Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Kaos ve arsızlık derinleşiyor!

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

مَاذَا يُنْفِقُونَؕ قُلْ مَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَابْنِ السَّبٖيلِؕ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ ﴿٢١٥﴾
Meal (Kur'an Yolu):
"Sana ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Harcayacağınız mal; ana-baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolcular için olmalıdır. Hayır olarak ne yaparsanız muhakkak ki Allah onu bilir.” Bakara S. 215.ayet

Amr b. Hâris (ra) şöyle söylemiştir:

“Peygamber (asm) (vefat ettiğinde) silahından, beyaz katırından, bir de sadaka/vakıf olarak bıraktığı Hayber (Fedek) arazisinden başka bir mal bırakmadı.” (Buhârî, Cihâd, 86)

"İşârâtü’l-İ’câz’da ispat edildiği gibi, bütün ihtilâlât-ı beşeriyenin madeni bir kelime olduğu gibi, bütün ahlâk-ı seyyienin menbaı dahi bir kelimedir.

Birinci kelime: “Ben tok olayım; başkası açlıktan ölse bana ne!”

İkinci kelime: “Sen çalış, ben yiyeyim" (25.Söz)

21. Söz'den: 

"Birinci maden: Bütün bağındaki (haşiye) yetiştirdiğin, çiçekli olsun, meyveli olsun, her nebatın, her ağacın tesbihatından, güzel bir niyetle, bir hisse alıyorsun.

İkinci maden: Hem bu bağdan çıkan mahsulâttan kim yese -hayvan olsun, insan olsun, inek olsun, sinek olsun, müşteri olsun, hırsız olsun- sana bir sadaka hükmüne geçer.

Fakat o şartla ki, sen Rezzâk-ı Hakikî namına ve izni dairesinde tasarruf etsen ve O'nun malını O'nun mahlûkatına veren bir tevziat memuru nazarıyla kendine baksan..." Haşiye: (Üstad Bediüzzaman'ın bağında çalışana verdiği ders.)

***
     
1-072.jpg"1990 tarihlerinde dünya ile beraber büyük bir dönüşüm yaşama umuduna yöneldik. Taşra; yeni bir hareket, yeni bir düşünce ve yeni bir çevre ile boy gösterdi. Milli Görüş, İslamcılar, muhafazakarlar, bu defa merkezi dönüştürecekti ve orta sınıf teorileri, merkez-çevre teorileri de buna eşlik etti. Üniversiteler açıldı, yeni medya kanalları doğdu, liberal değerler ve serbest piyasa oluştu.

Ama taşra sosyolojisi aslında büyük ölçüde varlığını derinden derine sürdürdü. Rafine benlikler oluşmadı. Etik ve estetik bilinçler çoğalmadı. Taşranın sert, yoksunluk ve dar bilinci devam etti. Bu bilinç görünmez kudretiyle hâkim hale geldi. Muhafazakârlık, İslamcılık ve dini aktörler egemen hale gelince bu sosyolojinin ruhuyla hareket ettiler.
Beyaz oligarşi yerini esmer oligarşiye bıraktı. Kültürel hoyratlıklar yeni tarzlarla ortaya çıktı. Türkiye, bu kuşağın dinamik İslami bilincini de tüketti.

Erken büyüme ve siyasi katl ile hayatlarına son verdiler!"

Ergun Yıldırım 14 Temmuz 2021 - Yeni Şafak
 
***

Son günlerde yabancı para desteği/fonlar çokça tartışılır oldu. Birden bire; yıllardır açıkça desteklenen basın kuruluşları bomba gibi gündeme yerleştirildi.

Bunlar arasında 2 site dikkatimi çok çekti: Ruşen Çakır ve Alper Gümüş'ün siteleri. 2016'dan beri destek alıyorlarmış. Ara sıra girip okuduğum ve faydalı bulduğum yayın siteleri. Künyelerinde; destek aldıkları kurumu belirtmişler. Bu yüzden açıkça daha ihtiyatlı okuyorum. Ama okumayı da bırakmadım. Yazdıklarından çok; güven, seviye, keyfiyet daha değerli.

3-030.jpgTeksas merkezli ve 2001 yılından bu yana Türkiye’de sivil toplum projelerine destek veren zengin bir aile vakfı; 2016'dan beri memleketimizde medya desteğine de başlamış.

Bu tarih önemli şuraya yazalım. Fakat niye bugün gündeme getirildi? Anladığım; merkez hakim medya inanırlığını iyice yitirdi. Çünkü ülke gerçeklerini yazmıyor konuşmuyorlar. 

İnsanlar artık küçük, zayıf ve inandırıcılığı olan basın yayına yöneldi. Bu ilgi artarak sürerken geri döndürme şansı da yok. Çünkü medya acı gerçekleri görmüyor, duymuyor, bilmiyor!

Vatandaşa "kuşa bak kuşa!" demeye devam ediyor. İnandırıcılık giderken paraları da gidiyor. Okunmayan tv ve gazeteye reklam ve ilan ne kadar sürdürelebilir ki?

Reklamverenler para çarkını çeviren ve yöneten insanlar. Kendini düzeltmek yerine ufak medyayı susturmak hem kolay hem de işlerine geldiği için renkli bir balon patlattılar.

Bunun için bu etkili sitelere 5.kol/ casus ve fondaş lakapları taktılar. Dünyada böyle açık ve şeffaf bir casusluk varsa helal olsun demeli. Bu görünen ihanete rağmen okuyucular takip edebiliyorsa o da ayrı bir sorun. Niye milli yerliyi bıraktılar diye sormak lazım.

Geçelim gerçek duruma; Gümrük Birliğinden sonra Türkiye’nin de dahil olduğu AB projelerinden fon almayan iktidar, devlet kurumu, belediye kalmadı. Ankara’da bakanlık ve belediyeler, kalkınma ajansı, AB ve yabancı vakıfların fonlarını almak için yarışıyorlar.

Adalet Bakanlığı, Emniyet, hatta Diyanet’in son 20 yılda yürüttüğü projelerin çoğu AB fonuyla yapıldı. AB fonuyla yurtdışında gitmemiş, eğitim almamış emniyet müdürü, savcı, hakim, bürokrat bulmak zor. Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı bile AB’nin fonladığı bir projeydi. Emekli bürokratlar kolları sıvayıp fon almak için hayali/ gerçek proje yarışındalar.

Mesela AB'ye bağlı bir kurum yerli, milli araştırma kuruluşuna Kilis'teki göçmenleri çok yönlü araştırma desteği verip, sonra tüm araştırma ve analizleri bir merkezde gözden geçirip göçmenlerin sosyal haritasını çıkarıyor. Türkiye'nin bilmediği bilgilere sahip olup, içimizi bizden iyi tanıyorlar. Bürokratlar ise bu iş için aldığı avrolarla vatansever ve becerikli pozlarında.

Yabancı vakıflar; elbette kendi dünya görüşlerini güçlendirip yaymak için destek veriyor. Ama bu fonlama tüm dünyada yaygın ve yerleşik. Mesela 200 yıldan fazla ülkemizde bulunan Robert Koleji'ni bir yardım vakfı yönetiyor.
Bunun gibi sayısız yabancı okul ve destek vakıfları var.

Mesela Kadem; 2011/ 2021 arasından AB ve USA'dan kaç milyon avro/ dolar aldı? Her şehrin merkezindeki konaklara ne kadar kira verip masraf yaptı? 2015'ten sonra gelen AB-ABD fonlarını niye sitesinde gösteremedi? Bu destekler şeffafça yapılıyor ve devletin de denetiminde.

Yurtdışından fon almak Türkiye’de muhtemelen en şeffaf işlerden. Çünkü yurtdışından gelen bütün fonlar/ paralar, devletin gözetiminde Vakıflar G.M ya da Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın denetiminde Türkiye’ye giriyor. Projelerin kopyaları devlete veriliyor ve onaylanıyor. Vakıf, dernek ve şirketler denetleniyor.

Banka akışları şeffaf ve fon verenler parasının proje için kullanıldığını görmesi için her harcamanın faturası olmak zorunda. Bu projelerde çalışanlar ya sigortalı ya da sözleşmeli. Yani her şey kayıt altında. Türkiye’ye giren bir yabancı fonun yüzde 45’i devlete vergi olarak gidiyor.

Chrest Vakfı, 2016’da Medyascope’a ilk fonunu verdiği yıl, bugün Cumhurbaşkanı hukuk başdanışmanı Mehmet Uçum ve "Boğaziçi Küresel" adlı derneğin kuruluş aşamasında destek olan Can Paker’in kurucusu olduğu PODEM’e de 100 bin dolar fon vermiş görünüyor. Chrest’in 2001’den 2021’e Türkiye’deki projelere verdiği fon miktarı toplamda 5 milyon dolar civarında.

Bu miktar, Ziraat Bankası’nın Doğan Medya'yı alması için Demirören’e verdiği kredinin 150’de biri. 

Türkiye’de orta düzeyde; dindar, yerli zengin çocuğunun başkanlıkevi/ rezidans parasını; Texaslı Jensen ailesi  Türkiye’ye katkı yapan projelere ancak 20 yılda harcamış. (Yıldıray Oğur/ Karar)

***

Hayırseverlik ve yardım kimsenin tekelinde değildir! Türkiye'nin birçok kurum ve kuruluşu yurtdışına yardım ve destekte bulunur. Bu paralar ya doğrudan veya dolaylı hayırseverlerin yardımı. Bizde dini, manevi bir gaye varsa batılılarda da var. Onların da kendine göre cihatları ve haçlı faaliyetleri var. Bu aktiviteleri de gösterek ve aleni yapıyorlar. Açık yaraya kurt düşse bile görülür ve çaresi bulunur. Herkes kendi dünya görüşünü hakim kılmak ister.

Kitap bastırmak isteyenden, evlenme yardımlarına, sosyal çatışmaların çözümüne kadar geniş bir yelpazede vakıfları var. Geçen gün Almanya'da 80 binden fazla dernek-vakıf olduğunu aynı nüfuslu Türkiye'de ise 7-8 bin olduğunu okudum.

Taşra tüccar muhafazakarlığı, öteki dünya işini de ticarete döküyor. Ahret meyvesini dünyada yemek istiyor veya din üzerinden dünyayı kazanmak için çırpınıyor. Bizim gibi bir ülke için kontrol ve denge kurumları olan STK  düşünce ve özgür medya kuruluşları elzemdir. Bu tip kuruluşlara iktidar ve muhalefetin de ayrı ayrı ihtiyaçları vardır. Bu kuruluşlar yerli, milli, öz kaynakları olan, hakka taraf ve siyasete mesafeli olması gerekirken kaç tane böyle STK'mız var?

Merkez sendikaların sosyal faaliyetlerini gördünüz mü? Eğitim sendikaları maaş pazarlığından başka ne yapar? Geçen gün 30 yıl önce öğrencim olan bir eğitim sendikası başkanı ilk defa aradı ve eve geldi. Çift yönlü, güçlü siyasi ve medya bağlantılı olan emekli bir öğretmen sendikaya gelip, Anadolu Selçuklu eserlerinin listesini istemiş.
Hayır için restore ettireceklermiş! Sendikanın yardımını isteyince başkanın aklına ben gelmişim. Konuşunca hayır değil maddi kazanım için geldikleri sonucuna vardık. Durumu iyice anlayıp öyle desteklemelerini söyledim.

İşin özü: Anadolu Selçuklu eserlerini turizme kazandırmak için siyasi zenginler bu tekaüt öğretmeni aracı ve keşif için eğitim sendikasına göndermişler görünüyordu.

Soru/yorum:

Vakıf adanmışlığı; İslam'ın ve Peygamberimizin (asm) dünyaya armağanı. Hani sadaka taşı, güvercin suluğu vb?

Son 20 yılda aile bitti. Elveda Aile! Bu zenginler neden aileyi yaşatma ve destek vakıfları kurmazlar ki? Gençlerin sevgili ve dostluk ortaklığı çıkar yol mu? Bu ortaklıktan doğanlar ne olacak? Boşanan erkek donuna kadar soyulurken; tahsilli, meslekli gençler, evlenmeyi göze alabilir mi? Bu merkezi sorunu araştıracak kurumları niye kurmaz bu muhafazakarlar?

Konya'daki evlendirme vakıfları ne oldu? Müslüman holdingler niye gençlerin evlilik ve geçim işlerine el atmazlar. Dindar, yerli, milli, milliyetçi zengin niçin doğru yere, elzem işlere para harcamıyor? Mesela Türkçe'yi güçlendirme ve Kürt sorununa katkı sunan vakıfları var mı?

Teksaslı foncu ailenin kendi açıklamasına göre; Anadolu Kültür Derneği, Hrant Dink Vakfı, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), Sabancı Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi Vakfı, Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM), Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), Filmmor Kadın Kooperatifi, Mezopotamya Vakfı, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DISA), Mekanda Adalet Derneği, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Yurttaşlık Derneği'ne destek olmuş.

Şimdi göründüğü kadar; Filmmor Kadın Kooperatifi/ bir kadın üretim kuruluşu, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı/ sağlıklı ve kontrollü doğum vakfı, Morçatı Kadın Sığınağı Vakfı/ Şiddet gören veya iddia eden kadınların sığınma evleri. Şimdi bu Teksaslı aile  vakfı doğrudan aile, evlenme, geçinme, kadın sorunlarına el atmış. Bu parayı kumdan mı süpürmüş!

Şöyle böyle dert ve sorunlarımıza devlet gözetiminde ve parasının da yüzde 45'ini devlete vererek, Teksaslı kovboy gibi yardımımıza yetişmişler!

Bu sorunlarımız var mı yok mu? Evlilikler azalıp, boşanmalar ve nikahsız, düğünsüz ev ortaklıkları, çığ gibi artıyor mu artmıyor mu? Meslek sahibi üniversite mezunları evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı neden göze alamıyor? İlk geçimsizlikte niye erkek pılıyı pırtıyı toplayıp gitmek zorunda veya öyle gösteriliyor? Kitap ve sünnette bunun yeri nedir? Geç evlilikler "moda olsun diye" mi geciktiriliyor?

AB/ABD destekli kuruluşlar niye aileyi bitirmede rol alıp köşeye çekildiler? Aile içi geçimsizliği önleyecek/ çözecek hayır kurumları, STK'lar niye yok? Taşralı muhafazakar holdingler yatırımlarını niçin yata, kata, arsaya, masa, kasa ve gizli nisaya yatırırlar? Tarım hayvancılık niye diriltilmiyor, köyler boşaldı bitti ülkenin kırsalını kim diriltecek?

***

2-058.jpgResmi işlem için bir kadın memur hemcinsine; “Mesleğiniz nedir hanımefendi?” diye sordu.

O da, “Anneyim ve ev hanımıyım!” diye cevap verdi.

“Bunlar meslek değildir bayan, hakiki mesleğiniz yok mu?”

“Annelik en hakiki, en büyük, en mukaddes meslektir yavrum!”

“Nasıl yani?”

“Anaokulunda çalışan bir bayanın mesleği nedir?”

“Anaokulu öğretmeni!”

“İşte ben hakiki anaokulu, aile okulu öğretmeniyim!"

Aile okulu öğretmeninin adını ve kıymetini bilip destek veren etkili - yetkili tek kişi var mı bu ülkede!?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum