Hayrettin Karaman: Said Nursi hakkında iki karar aldım ikisini de yaptım

Hayrettin Karaman: Said Nursi hakkında iki karar aldım ikisini de yaptım

Karaman, "Türkiye'nin Yaşayan İlim Hazineleri" haber dosyası kapsamında AA muhabirinin sorularını cevapladı.

RİSALEHABER

Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Bediüzzaman Said Nursi'yi duyduktan sonra onun hakkında iki karar aldığını ve ikisini de yaptığını söyledi.

Karaman, "Türkiye'nin Yaşayan İlim Hazineleri" haber dosyası kapsamında AA muhabirinin sorularını cevapladı.

Osmanlı'nın son zamanında bir uyanış olduğunu, 'Nerede hata ettik' sorusunun sorulduğunu ve ıslahata yönelildiğini belirten Karaman, "Orada değerli insanlar var, ben o dönemin insanlarının hayatlarını, eserlerini okudum. Mehmet Akif, İskilipli Atıf Efendi, Şeyh Said, Ahmet Naim Efendi, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır gibi pek çok ismin maceralarını ve kitaplarını okudum" dedi. 

Bediüzzaman'la ilgili aldığım iki kararı da yaptım

Meraklı olduğu için kedisine verilenle yetinmediğini ifade eden Karaman, bunu da Bediüzzaman Said Nursi örneği ile şöyle açıkladı:

"Hem bilgi hem aksiyon olarak daha fazlasının peşinde olduğum için böyle kimseleri buldukça görmeye gayret ettim. Mesela, babamın arkadaşı manifaturacı Enver Amca vardı, bana İstanbul'dan kitap getiren. Yine İstanbul'a gittiği bir seferinde orada bir sohbet olmuş, Bediüzzaman merhumdan bahsedilmiş, sohbette birileri; 'Kamil Miras nasıl biridir?' diye bir hocaya soruyorlar. Hoca cevaben, 'Kamil Miras, Türkiye'de bir tanedir.' demiş. Hocaya tekrar sormuşlar, 'Peki Bediüzzaman nasıldır?' Hoca, 'O kürre-i arzda bir tanedir.' demiş. Bu zat bana, ben imam hatip öğrencisiyken bunu anlattı. Hemen karar verdim ben de Kamil Miras ölmüş, onun eserlerini okumalıyım. Bediüzzaman hayatta bunun hem kitabını okumalıyım hem de kendisini görmeliyim. İkisini de yaptım."

Karaman'ın Said Nursi ile görüşmesi

Prof. Hayrettin Karaman, Said Nursi ile nasıl görüştüğünü daha önceki yıllarda şöyle anlatmıştı:

"Takriben 1957 yılında Konya İmam Hatıp Lisesinde öğrenci iken merhumu görmek, onunla konuşmak istedim. Bu isteğe tekaddüm eden ve sebep olan hâdiseler arasında, aradan bu kadar yıl geçtikten sonra şunları kaydedebilirim.

"1950'lerde, memleketim olan Çorum'da, aile dostumuz bir manifaturacı, İstanbul'a gidip döndükçe taze haberler getirir, görüştüğü ulemâdan bahsederdi. Bir defasında İstanbul vaizlerinden Urfalı Mahmud Kâmil Efendi'nin, Bediüzzaman merhum için, 'O yeryüzünde bir tanedir' dediğini nakletmişti. Ve bu söz, bende derin bir tesir bırakmıştı.

"Tahsil için Konya'ya gidince önce Eşref Edip'in yazdığı biyografiyi, sonra da merhumun bazı eserlerini okudum. Bir yandan okuyor, bir yandan çevremi dinliyordum. Lehte, aleyhte mübalâğalı sözler, değerlendirmeler vardı. Bu sebeple önce okudum, sonra bir de göreyim dedim.

Seherde ismen zikrederek beni dualarına kattı

"O zamanlar Isparta'da bulunuyordu. Rüştü Çakın isimli bir Isparat'lı bir tacirin dükkanına gittim, haber gönderildi, kabul edeceği bildirildi. Geniş bir avlu içinde iki kat gibi hatırladığım bir evin ikinci katında görüştük. Kendisi rahatsız idi, yatağında hafif doğrulmuş vaziyette bulunuyordu. Yandan sarkan uzun beyaz saçları ve beyaz bıyığı vardı, sakalı yoktu (yüzünü böyle hatırlıyorum). Yanında bulunan talebeleri yüzüne fazla bakmamamı, bundan hoşlanmadığını söylediler; halbuki ben bakmak, görmek istiyordum. Kaçamak olarak baktım. Şu anda hatırlayabildiğim kadarıyla, 'Benim uzun zamandan beri kendisini görmek istediğimi, nihayet bunun nasib olduğunu, beni seher dualarında ismen zikrederek dualarına kattıkları arasında anacağını' ifade etti ve dua etti. Yanımdakilerin ikazı ile kalktım, dışarı çıkınca tebrik ettiler, vedalaştık ve ayrıldım.

Kur'ân-ı Kerim'in şakirdliğinde müstakil bir çığır sahibidir

"Merhum hakkında kısa bir değerlendirme yapmama izin verilirse şunları söylemek isterim:

"Âlim, zeki ve cesur bir zat. Akıl ve kalbi, birlikte ele alarak, tatmin etme, her ikisine birden hitap ederek iman ve itminan sağlama yolunu tutmuş, bu usulde önemli ve faydalı eserler vücuda getirmiştir. Zamanında öyle gerektiği için 'önce iman' meselesini ele almış ve imanı kurtarma yolunda cehd ve cihad vermiştir. Kur'ân-ı Kerim'in şakirdliğinde müstakil bir çığır sahibidir. Zemmedilemez. Medihte mübalağa etmek de doğru değildir. Bilen bildiği kadar söylemelidir. Bugün onun açtığı çığırda, iman ve irfan yolunda hizmet veren binlerce tâbii, onun emelini devam ettirmekte, defterini doldurmaktadırlar. Allah ona rahmet, iman ve Kur'an'a hizmet yolunda tâbilerine muvaffakiyet lütfeylesin..."

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum