İcazet izlenimleri

Hattat Yusuf Sezer’in Ali Emiri Kültür Merkezi’nde 18 talebesine “icazet” vermesi, hoş bir geleneği de hatırlattı.
İcazetin kelime anlamına baktığımızda; bir şeyi uygun ve makul görmek, izin vermek, müsaade etmek… Daha doğrusu, Osmanlı döneminde ilimde ve yazıda tahsili bitirenlere verilen şehadetname/diploma manasında kullanılan bir tabir..
Medrese usulüne göre, okuduğu dersleri tamamlayan talebeye, hocası tarafından… Üzerinde çalıştığı sanatı ikmal eden, öğrenen çıraklara “üstad”larınca belge düzenlenirmiş… Ki buna “izin kağıdı” da denirmiş.
“Hoş bir geleneği hatırlattı” demem boşuna değil: mesela hat sanat dalında çırağın yetiştiğine, eserlerine kendi imzasını atabileceğine dair hocası tarafından belli bir üslupla yani “Hatt-ı icaze” tarzıyla yazılan bir belge verilirmiş. Ki, halen bu usül hattatlar arasında devam etmekteymiş.
“Yani”si şu: Osmanlı döneminde her nevi iş ve sanat dalında ustalık vasfı kazananlara verilen “bu işi hakkıyla yapabilir” nişanının umumi adıdır icazet.
*
İcazet töreninde eski bir diyanet görevlisinin hoş bir tabiri vardı, diyordu ki, “Hat sanatında bir nokta bile Kabe’yi inşa etmek gibi bir başlangıca sebebiyet verir.”
Yazılan her bir satırın önemine işaret etmesi bir yana, bir noktanın bile ne kadar ehemmiyet arzettiğini anlatıyordu. Bu sanatın terbiyesini alan kişinin, zaten “elif” gibi dosdoğru olması mümkündür.
*
Klasik Türk İslam Hat sanatında Nesih, sülüs, ve Rık’a yazı çeşitlerinin öğrenimini bitiren talebeler kendi el yordamıyla yazdıkları Kur’an-ı Kerim ile Evrad ve Cevşen’ül Kebir, tesbihat ve En’am gibi eserleri icazet sonrası sergiledi. Hepsi görülmeye değer çalışmalardı.
*
Bu zamanda böylesi gençlerin sahnede sergiledikleri eserleri tek tek incelediğimizde gözlerimiz doldu. Gerçekten böyle bir zamanda bir harfi bile yazmakta aciz olan gençlerin, Kur’an gibi bir kitabı bitirmeleri müthiş bir olay.
*
Çıraklar sahnede heyecanlıydı. Ama ustaları olan Hattat Yusuf Sezer onlardan bir kat daha heyecanlıydı. Tek tek icazetleri, çağırdığı konuklarla birlikte ellerine verdi. Aynı zamanda yüzündeki mutluluk görülmeye değerdi.
Hattat Yusuf Sezer özel sohbetimizde bir daha “icazet” töreni yapamayacağını ve çok yorulduğunu söylemiş, kendisine “Hele bir tören bitsin, mutlu bir yorgunluk sonrası bu kararınızı bir daha gözden geçirin” demiştim. Sanıyorum, önceki fikrinden vazgeçmiş görünüyor…
*
Bunca teknolojik bombardıman ve tahribata rağmen, genç hattatların ortaya serdikleri eserler, bir sonraki kuşağa da örnek teşkil eder.
Rabbim genç hattatların sayısını arttırsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.