Hocavâri ve âlimâne bazı itirazları hayretle ve taaccüple gördüm

Hocavâri ve âlimâne bazı itirazları hayretle ve taaccüple gördüm

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

İkinci nokta: Makam-ı iddia, cerbezesiyle, binler mesail içinde bir-iki meseleye, hatırımıza gelmeyen bazı mânâlar vererek bizi ittiham ediyor. Halbuki o mesâiller Nurun büyük mecmualarında var. Mısır Câmiü'l-Ezher uleması ve Şam-ı Şerif büyük âlimleri ve Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevverenin müdakkik hocaları ve Halep ve saire, hususan Diyanet Riyasetinin muhakkik âlimleri onları görüp kemâl-i takdirle tahsin ve tasdik ettikleri halde, hocavâri ve âlimâne bazı ilmî itirazları bu iddianamede hayretle ve taaccüple gördüm. Haydi, bazı yanlışlarım bulunsa bile, binler âlimlerin görmedikleri veya ilişmedikleri itiraznamedeki o yanlışlar hakikî olsa da, bir suç olamaz, yalnız ilmî bir hatâ olabilir.

Hem üç mahkeme bütün Risale-i Nuru ve bizleri beraat ettirdi. Yalnız Eskişehir Mahkemesi bir tesettür-ü nisvan meselesine dair Yirmi Dördüncü Lem'anın on beş kelimesini sebep gösterip bana ve yüzde on beş arkadaşıma hafifçe bir ceza verdi. Size takdim ettiğim tetimme-i itirazımda, üç yüz elli bin tefsirin hükmüne ittibâ ile o tefsirim için mahkûmiyetimi, rû-yi zeminde adâlet varsa o hükmü kabul etmez diye yazmışım. Makam-ı iddia, bin dereden su getirir gibi, yirmi seneden beri yazılan kitap ve mektupların bazı cümlelerini zekâvetiyle aleyhimize çevirmeye çalışmış. Halbuki bu noktada bizi beraat ettiren üç değil, belki beş altı mahkeme bu mevhum suçta bize şerik oluyorlar. Ben o âdil mahkemelerin haysiyetine ilişmemek lâzım geliyor diye makam-ı iddiaya hatırlatıyorum.

Üçüncüsü: Ölmüş gitmiş, hükûmetten alâkası kesilmiş ve inkılâptaki bazı kusurata sebep olmuş bir reise, sarîhan tenkit ve itiraz da olsa, kanunen bir suç olamaz. Halbuki sarahat değil, o kendi cerbezesiyle küllî beyanatımızı ona tatbik etmiş. O mahrem ve herkese bildirmediğimiz mânâları izhar ve teşhir edip umumun nazar-ı dikkatini celb ediyor. Eğer onda bir suç varsa, o makam-ı iddia suçlu olur. Çünkü halkı teşvik edip o mânâlara nazar-ı dikkati celb ediyor.

Dördüncüsü: Üç mahkeme cemiyet noktasında bize kat'î beraat verdiği halde, yine eski nakarat gibi gizli cemiyet vehmine bin dereden su toplamak gibi emâreler araştırmış. Halbuki siyasî ve vatan ve millete zararlı olan müteaddit cemiyetler varken, onlara müsaade ve müsamahakârâne bakmakla beraber, bizim gibi binlerle şahitlerin ve emârelerin şehadetleriyle ve altı vilâyetin ilişmemeleriyle sabit olan Nur talebelerinin ders arkadaşlıklarına ve sırf vatan ve millet ve din menfaatine ve saadet-i dünyeviye ve uhreviye hesabına ve hariçten ve dahilden gelen ifsad cereyanlarına karşı mücahidâne tesanüdlerine gizli cemiyet namını vermek ve yirmi senede yüz binler Risale-i Nur şakirtlerinin emniyeti ihlâle dair hiçbir vukuatları kaydedilmediği halde, "Dini âlet ederek emniyeti ihlâle halkı teşvik ediyor" diye makam-ı iddia onları ittiham etmesi, değil nev-i beşeri, belki zemini de hiddete getirip o ittihamı reddeder. Her neyse, daha fazla söylemeye lüzum görmüyorum. İddianameden çok evvel yazılan itirazname ve tetimmesi ona bir cevabımızdır.

Afyon Cezaevinde mevkuf
Bediüzzaman Said Nursi
Şualar