Herbiri az zamanda çok hizmet etmiş, yüz senelik iş görmüş gibidir

Herbiri az zamanda çok hizmet etmiş, yüz senelik iş görmüş gibidir

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bugün birden hatıra geldi ki, mesele-i Nuriye münasebetiyle bu medreseye kader-i İlâhi ve kısmetin sevkiyle gelenleri tâziye yerine tebrik eyle. Çünkü ekseriyetin herbiri yirmi otuz sene, belki yüz sene, belki bin mâsum kardeşlerimize bedel gelip onları bir derece zahmetten kurtarıyor. 

Hem Nurla imana hizmetiniz devam etmekle beraber, herbiri az zamanda çok hizmet etmiş, bazıları on senede yüz senelik iş görmüş gibidir. Hem bu yeni medrese-i Yusufiyenin imtihanında bulunup onun geniş ve küllî kıymettar neticelerine bilfiil hissedar olmak için bu zahmetli mücahedeye giriyorlar. Ve kolayca görmelerine müştak oldukları hâlis, sadık kardeşlerini görüp, tatlı bir ders alıp veriyorlar. Hem madem dünyanın istirahat zamanları devam etmiyor, boşuboşuna gidiyor! Elbette böyle az zahmetle çok kâr kazananlar tebrike lâyıktırlar.

Kardeşlerim, bu geniş hücum, Risale-i Nur'un fütuhatına karşıdır. Fakat anladılar ki, Nurlara iliştikçe daha ziyade parlar, ders dairesi genişlenip ehemmiyet kesbeder ve mağlûp olmaz. Yalnız sırran tenevveret perdesi altına girer. Onun için plânı değiştirdiler; zâhiren Nurlara ilişmiyorlar.

Biz madem inâyet altındayız; elbette kemâl-i sabır içinde şükretmeliyiz.

***

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Garip ve lâtif iki hâlimi beyan etmek lâzım geldi.

Birincisi: Benim tecrid-i mutlakta sizin gibi canımdan ziyade sevdiğim kardeşlerimle serbest görüşemediğimde bir inâyet-i İlâhiye ve bir maslahat bulunduğu kalbime ihtar edildi. Çünkü elli lirayı sarf edip görüşmek için Emirdağı'na gelerek elli dakika, bazı on dakika, bazı hiç görüşmeden giden çok âhiret kardeşlerimiz, birer bahaneyle kendilerini bu medrese-i Yusufiyeye atacaklardı. Benim dar vaktim ve inzivadan gelen hâlet-i ruhiyem bıraksa, o fedakâr dostlara tam sohbet etmeye hizmet-i Nuriye müsaade etmezdi.

İkincisi: Bir zaman meşhur bir allâmeyi, harbin müteaddit cephesinde cihada gidenler görmüşler, ona demişler. O da demiş: "Bana sevap kazandırmak ve derslerimden ehl-i imana istifade ettirmek için benim şeklimde bazı evliyalar benim yerimde işler görmüşler." Aynen bunun gibi, Denizli'de camilerde beni gördükleri, hattâ resmen ihbar edilmiş ve müdür ve gardiyana aksetmiş. Bazıları telâş ederek, "Kim ona hapishane kapısını açıyor?" demişler. Hem burada dahi aynen öyle oluyor. Halbuki benim çok kusurlu, ehemmiyetsiz şahsiyetime pek cüz'î bir harika isnadına bedel, Risale-i Nur'un harikalarını ispat edip gösteren Sikke-i Gaybî Mecmuası yüz derece, belki bin derece ziyade Nurlara itimat kazandırır ve makbuliyetine imza basar. Hususan Nurun kahraman talebeleri, hakikaten hârika halleri ve kalemleriyle imza basıyorlar.

1) Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.

Bediüzzaman Said Nursi
Şualar