Hüseyin ÖZTÜRK

Hüseyin ÖZTÜRK

İskeçe Hatim Merasimi

Batı Trakya seyahatimiz İskeçe’deki hatim merasimiyle sona erdi.
Kur’an-ı Kerim’in okunmaya başladığı 500 yıldan bu yana, kesintisiz devam eden hatim merasimlerinden birini izledik.

Kur’an ziyafetine katılan herkesin gözlerinden yaşlar akıtan Kur’an bülbülleri, ezan gülleri, İslam’ın şartlarını anlatan sade diller, güler yüzler, Cennetten gelen misafirler gibiydi.
Batı Trakya’nın neresinde olursa olsun, Müslümanların çocukları, ilkokula başlarken aynı zamanda Kur’an ve dini eğitime de başlıyor.

İşte bu yıl ilkokulla birlikte Kur’an-ı Kerim öğrenme ve dini bilgilerden mezun olan çocukların hatim duaları vardı.
Öyle güzel Kur’an-ı Kerim okuyorlardı ki, hayran olmamak ve özenmemek elde değildi. Varlıklarının ifadesiydi.

Tekrar belirtelim ki, Batı Trakya’nın Yunanlıların eline geçtiği 1912 yılından bu tarafa, bölgede Kur’an öğrenilmesi ve öğretilmesi hiç kesintiye uğramamış.
Yani Milli Şef dönemi İsmet İnönü’nün, Kur’an hadimi milletimize uyguladığı zulme benzer bir zulüm yaşamamışlar. Ne kitapları yakılmış ne evleri basılmış. Geçelim.

Kur’an-ı Kerim’den ezberledikleri sureleri okuyan çocuklar, hemen ardından; “Şimdi okuduğum ayetlerin manasını veriyorum” diyerek ezbere anlamını da söylüyorlardı.
Cennet çocukları böyle muhteşem güzellikler sergilerken düşüncelerimin arasına şunlar girdi:
“Bizde milyonlarca Müslüman beş vakit namaz kılar, daha namazda okuduğumuz surelerin anlamını bilmeden yatar kalkarız.”

Bir başka güzellik de şuydu: İslam’ın şartlarını tiyatral bir şekilde anlatıyorlardı.
İki kız veya iki erkek öğrenci mikrofona geliyor ve başlıyorlar karşılık konuşmaya:
Birisi; “Kardeşim bana abdest almayı öğretir misin” diyor. Öbürü; “Tabii canım kardeşim abdest şöyle alınır” diye tarif ediyor.

Bir diğer hoşluk ise, İslam’ın öğüt ve emirlerini, yine kız ve erkek öğrenciler, seçtikleri şiirlerle paylaşıyorlardı.
Helal süt emmiş çocukları seyrederken kafamdaki düşünce rüzgârları başka bir kirliliği daha getirip koydu önüme.

Yıl 2007’yi aylardan Nisan 27. günü gösteriyordu. Türkiye bugüne bir muhtıra ile uyanmıştı.
İşte o muhtıra, bütün dünyaca Müslüman olduğu bilinen ülkemizde kız çocuklarının ilahi okumalarına karşılık verilmişti. Geçelim.
İslam’ın temizlik dini olduğunu İskeçe’deki Müslüman Türklerin mahallesinde gördüm. Daha girişten itibaren bütün sokaklar, evler, duvarlar, bahçeler pırıl pırıldı.
Kadının kadınca tesettürünü de orada gördüm. “Kadınca tesettür; karşıdaki kişiyi terbiyeye ve nezakete davet eden bir giyim biçimidir.”

Türkiye’de de böyle kadınca tesettür anlayışı olsa da çoğunluk tesettür biçimi; inanç ve imanın ortaya koyduğu çizginin dışında seyretmekte.
Batı Trakya’dakiler “nefislerini dine” göre teşmil ederken, memleketimizdekilerin büyük bir kısmı, “dini nefislerine” göre dizayn etmekteler.
Neyse, Türkiye’de kadın ve tesettür meselesi çetrefilli bir konudur. Mümkün mertebe bu mevzudan hep uzak durmaktayım.
Batı Trakya’daki samimi tesettürlü hanımların ihlâslı davranışlarını ve giyimlerini görünce, bizdekilere bulaşmak zorunda kaldım.

Akit
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.