği zaman doğruyu yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Kâfirlere Cehennemde bir yer mi yoktur!

33 . Doğruyu getirene (peygambere) ve onu tasdîk edene gelince; işte onlar gerçekten takvâ sâhibleridir.

34 . Onlar için Rableri katında istedikleri herşey vardır. İşte iyilik edenlerin mükâfâtı budur.

35 . Tâ ki, Allah onların yaptıklarının en kötüsünü (dahi) örtsün ve onlara mükâfâtlarını, yapmakta olduklarının daha güzeliyle (fazlasıyla) ihsân etsin!

(*) “İhlâsı kazanmanın ve muhâfaza etmenin en müessir (te’sirli) sebeblerinden birisi, râbıta-i mevttir. Evet ihlâsı zedeleyen ve riyâya (gösterişe) ve dünyaya sevk eden tûl-i emel (uzun süreli arzular) olduğu gibi, riyâdan nefret veren ve ihlâsı kazandıran, râbıta-i mevttir. Yani ölümünü düşünüp, dünyanın fânî olduğunu mülâhaza edip (anlayıp), nefsin desîselerinden (hîlelerinden) kurtulmaktır. Evet ehl-i tarîkat ve ehl-i hakîkat, Kur’ân-ı Hakîm’in كُلِّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ [Her nefis ölümü tadıcıdır] اِنَّكَ مَيِّتٌوَاِنَّهُمْ مَيِّتُونَ [Şübhesiz sen de ölecek olan bir kimsesin, onlar da ölecek olan kimselerdir!] (meâlindeki) gibi âyetlerinden aldığı ders ile, râbıta-i mevti sülûklarında (mesleklerinde) esas tutmuşlar; tûl-i emelin menşei (kaynağı) olan tevehhüm-i ebediyeti (ebedî yaşama zannını) o râbıta ile izâle etmişler (gidermişler). (...) Bu râbıtanın fevâidi (faydaları) pek çoktur. Hadîste: اَكْثِرُوا ذِكْرَ هاَدِمِ اللَّذَّاتِ Yani: ‘Lezzetleri tahrîb edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz!’ diye bu râbıtayı ders veriyor.” (Lem‘alar, 21. Lem‘a, 170)