İstanbul'un işgali ve bir kahraman

İstanbul işgal altında, Kasım 1918 itilaf devletleri özellikle İngilizler İstanbul'u tarassut altına almış, sokak ve caddeler tutulmuş köşe başları gözetim altında her taraf asker kaynıyor. Meclisi Mebusan toplanamıyor 150 aydın tutuklanmış. Anglikan Kilisesi Başpapazı fırsatı ganimet sayarak üstüne üstlük meşihat dairesinden altı sualine altı yüz kelime ile cevap istiyor.

Bediüzzaman Said Nursi, bu esnada Darul Hikmetil İslamiye azası. O nedenle Meşihat Dairesi bu suallerin cevabını da O'ndan isteniyor. Kilise Papazının bu haysiyet kırıcı davranışına karşı gazete dili ile sert bir cevap veriyor. Daha doğrusu cevap yerine bir tükürük gönderiyor. Kendi ifadelerinden okuyalım isterseniz.

"Altı yüz kelimeyle değil, altı kelimeyle de değil, hattâ bir kelimeyle dahi değil, belki bir tükürükle cevap veriyorum. Çünkü, o devlet, işte görüyorsunuz, ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı, mağrurâne üstümüzde sual sormasına karşı, yüzüne tükürmek lâzım geliyor. Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne! demiştim."

Bütün bunlar olurken İngiliz siyaseti Müslümanları kendine taraftar kılmak için olmadık hile ve oyunlara giriyor. Bir kısım insanların ahmaklığından yararlanıyor, bir kısmının makam ve mevki sevdasından istifade ediyor, bazılarının ırkçılık duygusunu kullanıyor, bir başkasının tama'karlığını alet ediyor, hatta bazıların devlete olan düşmanlığını işletiyor. Özetle, zorla İşgal ettiği Osmanlı Devletini içten fethetmeye kendine taraftar kılmaya çalışıyor. En azından Türk Milletinin tepkisini azaltmaya çalışıyor.

Bu çalışmalarının karşılığını da almıyor değil bir kısım insanlar İngiliz Mandasına dünden razı. İşte böyle bir ortamda her kafadan farklı seslerin yükseldiği bir sırada Hutuvat-ı Sitte adlı eser gizlice  basılıp el altından dağıtılıyor.

O nedenle Hutuvatı Sitte yazılışı, yayınlanışı, ortamı ve yayın şartları ile destansı hallere örnek bir eserdir.  İngiliz askerlerinin İstanbul'u işgal ettiği tehlikeli bir ortamda yazılmış olması yanında içerik olarak tüm oyunları bozan akıl dolu bir eserdir.

Bu eserin yayınlanması neticesinde İngilizlerin şeytani oyunlarının tümü deşifre olmuştur. Bu sayede İstanbul’u işgal eden itilaf devletlerine karşı halk cesaretlenmiştir.

Yani, hem mazlum halka cesaret vermiş hem cesurca çıkışı sayesinde düşmanı korkutmuş, paniğe sevk etmiş, hem de dini bir vecibe olan zalime karşı susmadan cesurca zulmünü yüzüne haykırmıştır.

Eser ile ilgili tarihçilerin yorumu ise kısaca şöyledir:
“İngiliz başkumandanına bu eser gösterilir ve Bediüzzaman'ın bütün kuvvetiyle aleyhte bulunduğu kendisine ihbar edilir. O cebbar kumandan, îdam kararıyla vücudunu ortadan kaldırmak istedi ise de; fakat, kendisine Bediüzzaman îdam edilirse bütün Şarkî Anadolu İngiliz'e ebediyen adavet edeceği ve aşîretler her ne pahasına olursa olsun isyan edeceklerinin söylenmesi üzerine, birşey yapamaz. Eser tesirini gösterir ve ulema ve halk İngilizlerin aleyhine geçer. Kuvay-ı Milliye hareketi de bu sayede büyük güç kazanır.”

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.