Ahmet Nebil SOYER

Ahmet Nebil SOYER

Karakterler

Büyük sanatçılar karakter çizmişler, göstermişler, çünkü insanların davranışlarının kalitesi gördüklerinden meydana gelir. İnsan gördüklerinden ilham alarak kişiliğini meydana getirir. Kur’an-ı Kerim insanlığa büyük kişilikler, mümtaz şahsiyetler çıkarmış. Allah peygamberlerin hayatlarını anlatırken onları en can alıcı ve dikkat çekici biçimlerde anlatmış. Omniscient point of wiev ile yani tanrısal bakış açısı ile çizmiş kahramanlarını. Bu terimi ilk defa Flauber kullanmış. Allah nasıl kahramanlarını çiziyorsa romancı da aynen onun gibi kahramanlarını çiziyor demek, hissetmek önemli. Yanı, yöresi çarpık da olsa hissetmek çok önemli. Flauber görme sanatında ne kadar usta. Anlattıkları şeyi öyle çiziyor ki sanki günlerce onun yanında durmuş. Allah da büyük portrelerini, peygamberlerini çizmiş. İsmail’in psikolojik hassasiyeti, Nuh’un ümmetinin  gemiyi yaparkenki tavrına alayları karşısında “görürüz" demesi... Ne sahneler ama. 

Cebrail Alak Suresini okumuş Fahri kainata (asm). Yer bir mağara, kainatın anlamını çözmek için günlerce orada düşünen, ibadet eden bir geleceğin peygamberi... Gökyüzünde neler oldu acaba? Geleceğin peygamberinin uzun süre mağarada sabırşiken ahvalinden belki panik, beklenti halinden dolayı, Cebrail’e tıpkı Yusuf’u düştüğü kuyudan kurtarmak için koştuğunda “kuluma yetiş” dendiği gibi, peygamberin mağaradaki çare arayan tavrından dolayı  ona da kuluma yetiş denmiştir herhalde. Dense de denmesede Cebrail yetişmese, nasıl çözülecek  varlığın sırrı? Yetişti, okumayı öğretti ona ilk okuduğu beş ayet kainatın sırrı. Bu beş ayet mutazammın. "Oku yaratan Rabbin adıyla oku." İlk öğrenciye okuma kitabı verilir ya alfabe verilir ya tıpkı onun gibi, varlığın ve yaratılışın alfabesi okumak kelimesi ile çözülüyor. Bütün büyük dehalar, yazarlar, önce harfleri öğrendiler.

"Yaratan Rabbinin adıyla oku." İşte bu manayı harfinin tarifi, oku herşeyi O'nun ismiyle O'na intisabla oku.

"Oku , O insanı bir kan pıhtısından yarattı, oku Rabbin sonsuz kerem sahibidir." İkramın en büyüğü kainatın anlamını anlayıp ruhen, kalben ve aklen rahat etmektir. Onun için başta okumak, sonra yazmak ayete yüklenmiş. Okumak ve yazmak işte hayatın anlamı, okumaya yazmaya bu kadar semavi terğib ama insanlar okumuyor. Bütün eğitiminin esası okumak ve yazmak. Vahyin asırlar sonra ortaya sürdüğü mana bütünlüğü okumak ve yazmak. Okumak da yazmak da metafizik, fiziki izahı yapılamaz. Gökyüzüne bakıyorsun, bu bulut diyorsun nasıl bir şey bir bakış ve diline gelen bulut sözü, zihinde saniyeyelerden daha az bir sürede bir görüntü konuşmaya dönüşüyor. Okuyorsun, sonra aynı okuduğunu eline kalem alıp bir kağıda okumak diye yazıyorsun. Görüntünün mana ülkesi olan kafaya girip onun tercümanı olan dil ve ağızdan kağıda geçmesi bütün bilim toplansın bu fiilin haritasını çıkaramazlar. En zor şey işte Allah bu zor fiili okumayı, insanı yaratmayı ve ona okumayı yazmayı öğretmeyi bir ayete yüklemiş. Nebiyy-i Zişan‘ın ruhunda nasıl bir inkılap yapmış ki, Cebrail’in fantastik görünüşü ve ayetlerin mana okyanusu Nebiyy-i zişanı hızla evine koşmaya itmiş. "Hatice üzerimi ört" demiş, ayet nasıl onda büyük ruhsal heyecanlara sebeb olmuş?

"Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan, ayetin haşyetinden başını eğerek parça parça olmuş görürdün."

Dağı haşyetinden titreten ayetler, peygamber ruhunu heyecana getirmez mi, o hızla evine dağdan aşağı evine koşturmaz mı?

Bismillahirrahmânirrahîm.

1- Ikra' bismi rabbikelleziy halak
2- Halekal'insane min 'alak
3- Ikre' ve rabbükel'ekrem
4- Elleziy 'alleme bilkalem
5- Allemel'insane ma lem ya'lem

1- Yaratan Rabbinin adıyla oku!
2- İnsanı bir kan pıhtısından yarattı!
3- Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
4- O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
5- İnsana bilmediği şeyleri öğretti.

İşte Allah’ın yetiştirdiği en büyük karakter Hazreti Peygamber (asm). Romancılar da bu karakter yetiştirmeyi mukaddes kitaplardan öğrendiler. Paris'te yaşamak isteyen Emma evdeki hesap çarşıya uymayınca en değerli şeyini bir hırs uğruna satmanın bedelini gece yarısı eczanede çocuktan zorla aldığı zehirle öder. Rahip Muronun Günahı'nda eşini aldatan kadın ve sahte kocası intihar ederler, çünkü nehirde sandaldan onu atarak boğmuşlardır. Her yattıklarında o anı rüyalarında görür ve intihar ederek bu ilahi trajediden kurtulurlar. Zola insanın değerli şeylerini satmanın bedelini böyle ödetir. Nana da şömineye altınlar ataracak kadar müsriftir, sonunda yalnız başına ölür, eski arkadaşları üç beş düşkün cenazesini kaldırır.

Allah yasağı evrenin dili ile de cezalandırır.

Namaza durur, imamdır. Birden geri döner "Tahiri senin niye sarığın yor” der. Kastamonu’da odun toplar satar ve fırından ekmek alır. Orduları bir konuşmasıyla devlete isyandan alıkoyan adam, en ceberut mahkemeden Bayezıt’a doğru yürür, “Zalimler için yaşasın Cehennem” der. Isparta’da yürür bir yerde dururlar araba beklemektedirler hemen orda bir yere tırmanır kuşluk namazını kılar. Ondan fazla adam öldürmüş bir caninin namazlarının farzlarını kılar, adam bir süre sonra sünnetlere de razı olur. Bir sarhoşun başını okşar adam bu iltifatla “Hoca Efendi benim başımı okşadı" der tevbe eder.

İşte asrın son karakteri neylersin…

Biz tip bile olamadık, oku oku anlarsın ile tip yetişir ancak karakter mana denizlerinde koşturan Kırkıncı hoca ile olur, konuşunca kanat dağıtırdı, neylersin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum