“Hür Adam” Filmi Üzerine…

Hür Adam filmini ilk kez sinemada çıktığı zaman (2010 yılında) izlemiştim. Dün bir TV kanalında yayınlandığı görünce tekrar izledim.

Yönetmenliğini ve Yapımcılığını Mehmet Tanrısever’in yaptığı film, bazı çevreler hatta nur talebeleri tarafından da eleştirilmişti.

Bizde böyledir. Biri iş, bir emek ortaya koyarsın, birileri eleştirir. Meyve veren ağaç taşlanır misali, eleştiri okları üzerinize çevrilir.

Oysa bence gayet başarılı ve güzel bir çalışma olmuş. Üstadın çektiği çileler, mahkemelerde, hapishanelerde geçen ömrü güzel dile getirilmiş. Daha güzel nasıl anlatılabilirdi, bilmiyorum.

Nedense bazı kesimler, sinemaya, tiyatroya karşı mesafeli duruyor. Oysa –müspet manada olduğu müddetçe- çağımızda daha fazla insanlara hitap edebilmek için bu araçların kullanılması gerekiyor. Çünkü okumak, araştırmak insanlara zor geliyor. İzlemek, dinlemek ise daha kolay ve eğlenceli geliyor.

Said Nursi’yi canlandıran Mürşit Ağa Bağ, filmde çok başarılı bir performans sergilemiş. Zaten film öncesi, üstadın hayatıyla ilgili sıkı bir eğitim almış.

Yapımcı Mehmet Tanrısever, film için toplam 6000 sayfa kitap okumuş, 20 ayrı kaynaktan faydalanmış. Senaryo için yaklaşık 300 nur talebesinden onay alınmış.

Yapımcılar, Said Nursi'nin hayatı boyunca kimseye boyun eğmediğini düşündüğü için filmin adını “Hür Adam” koymuşlar. Hakikaten, Hür Adam ismi de filme çok yakışmış. Ömrü hapishanelerde, sürgünlerde geçen son devrin din alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi’nin nasıl da Hür Adam olduğunu anlamak için filmi izlemenizi tavsiye ediyorum.

Filmde, suçsuz yere asılan din alimleri, işkence gören nur talebeleri, sabit bir suçu bulunamamasına rağmen sürgünlerde, hapishanelerde çile çeken Said Nursi’nin yaşadıkları anlatılıyor. Bu durumu Üstad, “Tarihçe-i Hayat”ında şöyle dile getiriyor:

“Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı Harblerde bir câni gibi muâmele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa ziyade, ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni menetmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.”

Üstadın meşhur “Zalimler için yaşasın cehennem!” sözü, filmde sık sık tekrarlanıyor.

Çekilen mekânlar, oyuncular, o devrin karanlık yüzleri, oyuncuların kıyafetleri beyaz perdeye başarılı bir şekilde yansıtılmış.

Filmi izlemeyenlere şiddetle tavsiye ediyorum. Bu tür filmlerin sayısının arttırılmasını da yapımcılardan talep ediyorum.

Sağlıcakla kalın…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum