İkinci Söz ve Bediüzzaman’ın dil estetiği

İkinci Söz iki sayfadan mürekkep. Bediüzzaman icmal ve tafsil gibi edebiyatın ve telif sanatının iki önemli unsurunu eserlerinde en iyi şekilde kullanır. Mucizat-ı Kur’an’iye risalesinde Kur’an’ın mucizeliğini ve etkileyiciliğini bizim anlayacağımız şekilde izah eder. Çünkü Kur’an muhtevasında halkın seviyesine inemediği bir metin, asırlarca okunmuş ve dinlenmiş, hutbede okunan bir iki ayet veya hadis ile çoğu insan o mukaddes metni biliyor. Bugünlerde iki cüz Kur’an okuyorum beni psikoloik olarak tedavi ediyor hem de senelerdir okuduğum, hergün okuduğum metnin derinliklerinde kayboluyor ve hayıflanıyorum.

Kur’an hala bakirliğini koruyor, hala halkın ve aydınların ondan haberi yok. Mezarlık girişlerinde elinde Kur’an ile “Yasin okunur” deyip müşteri bekleyen hafızlar ve mezarların önünden geçerken okunan Fatihalar… Bundan ilerisi var mı? Mesela Kur’an’da “la” olumsuz eki kaç yerde kullanılıyor? Velateşteru biayati semenen kalilen, vela teşteru biahdillahi semenen kalilen… Bunlar saymakla bitmez.

Kur’an’ı edebiyat sanatı açısından kimse topluma açmıyor. Üniversiteler de liseler de. Mesela “eştera iştira” satmak fiilinin Kur’an’da kullanıldığı yerlerin tafsilatı ne kadar geniştir. Hüsün, tahsin, Muhsin ve ahsen kelimelerinin tafsili yine öyle. Bir yol tutulmuş kimse onun dışına çıkıp da yeni yorumlar getirmiyor, getiremiyor. Bediüzzaman cesaretle yeni yorumlar getirmiş mukaddes kitabımıza. O da yorumların biteviliğini normatifleşmesini hissetmiş, eleştirmemiş ama iyi örnekler vermiş.

İkinci Söz’ün mesajı metnin başında ortaya konmuş. “Ellezine yuminlüne bilgayb, imanda ne kadar büyük bir saadet ve nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen şu temsili hikayeciğe bak dinle.”

İman kelimesi en çok tekrar edilen bir kelime ama iman nedir, hayata nasıl yansır, insanı nasıl düzenler konusunda çok şey bilinmiyor.

Bediüzzaman mesajında dört kelime kullanıyor;

İmanda ne kadar büyük bir saadet
Ve nimet
Ve ne kadar büyük bir lezzet
Ve rahat

Dört kelime var; saadet, nimet, lezzet ve rahat. Bu kelimelerin başında da iki sıfat var “ne kadar büyük.” Sıfat hem ne kadar miktar ifade ediyor hem de büyük sıfatı.

Estetikte ve mimari de bir ölçü var yerli yerindelik. Bu dört kelime kimbilir hangi hızda yazılan bu metinde yerli yerinde kullanılmış. Bihakkın diyor Kur’an yerli yerindeliğe. İnsan, kainat bütün varlıklar yerli yerinde yani eksiksiz ve fonksiyonel yaratılmışlar. “Daire-i imkanda daha güzel yoktur” sözü de bu manaya geliyor. Bir koyuna eklenecek bir şey yok. Bizim Erzurum‘da ihtiyarlar çocukken birini severken “seni helkedene kurban” derlerdi. İşte bu yerli yerindeliğin yorumu. Nasıl herşeyi yerli yerine koymuş. Bir sofrayı tanzim eden anne, masayı herşeyi yerli yerine koyar. Kainata bak herşey yerli yerinde. Bir resme hayran olan insan bu kadar sayısız varlığın hepsinin yerli yerine konmasını nasıl anlasın. Bu kadar varlığı yaratmak bir de herkesi birbirinin hududuna karıştırmadan fonksiyonunu bozmadan dağıtmak. Bir kelime daha var tavzif ve taksim.

Bediüzzaman ayrıca yerine konulan şeyler için tefris kelimesini kullanıyor. Bunu mimarlar, moderatörler, desinatörler kullanır. Kelime seçimi, resim, musiki edebiyatın önemli bir unsurudur, hatta çok önemli bir unsurudur. Yahya Kemal bir kelimeyi yirmi beş yıl düşünmüş sonra ona uygun kelimeyi koymuş. Bediüzzaman, kelimeleri bahislere göre yerli yerine koymakta büyük bir sanatçı ve estetikçi.

Tanpınar’ın “Herşey yerli yerinde” diye bir şiiri var. Ayrıca Melih Cevdet’in de “Düzenli Dünya” diye bir şiiri var. Dikkati, önemli, faili nazara vermiyor ama düzeni düzen biri var tabii.

DÜZENLİ DÜNYA

Bayılırım şu düzenli dünyaya
Kışı yazı
Baharı güzü
Gecesi gündüzü sırayla.
Ağaçların kökü içerde
Bütün ağaçların kökü içerde
Dalların başı yukarda
İnsanların aklı başında
Bütün insanların aklı başında
Beş parmak yerli yerinde
Baş işaret orta yüzük serçe.
Diyelim kalksa da serçe
Orta parmağa doğru yürüse
Ne haddine!
Yahut akasyanın biri
Başını toprağa daldırdığı gibi
Bir gezintiye çıksa
Merhaba kestane, merhaba çam
Selâmün aleyküm, aleyküm selâm
Kimsin nesin nerelisin derken
Laf açılır mı bizim akasyanın kökünden
Bir uğultudur başlar rüzgârda
Kökü dışarda, kökü dışarda...
Yahut ne olur koca bir dağ
Baş aşağı gelsin...
Aman Allah göstermesin.
Bayılırım şu düzenli dünyaya
Altta ölüler
Üstte diriler
Gel keyfim gel!

Melih Cevdet Anday

***

İkinci sözde kullanılan özel kelimeler:

Saadet, nimet, lezzet, rahat, keyif, ticaret, hodbin, talisiz, hüdabin, bahtiyar, hodgam, hodendiş, bedbin, matemhane-i umumi, vaveyla, hazin, elim, muzlim, meyusane, hakendiş, hüdaperest, sürur, şehrayin, cezbe, zikirhane, terhisat-ı umumiye, tekbir, tehlil, mesrurane, ahz-ı asker, musika, mütellim, sürur, mesrur, müferrah, divane, batın, zahir, terhisat, talan, tevehhüm, zihayat, firak, zeval, elim, ezici, dehşetli, evham, küfür, dalalet, neşet, manen, tazip, tasdik, zikirhane-i rahman, talimgah-ı beşer, meydan-ı imtihan-ı insü can, vefiyat, terhisat, dar-ı fani, mesrurane, Malik-i Kerim, dağdağa, tevellüdat, ahz-asker, muvazzaf, mesrur, müstakim, zikir, tesbih, paydos, tefrih, nağamat, seyyid-i Kerim, munis, latif, ulvi, leziz, tecelli, tezahür, Tuba-ı Cennet, Zakkum-ı Cehennem, selamet, emniyet.

İki sahifelik bir “hikayecik”te seksen beş kelime var. Türk dilinin yaşaması için gayret sarfeden ama asırlardır kullanılan kelimeleri kullanılmaz hale getirmek Türkçülük değildir.

Kim demişse “dili yaşat ki milleti yaşatmış olasın…” Bediüzzaman dilci, dil konusunda teoriler üretmemiş ama dilciler ve teori üretenlerin hepsinden çok dili yaşatıyor. Anadolunun en ücra köylerinde İstanbul’da, Hakkari’de, Van’da, Erzurum’da onun kullandığı dille her akşam insanlar bir araya geliyor. Mesele teori üretmek değil, kullanmayı sağlamak. Batman’da Türkçeyi kullandığım için ders anlatırken birisi “Himmet abi ben Türkçeyi Risale-i Nur ile öğrendim, senin gibi konuşmak isterdim” dedi. Mezardan kalkın gelin bu adamın yaptığını görün de aydınımızın gafletini görün.

Akif diyor, “Kime lakin hani sahipleri yurdun ellerdi yatanlar sağa baktım sola baktım.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum