İnönü’nün Said Nursi korkusu

1960 yılının ilk günleri.  Ankara’da tansiyon gittikçe yükselmektedir. İnönü’nün hedefinde Bediüzzaman vardır. Menderes’e karşı acımasız muhalefetinde Said Nursi üzerinden hükümeti sürekli topa tutar. Hükümet ise, Menderes’in şahsında Üstada bağlı bir iç dünyaları varsa da bunu ürkek ve savunmacı bir hava içinde tutarlar.

O günlerde İnönü ile röportaj yapan Milliyet Gazetesi muhabiri, Bediüzzaman’ın seyahatleri hakkında  çarpıcı soruyu sorar:
“Said Nursi’nin gezileri de seçim gezisi midir? Adaylığını koyar mı? Tanır mısınız?”

İnönü, yıllarca rekabetin verdiği bütün hinliği ve Üstad karşısında hüsran hallerinin etkisiyle, “Onu bilemem, ama seçimler için herhalde bir vazife almıştır. Meşrutiyetin ilanı sırasında İstanbul’da kendisine mahsus bir kıyafet içinde dolaşıyor görmüştüm.”

İlginçtir, İnönü cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığı boyunca amansız bir şekilde devletin bütün imkanlarını seferber edip Bediüzzaman’ı izler ve gözlerken, O’nu görememiş ve görüşememiştir.

7 Ocak’ta çıkan  bu röportaj İnönü-Menderes kavgasının merkezine  Bediüzzaman’ı koymuştu.

Üstadın Isparta-Ankara-İstanbul-Ankara-Konya-Isparta hattında süren bu hızlı ve aşırı kontrol altındaki ziyaretleri ile İnönü’nün seçim kampanyasını böyle erkenden başlatıp, Bediüzzman’ın gezilerini bağlantılı göstermesi DP’yi daha da germişti.

Ulus gazetesi, İnönü’nün beyanından hareketle “Bediüzzaman iktidar partisinin seçim mekanizmasında kendine düşen vazifeyi yapmaya başlamıştır” haberiyle, Üstadın önünü kesmeye ve seyahat hakkını engellemeye çalışıyordu.

Üstadın halkın nezdindeki tesirinden korkan CHPliler, DP’yi korkutma yarışındaydılar. Kısmen de etkili olmuşlardı.

9 Ocak’ta Akşam gazetesi, “Başbakan Said Nursi meselesini ele aldı” diyordu.  
İnönü’ye cevap veren Menderes’in “İsnatları nefretle reddediyorum” dediğini yazıyordu.

Bu arada DP’nin Emirdağ ilçe kurulunu görevden alması tansiyonu düşürmeye yönelikti.
İnönü’nün Gazeteciler Cemiyetinde yaptığı konuşmada, Bediüzzman’ın Demokrat Parti’ye çalıştığını gündeme taşıması ve Emirdağ DP teşkilatının Nurculuk yaptığı iddiasıyla azledildiğinin basına düşmesi, kızışmanın ileri safhasıydı.

Bu gelişmeler karşısında Menderes, Anadolu Ajansı’na açıklama yapma ve ithamları reddetme ihtiyacı duymuştu.
Tüm gazetelerin gündemine oturmuştu Bediüzzaman tartışması.
İnönü ve medya gücü, DP’yi evhamlandırmayı başarmıştı.
Bir ihtilalın ayak sesleri, siyasetin it izi ile at izinin birbirine karıştığı derin çatışma ve restleşme gürültülerinden duyulmasa da, Bediüzzaman gelen tehlikenin farkındaydı.

CHP karşısında manevi himayesine aldığı Demokratlara ikazda bulunmak istiyordu.
DP’ye hitaben “Halkçılar ırkçıları elde edip sizleri devireceklerine bir ihtimali kavi ile hissettim” derken, bu mesajı okuyacak ve dikkate alacak bir zemin yoktu. Gerginlik had safhadaydı.

Bediüzzaman üzerinden, onun manevi aleminden ve dünyasından bihaber yürütülen bu acımasız kampanya, CHP-DP çatışmasını alevlendirmişti. Yangın zaten vardı. İnönü-Menderes zıtlaşması, bir düelloya dönüşmüştü.

Menderes’ten İnönü’ye, İnönü’den Menderes’e, birbirine rest çeken açıklamalar peşi sıra gelmeye devam ediyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum