Hüsrev'den Bediüzzaman'a: O gece mele-i âlânın bayramlarına biz de iştirak etmiştik

Hüsrev'den Bediüzzaman'a: O gece mele-i âlânın bayramlarına biz de iştirak etmiştik

Nasıl ki bu hâdise-i semâviyenin birinci defa vukuu

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin BARLA LAHİKASI adlı eserinden bölümler.)

Hüsrev'in fıkrasıdır.

Aziz Üstadım,

Cemaziye'l-Âhir ayında vuku bulan وَاِذَا الْكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْ 1 âyetinin ifade ettiği hâlâtın bir nümunesini izah eden hâdisat-ı semâviyeyle Kur'ân'ın semasında parlayan Lâfza-i Celâl yıldızlarının acip ve tatlı tevafuklarını ders veren o kıymettar mektubunuzu, Hafız Ali kardeşimiz de dahil olduğu halde Re'fet, Bekir, Lütfi, Rüşdü, Keçeci Mustafa Efendi ve ağabeyim Ali Efendiyle beraber okuduk. O gece meclisimiz pek tatlı idi. Hâdisât-ı semâviyeyi hayret ve taaccüple ve pek büyük bir sevinçle karşılayarak, mele-i âlânın bayramlarına biz de iştirak etmiştik.

Nasıl ki bu hâdise-i semâviyenin birinci defa vukuu, (başta insan suretinde yapılmış Hubel tâbir ettikleri büyük putlarıyla 360 putu ilâh kabul eden) müşrikîn-i Kureyş'in helâkine netice vermişti. İnşaallah bu ikinci vuku'da 14'üncü asr-ı Muhammedîde ve Avrupa terakkiyatıyla iftihar ettiği ve yirminci asır namını alan bugünde, ehl-i fetretin putperestliğinin daha feci bir surete giren suretperestliğinin kökü kesileceğini bize ilân ediyordu.

Bu ilân, ümmet-i merhume-i Muhammediyeye, pek güzel ve pek hayırlı bir fütuhatı hazırladığını hatırlatarak, mahzun kalblerimizi şenlendirmiş, ağlayan yüzlerimizi güldürmüş, gamnâk çehrelerimize beşaşet serpmişti. Dimağımızda Asr-ı Saâdetin o câzibedar hayatını canlandırmış, güya mâziyi istikbale çevirerek, bir müddet o âlemlere ve o nezih ruhlu, ulvî düşünceli insanlar arasında yaşatmıştır.

Saniyen: Lâfza-i Celâlin mânidar ve münasebetdar tevafukatını temâşâya koyulduk. Bu tevafukat, ihtiyarsız nazarımızı kendisine çeviriyordu. İrae edilen kısımlar ve tevâzün ettirilen adetler, o kadar şirindi ki, okurken kalbimize serinlik, dimağımıza bir inkişaf, ruhumuza bir gıda veriyordu…

Vaktimizi arttırmak için, yan yazıyla yazılan Kur'ân-ı Kerîmin 15'inci sahifesine kadar 7, 8 adetler tevafukatını muhafaza ederek, 51 defa gelmesi, mektubun nihayetini asel (bal) ile bağlıyordu. Ne kadar gariptir ki, bu rakamların hem yazılmaları birdir, hem sırada kardeşlikleri birdir ve hem de sahifede gösterdikleri rakamla tevafukları birdir.

Ey sevgili Üstad,

Cenâb-ı Hak sizden çok razı olsun, yeni yeni meyveler ve fâkihelerle tagaddi suretiyle takviye-i ezhana, hem de def-i cû' suretiyle ıztıraplarımızı teskine vasıta oluyorsunuz.

Hüsrev

Dipnot-1
"Yıldızlar saçıldığı zaman." İnfitar Sûresi, 82:2.