Kayıp Kuşağa Mektuplar-5

Kayıp Kuşağa Mektuplar-5

Yusuf Tosun'un yazısı..

Sevgli Dost

Uzun bin süredir ezberini bozduğum için bağışla beni. Bilinçaltındaki saklı cevherle yüzleşmekten zaman zaman çekindiğini hisseder gibiyim. Bu nedenledir ki; geçmişte bilinçaltında yer alan ideal, duygu, düşünce ve gelecek hülyalarını hatırlatmaya çalışıyorum kendimce. Aslında bütün bunları sana değil, kendime hatırlatıyorum demekte fayda vardır. Çünkü seni kendimde, kendi içimde yaşıyorum. Eminim sen de beni... Yani hepimiz farkında olmadan birbirimizi yaşayarak aynı tünelden geçiyoruz.

Sevgili Dost,
Öncelikle sağlıklı bir zihinle yeniden, ama yeni kavramlarla düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. Geçmişte yaşanan hadiselerin zemin ve zamanını iyi irdelemek gerekiyor. Temel hedef ve doğrulardan ayrılmadığın sürece, alınan ve uygulanan kararlar farklı olsa da, yapılan ve yapılmak istenen çoğu kez isabetlidir. Bu nedenle zihin sürekli güncellenmeye muhtaçtır. Doğru adımlar için sürekli yenilik ve yenilenmek şart dostum.

Sevgili Dost,
Geçmişten günümüze düşünce dünyamızın yaşadığı serüven istikrarlı bir seyir izliyor. Aslında bizim kuşak, bir yerlerde yanlış da yapmadı. Bir insanın yaptığı işe tam inanmaması ve sahiplenmemesi durumunda yaşayacağı tereddüt, onu iflasın eşiğine götürür şüphesiz. Öncelikle yapılacak işe yürekten inanmak şart. Akabinde inandığın doğruları sonuna kadar ve ne pahasına olursa olsun hayata geçirmek geliyor. Bu söylenenler, bir Donkişot tarzı değildir şüphesiz.  Sürekli güncellenen ve test edilen sahih bir metotla işlemi devam ettirmek gerekiyor. Ve unutmamak gerekiyor ki; her doğru, her zaman ve zeminde söylenmez ve yaşanmaz.

Sevgili Dost,
Söylemek istediğim; toplumsal gidişat her ne kadar kaygı verici gibi görünse de, aslında iyiye doğru bir yürüyüşün olduğunu da hiç kimse inkar edemez. İnsanlık sürekli tekamül halinde. Bu denli iyimser bakışıma şaşkın kaldığını tahmin ediyorum. Unutma ki umut, tutunacağımız son dal değil, ilk azıktır. Ülkemizde ve dünyada yaşanan kargaşa yeni bir doğumun habercileri olarak okunmalı. Tarihin her döneminde bu kader, kaçınılmaz olarak yaşanmıştır. Suyu durulamak için önce iyi çalkalamalı, değil mi? Yaşadığımız hal, bundan pek farklı gelmiyor bana.

Aziz Dost,
Yıllar önce doğru olarak tartışılan, öngörülen projeler, bugün artık uygulama zemininde... Bazı doğruların anlaşılması ve yaşanması için zamana ihtiyaç duyuluyor anlaşılan.  Dolayısıyla aynı konuları yeniden ısıtmanın bir alemi yok diyorum. Ancak, insanlığa yeni değerler katacak yeni projeler üretmek gerekmektedir. Gelecek nesillere iyi bir miras ancak böyle bırakılabilir. Gelecekte tüm insanlığa faydalı olacak icraatlar yani...  Şu sıra böyle bir demin kırılma anını yaşıyoruz.

Kıymetli Dost,
Hayat, kırık-dökük de olsa usulüne uygun yol alıyor. Bu yürüyüşü hızlandırmak ve verimli hale getirmek tamamen elimizde. Ticarette, bürokraside, siyasette varoluş imkanlarımızı iyi ve doğruya değer katacak bir süratle hızlandırmamız ve birey olarak daha hızlı adımlar atmamız gerekmektedir. Zaman yürümekten çok, koşmanın vaktidir. En değerli varlığımız sıhhat imkan dahilindeyken en büyük adımlarımızı atmamız ve bir atlet çevikliğiyle manevra kabiliyetimizi geliştirmemiz gerekmektedir. Öncelikle kendi önümüzü aydınlatmalı, ardından çevremizi... Böylece bütün karanlığın aydınlığa kavuşması içten bile değil.

Sevgili Dost,
Kayıp kuşağın moral ve motivasyonunun yeni hale etkisini önemsemek gerekiyor. Henüz tecrübelenmemiş yeni neslin Yunus Emre’nin tabiriyle; “ham” iken “pişmesi” şart dostum. Aksi taktirde henüz emekleme çağında olan insanlığın iyiye gidiş yürüyüşünün önünü kesmekten başka bir şey yapmış olmayız.  Ve kendi ellerimizle kendi sonumuzu hazırlarız farkında olmadan.  Bu nedenledir ki;  geçmişin acı- tatlı tecrübelerini yeni nesle filtrelendirerek aktarmakta fayda vardır.  Moraller yüksek, beden zinde olmak zorundadır bu geçiş deminde.

Sevgili Dost,
Kayıp Kuşağın bir fikir hazinesi olduğunu düşünüyorum. Tarihin bu kırılgan döneminde geçmişten geleceğe bir köprü vazifesi gördüğünü düşünüyorum. Ancak kimi bu köprünün ayağında, kimi gövdesinde, kimi de yakın çevresinde. Sonuçta hepsi bir bütünü tamamlıyor, ortak bir fotoğraf ortaya koyuyor.  Bu nedenle, birey olarak ciddi sorumluluklar taşıyoruz. İnsanımızın güçlü, yetenekli, donanımlı bireylere ihtiyacı var. Yaşadığımız coğrafya üzerine kötü hesapların yapıldığı bu dönemde bu kuşağa düşen; insanlığı huzura davet ederek yeniden silkinmesi; adalet, özgürlük ve inanç ruhuyla hizmete devam etmesi ve geleceğe umutla bakması gerekmektedir.

Bu kutlu aşk yürüyüşünde geleceğe rengarenk çiçeklerden bir buket bırakmak ümidiyle...