İman, hadîs gibi bâtınî, Kur'ân gibi zâhirî vahiylere şâmildir

İman, hadîs gibi bâtınî, Kur'ân gibi zâhirî vahiylere şâmildir

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Kur'ân-ı Azimüşşan burada وَالْمُؤْمِنُونَ بِالْقُرْاٰنِ 1 gibi îcazlı ifadeleri terk edip, وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ 2 ile itnabı ihtiyar etmiştir. Şu itnab, bu makamı yüksek nükte ve letâifle tezyin etmek için ihtiyar edilmiştir.

1. Esmâ-i mevsûle ve müphemeden bulunan اَلَّذِينَ burada hükmün medârı ve maksadın esası, iman sıfatı olduğuna ve mevsûfu ile sâir sıfatları iman sıfatına tâbi ve altında görünmez bir durumda olduklarına işarettir.

2. Yalnız bir zamanda sübutu ifade eden مُؤْمِنُونَ 3 kelimesine bedel, fiil sigasıyla يُؤْمِنُونَ 4 tabiri, nüzul ve zuhur tekerrür ettikçe imanın teceddüt ettiğine işarettir.

3. İphamı ifade eden مَا iman-ı icmâlînin kâfi geldiğine ve imanın, hadîs gibi bâtınî ve Kur'ân gibi zâhirî vahiylere şâmil olduğuna işarettir.

4. اُنْزِلَ 5 maddesi itibarıyla, Kur'ân'a iman, Kur'ân'ın Allah'tan nüzulüne iman demek olduğunu gösteriyor. Kezalik, Allah'a iman, Allah'ın vücuduna iman; âhirete iman, âhiretin gelmesine iman demektir.

5. اُنْزِلَ mâziye delâlet eden heyeti itibarıyla, henüz nâzil olmayanın nüzulü, nâzil olanın nüzulü kadar muhakkak olduğuna işarettir. Maahaza, يُؤْمِنُونَ 6 'deki istikbâl, اُنْزِلَ 'nin mâziliğinden neş'et eden noksanı telâfi eder. Yani henüz nâzil olmayan kısım اُنْزِلَ 'nin şumulü dahilinde değilse de, يُؤْمِنُونَ 'nin şumulü altındadır. Bu tenzil meselesi, Kur'ân'ın çok yerlerinde vuku bulmuştur. Bazan mâzi, istikbale misafir gider; bazan de muzari; mâzinin memleketine gelir. Bunda, çok lâtif bir belâgat vardır. Şöyle ki:

Bir adam, kendisine göre henüz geçmemiş birşeyi mâziye delâlet eden bir sîga ile işittiği zaman, zihni heyecana gelir, ayılır. Anlar ki, muhatap yalnız o değildir. Belki, arkasında muhtelif mesafelerde pek çok ayrı ayrı taifeler, saflar bulunmakla, kendisine tevcih edilen hitapları, nidaları, İlâhî hitabeleri, arkasında bulunan bütün o taifeler işitir gibi zihnine gelir.

عَلَيْكَ 7 'ye bedel اِلَيْكَ 8 'nin zikri, Resul-i Ekremin (a.s.m.) teklif edilen risalet vazifesini cüz-i ihtiyarîsiyle haml ve kabul etmiş olduğuna ve bu hizmet Cibril tarafından görüldüğünden, Resul-i Ekremin (a.s.m.) daha yüksek olduğuna işarettir. Çünkü عَلٰى da ihtiyar olmadığı gibi, vasıta-i nüzulün daha yüksek olduğuna delâlet eder. اِلَيْكَ 9 'deki zamirin ism-i zâhire tercih sebebi, Kur'ân ve Kur'ân'a ait hususat hususunda Hazret-i Muhammed (a.s.m.) yalnız muhatap olup, kelâm, Allah'ın kelâmı olduğuna işarettir. Bu kelâmın îcaz derecesi, şu zikredilen letâiften anlaşıldı.

Dipnot-1: Kur'ân'a iman edenler.
Dipnot-2: "Onlar sana indirilen Kur'ân'a inanırlar." Bakara Sûresi, 2:4.
Dipnot-3: Mü'minler, Allah'a inananlar.
Dipnot-4: İnanırlar.
Dipnot-5: İndirildi.
Dipnot-6: İnanırlar.
Dipnot-7: Senin üzerine.
Dipnot-8: Sana.
Dipnot-9: Sana.

Bediüzzaman Said Nursi
İşârâtü'l-İ'câz