İsrafın boyutları

İsrafın her türlüsü hem dinimizce yasaklanmış hem de gelenek ve göreneklerimize göre hoş karşılanmamıştır. Özellikle günümüzde ulaşım, iletişimin kolay ve üretimin bol olması ile insanoğlu müsrif duruma düşmekten kendini kurtaramamıştır. Adeta bu sarmalın içerisinde kısır döngüde git gide israfın pençesine düşerek ne kendisinde ne de yaşadığı gezegende bereket bırakmamıştır. Nasıl olsa nimet ucuz ve bol diyerek har vurup harman savurmak ileride nimetin önce kendisinden sonra da tüm insanlığın elinden çıkmasına sebebiyet verecektir. Dikkat edecek olursak, son zamanlarda gıda, ekmek, su ve diğer üretilen mal ve hizmetlerin insanlara yetmediği ve dolayısıyla pahalı olduğu görülmektedir, bu da tasarruf bilincinin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir.

Evimizde tasarruf edebiliyor muyuz?

Çeyrek asırda altı adet koltuk takımı değiştiren ailelerin sayısı etrafıma baktığımda az değildir. Hele hele cep telefonları başlıca bir dert. Akıllı telefonların çıkmasıyla birlikte birçok zorlukla alınan telefonlar bir anda çöplere atıldı ya da evde kutuda beklemekte. Evlerimiz adeta elektronik çöplük durumuna gelmiş, ne atılıyor, ne satılıyor, ekonomiye kazandırmak ta zor olmuş. Temiz kullanılmayan duvar boyaları ortalama üç yılda bir değiştirilir hale gelmiş. Halbuki eskiden bir boya temiz kullanıldığında on yıl sürmesi gerekirdi. Evdeki diğer dekorasyonlardan TV, masa, sandalye, sehpa, oda takımlarını ve sair mensucatları ve beyaz eşyaları saymıyorum bile. Alınan birçok araç ve gereci ya moda uğruna ya da kötü kullanım sonucu erken değiştirilerek tahmin edilemeyecek oranlarda israfa sebebiyet vermekteyiz. Her yıl alınan onca kitap ve kırtasiye zamanı geçti diye çöpe atılmaktadır. Bari sobaya atılsa veya geri dönüşüme verilse, çoğu zaman o da mümkün değil. Elbise ve giyim, modası geçti diye eskimeden çöpe atılıyor. “Kardeşim neden çöpe atıyorsun, ihtiyacı olan birine versen olmaz mı” demek içimden geliyor. Birileri diyor ki eskiyen ya da modası geçen elbiseleri verdiğim kişi sobaya atıp yakıyormuş neden vereyim ki diyor. Haklı olarak bir şey demek mümkün değil. Isıtma ve soğutma sistemlerinde, pencereler açıkken çalışan kalorifer veya klimalar, hava durumuna göre ayarlanabilir vanalar göz ardı ediliyor. Başlı başına evlerde en çok tüketilen su ve elektrik bunları daha saymıyorum.

Kamu kaynaklarında uçan kuşun da hakkı var

Makam araçları eskimeden yenisi ile değiştirilmekte, kamu lojmanları boş yere dururken bazen tercih sıralaması ve süre kısıtlaması yüzünden ihtiyacı olana verilmeyerek boş durmakta. Bu ev kendinizin olsaydı kaç ay boş bırakırdınız diye sormak gerekli. Kiralanan veya mülk sahibi olunan araçlar bazen ehil olmayanlara verilerek boş yere yakıt sarf edilmesi söz konusu olabiliyor. Hele hele ısıtma ve soğutma sistemlerinde israfın boyutu daha da fazla. Okullarda öğrenci yok derslikler her gün ısıtılıyor, buna ne gerek var. Bu işletme kişinin kendi malı olsa idi, öğrenci yokken kaloriferleri yakar mıydı diye sormak lazım. Akşamdan sabaha kadar yanıp da bir türlü söndürülmeyen ampuller, devletin personele sağladığı yemek ve servis ücretlerini doğru ve yerinde kullanamayanlar, taşıtlarda hala kiralama yerine mülkiyet esası ile hareket edenler. Her yıl tekrar edilen gereksiz bakım onarım giderleri ile devleti onlarca zarara itenler. Bir şeye bakım onarım gerektiğinde zamanında müdahale etmeyerek daha büyük zararlara sebebiyet verenler. Bir ihtiyaç için alınması gerekli bir aracı ederinin üzerinde satın alınmasına neden olarak gereksiz yere kamu kaynaklarını israf edenler. Bir ihtiyaç için alınan bir aracı ve gereci kullanmadan eskitmeyi tercih edenlere niçin aldın diyerek sormak lazım. Kırtasiye giderlerinde ölçüyü kaçırarak gereksiz yere israf edenler. Yıl boyu ihtiyaç olmadan sağa sola giderek sürekli gezmeyi tercih edip yolluk giderlerini sonuna kadar harcayanlar. Bir kişinin yapabileceği işi iki-üç kişiye yaptırarak gereksiz gider kalemlerini artırmaya sebep olanlar. İş yeri bizim olsa idi gerçekten böyle mi yaparız diye kendi kendime soruyorum. Öngörüsüz, vizyonsuz ve çapsız bazı görevlilerin yanlış yatırım ve proje üreterek bu projelerin kullanılmadan atıl olmasına sebebiyet verenler. Yetki ve idare kendisinde iken yatırım yaparken “ben zimmetime bir kuruş bile geçirmedim” diyerek övünüp bir başkasına menfaat sağlamayı mevzu bahis bile etmeyenler. Eskimeden çöpe atılan, temizlikçiler tarafından talan edilen personel bilgisayarları, yazıcılar ve sair elektronik cihazlar, daha birçok kalemi burada saymak mümkün.

En büyük israf ekmek nimeti ve gıdada

Bir yılda çöpe atılan ekmek ve gıda miktarını 83 milyon üzerinden bir hesap ederseniz işin nereye varacağın bir gidin siz hesaplayın. Lokantalarda, kamu yemekhanelerinde, evlerde çöpe atılan gıda ve ekmek ile binlerce aç ve masum hayvanların beslenebileceğini unutmamak gerekli. Çöpe atılan her bir ekmek iki liradan hesap edilirse varın siz hesap edin israfın boyutunu. Ayrıca başta ekmek olmak üzere her türlü bitkisel ve hayvansal gıdalar Allah’ın bize rahmet hazinesinden bir ikramı ve rızkın ana kaynağıdır. Bu anlamda bize geçim kaynağı olarak gönderilen o nimetlere hürmetin gereğini nankörlük etmeyerek göstermek kulluk vazifelerimizden birisi olsa gerek.

Damlaya damlaya çöl olur

Su da Allah’ın biz insanlara rahmet hazinesinden gönderdiği en önemli nimetlerin başında yer alır, bu anlamda suyun hayat olduğunu biliriz. Yüce Peygamberimiz (s.a.v); su kullanımında ölçüyü belirtirken “Abdest alırken, akmakta olan bir nehirde bile olsanız suyu israf etmeyin” manasında hadis-i şerifini hatırlamak gerekirse suyun önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Yeryüzünde, ekmek, gıda ve hava gibi su da bir nimet olarak bizlere Rabb-i Rahimimiz tarafından bahşedilmiştir.

En iyi enerji tasarruf edilen enerjidir  

Günümüzde yakıt, değerli ve ulaşılması pahalı olan bir nimettir. Hava, kara ve deniz araçlarında, fabrikalarda ve evlerde tüketilen doğalgaz ve petrol bilindiği üzere kolay üretilmemektedir. Alın teri ile topraktan ve hayvandan elde edilen gelirlerimiz dışarıdan ithal edilen bu gibi ürünlere yeterli gelmemektedir, bu kadar pahalı olan bu ürünler gerek yollarda trafik düzensizliğinden ve gerekse lüzumsuz kullanımdan dolayı israf edilmemelidir.

Vakit nakittir

Zaman, ister istemez öncelikle şahsımızı bir nevi ilgilendirmekle birlikte çalıştığımız iş yerinde de zamanı verimli kullanmadığımızda bize verilen maaşı hak etmiş olmayız. Boşa geçen her bir gün insanın sayılı ömründen eksilerek zayi olmaktadır. Ömrümüzü bereketlendirmenin yegâne çaresi zamanı boşa harcamamak ve değerli meşguliyetler ile geçirmek lazımdır. Bunlar içinde okumak, tefekkür ve ibadet etmek geçirdiğimiz en kıymetli zamanlar olarak bilinmelidir. Allah tarafında bize verilen ömür sermayesini yerli yerinde israf etmeden kullanmak da yine O’na karşı olan kulluk vazifelerimiz arasındadır.

Az söyle çok dinle

Atalarımız derler ya; “söz gümüşse sükût altındır.” Konuşman gereken yerde üzerine vazife olanı konuşarak görevini yerine getirmek, susmamız gereken yerde ise sükûnetimizi korumamız hem bizi hem de muhatabımızı rahatlatır.

Çabalarımız, kabiliyetlerimiz istikametinde mi?  

Günümüzde maalesef kabiliyetler de bazen israf olunmakta, birçok kimse kendini daha tanımadan, kabiliyetlerini bilmeden rastgele meslek seçimine yönelmekte, becerilerinin aksine bir takım meslekleri icra etmeye çalışırken hem zaman, hem madden ve manen yıpranarak işinde başarısızlığa düşebilmekte ve böylece şahsen, toplum ve ülke olarak zarar etmiş sayılırız.

İsrafta hayır, hayırda israf olmaz

Bazı insanlar karınca misali yığınak yapmayı sever, hayatı boyunca eli titreyerek veremediği hayır ve hasenatı terk ederek, arsa, dükkân, ev vb. diğer durağan yatırımlara kazancını harcar. Adeta yemez, yedirmez, içmez, içirmez, giymez, giydirmez, tabiri diğerle kısaca varyemez olur. Bazı insanlar hayatları boyunca bir elinde 10 karpuz taşırcasına birçok meslek gruplarına yönelir nerede bir boş alan olduğunu düşündüğü işlerde kendini güya mahir bilerek her işe atılır, sonunda umuma el attığından her şeyden mahrum olur. Halbuki elde etiği kazancın bir kısmını hayır ve hasenatta bir kısmını üzerine farz olan zekât yolunda harcasa geri kalan diğer malını da üretim sahasında değerlendirse hem topluma hem de havada uçan kuşa bile faydası olacaktır.

Çoğu zarar, azı karar

Her şeyde olduğu gibi tasarruf bilincinde de talim ve terbiyenin, eğitimin gerekliliği sürekli vurgulanmalıdır. Çocuklarımıza bu bilinci ailede ve okulda mutlaka vermemiz gerekir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi evde kullanılan her türlü tüketim araç ve gereçlerinde, mobilyadan tutun bilgisayar ve telefonlara kadar özellikle su ve gıdada, ekmekte, doğalgaz, elektrik ve petrol ürünlerinde, kamuda tarafımıza emanet olarak verilen her türlü tüketim malzemesi, taşınır ve taşınmaz mallarda tasarruf bilinci içerisinde hareket ederek topluma ve ülkemize vereceğimiz katma değerin bilinci içerisinde olmalıyız. Konuşmalarımızda, hayatımızın sayılı günleri olan zamanda, kabiliyetlerimiz doğrultusunda işlemede, bize emanet olarak verilen bedenimizin en küçük hücresinden tutun bütün organlarımızı israf etmeden yaratılış gayesi doğrultusunda kullanmayı kendimize rehber edinelim inşaallah. Bu duygu ve düşünceler içerisinde, Cenab-ı Allah, bizleri hayat boyunca israftan kaçınmamızı, yaptığımız tasarrufları insanlık için hayır ve hasenat yolunda, O’nun rızası dairesinde harcamayı bizlere nasip eylesin, âmin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum